Ağırlama şahane aciziyet bahane

Bazı insanlar doğuştan yeteneklidir, size “hayır” deyince “evet” anlayıp ikna olursunuz ve maruzatınızın iletildiğini ve pratik olarak çözüldüğünü zannedersiniz. Karşınızda o problemi çözme yetkisine sahip ama yasal yetkileriyle sorununuza eğilmeyi bırakıp, edebi sanat kabiliyetini kullanarak radikal çözüme ulaştıran örnek belediye başkanları belki çok fazla değildir ama çok şükür ki İlkadım halkı bu şansı yakalamış (!)

Erdoğan TOK işleri nasıl yürütüyor, halkla nasıl hiç problem yaşamıyor. Biraz kendisinden bahsedelim.  Olur ki birileri bu örnek insanın tavırlarından istifade eder. Bir örnek verelim. Belediye de bir işiniz var. Gittiniz başkanı ziyarete. Hemen ayağa kalkar ve sizi önce kucaklar. Çok da fazla sıkmaz. Yani Hasan Celal GÜZEL gibi. Ne kemiklerinizi acıtır, ne de elbisenizi kırıştırır. Bu arada kendi elbisesini de korumuş olur. Kucaklaşma da bile kibardır. Her geleni kucakladığı için bu karşılama işinde uzmanlaşmış. Zaten sıkı bir kucaklaşma onu bozar. Yani elbisesini. Düşünün her ziyarete geleni, gideni sıkı bir şekilde kucaklasa elbisesi ne hale gelir. Kırışır değil mi? Burada hakkını teslim edelim bu kibarlığı herkese yapıyor. Partisinin ismi gibi adaletli. Sonra hemen görevliyi çağırır yiyecek, içecek ikramında bulunur. Allah için bu bölümü de hatasız geçer. Asla bu işlerde O"na kimse düşük puan veremez. Verse de haksızlık olur. İkram devam ederken kibar bir üslupla size sorar; bir işin isteğin varmı benden? Güya olsa halledecek. Siz de böyle bir ortam bulmuşken değerlendireyim der başlarsınız istekte bulunmaya. Yine ikram bölümünde olduğu gibi bir personel daha çağırır. Olmayacak işse onu aslında kendisi çok iyi bilir. İşte ince siyaset ayarı da burada. “Olmayacak”, mümkün değil” ve “hayır”  kelimelerini asla O"ndan duyamazsınız. Olumsuz cevapları personele söylettirir: “Efendim bu şu yasaya aykırıdır bu nedenle yapamayız” der. Başkan personele ısrar eder gibi, “yahu bir formülü yok mu?” der. Personel “maalesef efendim” der. Bu arada başkan olayı kendi sıkıntısı gibi kabullenme rolüne bürünerek; “kardeş keşke yapabilseydik şimdi ben de çok üzüldüm” der. Bu arada derdini anlatmaya gelen vatandaş başlar başkana teselli vermeye. “Üzülme başkanım sen elinden geleni yaptın” der. Aynı üslupla da kalkar adamcağızı yol eder. Tabi bazı duygusal vatandaşlar da başkanı üzdüğünü zannederek kendileri de üzülür. Gerçekten olması mümkün olmayan işe de, işine gelmeyen işlere de asla “hayır” demez. Mutlaka onu bir personele söyletir. Kendisi hiç kötü rol oyuncusu olmaz. Kimse de O"na bu rolü, yani Erol TAŞ rolünü vermez. Vermeye kalksanız sahneyi terk eder. Terk eder dedik de siyaset sahnesini demedik.

Kimse yanlış anlayıp siyasete ısınma turu yapmasın. Makamlar biraz da nasip işidir. Akıl ve kurnazlıkla olacaksa da, kimse Erdoğan TOK" tan daha kurnaz olamaz. Velhasıl sayın başkan iyi takip edilip kendisinden bu konularda feyiz alınabilecek örnek insandır (!). Tabi ki bu da öyle çok kolay değil. Sayın başkan kara kutu gibi. Nasıl kendisinden bu şehrin insanları istifade edebilecek bilmiyorum. Hakkını teslim edelim aşırı mütevazı. Ben tek bir yol bulabildim kendimce. Hareket tarzını takip ediyorum. Bu şekilde bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Elbette zor oluyor. Çünkü adam kimseyle tartışıp kavga etmiyor. Kavga edenler olursa da görmezden geliyor. Asla görmediği bir iş olduğuna da inanamam.  Ancak görüp de görmezlikten gelmek süper yetenek işi. Kurnaz isen ne işin var kavgaya yakın olmakla. Ya ara dayağı yersin, ya da şahit yazarlar. Öyle değil mi?           

Evet, kısaca sayın başkandan bahsettim. Aslında başkan böyle köşelere sığmaz. Hakkında kitap, belki ansiklopedi yazılması gerekir. Yaşı genç inanıyorum ondan çok şeyler öğreneceğiz. Tabii ki başta ben. Zaten kendisiyle biraya her geldiğimde çok istifade ettim, sağ olsun. Son sözler olarak şunu açıklıkla söyleyebilirim Erdoğan TOK" u yazmama kimse bakmasın. Ben kendisini fazla tanımıyorum. Sadece tanımaya çalışıyorum ve çok iyi tanımak istiyorum. Şu an sergilediği duruş ile güzel bir insan. Ancak unutmamak lazım ki; insan aslında en zor tanınan varlık.