AFYONCUBAŞI SAHTE SOFİ SIRRA KADEMBASTI
Pazar hikayelerimiz devam ederken, bu hafta tarihi Amisos kentinde yaşamış olan başka bir hikaye kahramanını sizlere tanıtmaya çalışacağız. Bu kahramanları tanıtmaktaki amacımız tarihin tekerrürden ibaret olduğunu bildiğimiz için günümüzde bu tür insanlarla karşılaşırsanız tedbirinizi alıp, onlara karşı dikkatli davranmanızı sağlamaktır. Nasıl ki Cenabı Hak Yüce Kitabımızda geçmiş kavimlerin yaşadıklarını anlatıyorsa, aynı şekilde biz de bazı karakterleri tanıtıp o tiplerin uzantılarının sizlere zarar vermemesi için bu tür hikayeleri kaleme alıyoruz. Geçtiğimiz hafta kaleme aldığımız Sandukacı yazısı hayli ilgi gördü, bazıları rahatsız olsa da yazının devamını ilerleyen günlerde yazacağımızdan emin olabilirler. Bizim için önemli olan birilerinin rahatsızlığı değil, toplumun huzurudur.
Bugünkü hikaye kahramanımızın biraz uzun ismi var dilerseniz bu ismin biraz açılımını yapalım; Afyoncubaşı lakabını almasının nedeni yaşadığı dönemde uyuşturucu bugünkü kadar çeşitlendirilmemiş olduğundan, genel adı Afyon ve Müskirat olarak değerlendiriliyormuş. Bizim hikaye kahramanı ecnebi memleketlerinde Afyon ticareti ve kullanımı ile uğraştığından Afyoncubaşı unvanını almış, hatta o kadar ileriye gitmiş ki, Afyon illetini rahat kullanabilmek için burnunun deliklerini açtırmış, kemik kenarlarını törpületmiş, Burnuna Afyonun sürekli kalabileceği yer dahi yaptırmış, uzun yıllar ecnebi memleketlerinde her türlü müskiratla uğraştıktan sonra Amisos şehrine dönmeye karar vermiş, ancak menhiyyatla çok uğraştığından sicili bozuk olduğu için, bir şekilde bu sicili temizlemesi gerekiyormuş, zira sicili temizlenmeden ne toplumda itibarı varmış, ne de ticaret yapma imkanı varmış, düşünüp, taşınıp, kendisini tasavvufa vermeye karar vermiş, bir Allah dostunun postuna intisap etmiş, birkaç yıl samimi bir sofi olarak hayatını devam ettirip, kendisini topluma tövbe edip, pişman olmuş bir kişi olarak yutturmayı başarmış. Aslında o kadar sahtekâr birisi imiş ki sormayı gitsin adam öz babasına kazık atacak kadar sahtekarmış, Babası kendisinden ecnebi memleketinden gelirken sıfır bir araba istemiş ve parasını ona yollamış, bizim Afyoncubaşı babasına 170.000 km"de olan ikinci el bir araba satın alıp, kilometresini sıfırlayarak güzelce bir temizlettikten sonra babasına sıfır araba olarak yutturmuş. Adamcağız arabayı bir müddet bindikten sonra yıkatmak üzere yıkama yağlamaya getirip, yıkatmak isteyince aracın paspaslarını kaldırdığında birde ne görsün, aracın bakım kâğıdı paspasların altına saklanmış, orada aracın yağ, filtre gibi bakımını bildiren ve gerçek kilometresini yazan kâğıtta aracın 170.000km de olduğu yazılı. Adamcağız şoke olmuş, ancak yapacak bir şeyi olmadığından bizim Afyoncubaşını Allah"a havale etmiş. Afyoncubaşı sofilik serüvenini birkaç yıl devam ettirdikten sonra bir yandan işlerini büyütmeye, diğer yandan da siyasete girmeye karar vermiş, önce incik-boncuk işleriyle başlamış, ardından dönemin hızla gelişmekte olan muhaberat sektörüne geçmiş. Henüz kalkınmakta olan imparatorluk muhaberat sektöründe kullanılacak aletleri yurt dışından ithal ettiğinden, yüklü vergileri varmış, bizim Afyoncubaşı yaptığı alım satımlarda sürekli olarak kaçak mal satıp, vergi kaçırdığından başı beladan kurtarmıyormuş, dönemin zaptiyeleri nerede ise her gün, her hafta dükkânına baskın yapıp, mallarını inceliyormuş, ancak bizimki bu konularda tecrübeli olduğundan yakayı ele vermiyormuş. İşte bu nedenle unvanına sırlı adam anlamına gelen sırra kadembasmaz namını da eklemek suretiyle namına nam, şanına şan katıyormuş. Saltanatı 510 yıl sürdükten sonra birlikte çalıştığı arkadaşlarından bir kısmı iktidardan uzaklaştırılmış, bir kısmı, koltuğu akrabalarına devretmiş, krallık ise kullanılacak muhaberat cihazlarına bandrol türü bir uygulama getirip, kaçak olan cihazların muhaberatını engelleyince bizim Afyoncubaşı sahtekar sofi sırra Kadembasmaz"ın işleri ters gitmeye başlamış. Borçlu olduğu Bankerlerin bir kısmına borçlarını ödemede darlığa düşmüş, fazla para harcamaya alıştığından geliri düştüğü dönemde istediklerini yapamayınca hayli bunalıma düşmüş. Sizin anlayacağınız bizim Afyoncubaşı ayağa düşmüş, hatta işi öyle bir noktaya getirmiş ki yakın akrabaları ile dahi konuşmaz hale gelmiş. Nedenine gelince bir kısmını dolandırmış, bir kısmı kendisine kefil olmuş, paraları ödememiş, sizin anlayacağınız ayakçı takımı olmuş. İnsan geçmişinde hata yapabilir, hiç kimse bu geçmişinden ötürü insanları yadırgamaz, ancak tövbe edip, pişman olmuşsa bunda samimi olmak zorundadır, yaptığı tövbeyi Allah"ın rızasını kazanmak için yapmalıdır. İnsanları kandırmak veya para kazanmak için tövbe etmiş gibi gözüküp, gerçek anlamda bildiklerinden şaşmayanlar için yüce rabbimiz çok elim bir azap olduğunu bizlere haber vermektedir Bizim bu hikayeleri yazmaktaki gayemiz bu tür insanların şerrinden emin olmak ve gerçek yüzlerini toplumun tanımasıdır. Umarım hikayemizden gerekli dersleri çıkarmışsınızdır. Gelecek hafta yeni bir hikaye kahramanı ile karşınızda olmak ümidiyle mutlu Pazarlar diliyorum.