AĞABEY DEMENİN VEYA İŞİNİ YAPMANIN EN BÜYÜK ÇETE SUÇU OLDUĞUNU BİLİYORMUYDUNUZ?
Geçtiğimiz günlerde efendimizin Bir ülke Küfür üzere ayakta durur ama zulüm üzere ayakta durmaz Hadisi Şerifini konu alan bir köşe yazısı yazdığımı biliyorsunuz. Bir ülke ancak ve ancak adaletin mülkün temeli olması durumunda ayakta durabilir. Geçmişte ellerindeki gücü zalimane uygulamaları sonucu insanları perişan ederek kullanan nice Krallar, Karunlar, Firavunlar ve Nemrutların helak olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Adalet Mülkün temeli sözü bir rivayete göre Hazreti Ali tarafından söylenmiş, bir rivayete göre ise Atatürk tarafından söylenmiş. Ancak kim tarafından söylenirse söylensin çok doğru ve bir o kadar da gerçek bir sözdür. Bazı meslektaşlarımla ve aydınlarla konuşurken enteresan bir tespitleri dikkatimi çekti. Arkadaşlar Adalet mülkün temelidir sözünün artık biraz değiştirilerek uygulandığını söylediklerinde, hayırdır arkadaşlar nasıl değişti ? dedim. Arkadaşlar artık adaletin mülkün temeli değil, Mülkün adaletin temeli olmaya başladığını, son zamanlardaki bazı uygulamaların bu tezi doğrular hale geldiğini söylediklerinde şaşırmadım.
Mülk adaletin temeli nasıl olur derseniz adalet mekanizması yasaların gereği, vicdan muhasebesi, temel hak ve hürriyetler baz alınarak çalışmayıp, baskı, siyaset, yıldırma politikaları esas alınarak yapılır ise o zaman Mülk adaletin temeli haline gelir. Doğruları konuşan, Hak'tan ve doğrudan yana tavır alan, olayları muhataplarının siyasi kimliğine, kariyerine, maddi pozisyonuna göre deği, gerçeklere göre haber yapan insanlara tahammülü olmayanlar o insanları piyasadan çıkarmak için ellerinden gelen her şeyi yaptıkları bir ülkede Haktan,Adaletten, doğruluktan bahsetmek çok zordur. Düne kadar mazlumları oynayanlar, ellerine imkan geçtiğinde onlardan daha zalim olmaya başlar iseler dünü çok kolay unuttukları ortaya çıkar. Zulüm kime yapılırsa yapılsın zulümdür, Ahmet'e farklı, Mehmet'e farklı zulüm olmaz, zulüm, zulümdür bunun başka tarifi olamaz.
Adili Mutlak olan Allah öyle bir Allahtır ki , kimsenin yaptığını yanına kar bırakmadığı gibi, gün geliyor zulmettiği insanın önüne gelip ondan merhamet dileniyor. Bunun örneklerini o kadar çok gördüm ki saymakla bitmez. Ama bu insanların karakterleri bozuk olduğundan anlık düşünürler, bir gram menfaatleri için her şeylerini verirler. Dünyayı sadece anlık işlerden ibaret zannedip kendilerini perişan ederler. Bir insan şayet haklı ise ondan daha güçlüsü yoktur, yeter ki haklı olsun kimseye ihtiyacı yoktur, zira onun yanında iman ettiği Rabbi olması tüm Cihana bedel olduğuna inanır ve her gün kırk sefer Onun huzuruna doğrulup Aancak ve ancak sana ibadet eder senden yardım isterim (İyyake nabudu ve iyyake nestein) niyazında bulunur. Veysel Karani 72 yaşında tek başına annesinden izin alarak Resulullah'ı görmek üzere çıktığı yolda ne kadar eşkıya olduğunu bilmesine rağmen Allah'a dua ederek Ya Rabbi sana sığınıyor, senden yardım istiyorum, bana bu yolculukta yardım et niyazında bulunarak yola koyulmuştu.
Veysel Karani yolda ne kadar çok eşkıya olduğunun farkında idi, buna rağmen bıkmadı, yılmadı, yolda yolunu kesen eşkıyalar gözünü bağlayıp liderlerinin huzuruna onu getirdiklerinde eşkıyaların lideri onu dinlemeye başlayınca Veysel Karani onun gözünün içerisine bakarak ve çok samimi olarak Efendimi ziyarete gidiyorum, evde de ama ve ayakları tutmayan bir annem var, işim acele beni bırak yoluma gideyim deyince Eşkıyabaşı onun bakışlarından çok etkilenip ona diyor ki şimdiye kadar yüzlerce adam öldürdüm. Ama iki kişi beni çok etkiledi, birincisi tüm eşyalarını soymama rağmen sesini çıkarmayıp, çok basit ve ucuz kolyesini almak istediğimde direnen yolcunun söyledikleri oldu.
Tüm eşyalarını almama rağmen en ufak itirazı olmamasına rağmen kolyeyi vermemek için direnen yolcuya neden vermek istemediğini sorduğumda o bana emanet, onu ölürüm de vermem ya sahibine ulaştıracağım, ya da canımı alacaksın dediğinde; onu öldürürken siyah gözleri ile gözlerimin içerisine bakarak ey falanca beni affet, emanetini getiremiyorum diyerek ölmesi hiç aklımdan çıkmıyor. Senin de gözlerime bakarak konuştuğun samimi ifadeler beni çok etkiledi seni salıveriyorum, al şu yazıyı da sakla içerisinde senin benim arkadaşım olduğun yazıyor. Bu bölgede hiçbir eşkıya sana dokunamaz diyor ve iman ediyor. Ancak Veysel Karani onun yazısını almak istemiyor ve Bana dost olarak Allah yeter diyor.
Son günlerde bazı siyasetçilerin baskısı sonucu etrafımızdaki tüm insanlara baskı uygulayanlar, bizimle yapılan telefon görüşmelerini dinlettirip, ağabey demelerini çete liderliği olarak sorgulamaya kalkanlar, hatta yanınızdaki personelinizin işlerinin çabuk yapılması için aradığınız bürokratların, gelsinler hallederiz ifadesini çeteye üyelik olarak adlandırmaya kalkanlar, sabahın erken saatlerinde evinizden sizi arattırarak sizin iş yerinde yapılan aramada başkalarının odalarında falanca iş yerinin kaşesi bulunmuş gel ifadesini ver dedirten arkadaşlar, gülünç duruma düştüklerden haberleri var mı? Bu arkadaşlar bizi ekonomik olarak bitirmek istediler Allah izin vermedi, Hapse atmak istediler yine Rabbim izin vermedi. Bu kez etrafımızı boşaltma çalışmalarına başladılar. Ancak unutmasınlar ki biz onlar gibi şeklen değil kalben iman etmişiz. Bizim inandığımız Kuran En güzel dost ve Yardımcı Allahtır (Nimel Mevla ve Nimennesir) buyurmaktadır, Karenli Üveys(Veysel Karani) in dediği gibi BİZE DOST OLARAK ALLAH YETER. Kalın sağlıcakla