AHDE VEFA....

Sami Kesmen

Vefa; sözünde durma, sözünü yerine getirme, borcunu ödeme, sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat etme, kendini sevenleri, kendisine iyiliği dokunanları unutmama, dostlarıyla ilgiyi kesmeme gibi anlamlara gelir.
Bu güzel özelliklere ve yüce vasıflara sahip olan kimseye de vefakâr ya da vefalı denir.
Ahde vefa(verilen sözde durmak) ve yapılana teşekkür olarak iki ana düzlemde pratiği olan "Vefa" duygusu, aynı zamanda bir sorumluluktur.
İlahi ve beşeri açıdan sorumluluk oluşturan vefa; sonuçları bakımından da ilgili insanın kalibresini ifade eder.
Ahde vefa; verilen sözde durmaktır. Bu daha çok insanın Rabbına verdiği sözde durması olarak bilinir.
Ama, aynı zamanda insanlar arası ilişkilerde verilen söz için de geçerlidir. Müslüman olmanın gereklerinden olan sözünde durmak, imanın davranışa yansımasıdır.
Yazımıza konu olan vefa, yapılan iyiliğin karşılığı olarak beklenen ve istenen yaklaşımdır.
Vefalı dendiğinde teşekkür edebilen, vefasız dendiğinde iyilik bilmeyen; ifade edilir. Bir başka izah ile, insan ya vefalı ya da nankördur.
Vefanın zıttı nankörlüktür. Nankörlük; iyiliğin değerini bilmemek veya kendisine yapılan iyiliğe kötülük ile mukabelede bulunmaktır.
Vefakar kişiler dostlarını, kendilerine iyilikte bulunanları unutmazlar ve zamanı gelince onlara misliyle yada daha fazlası ile mukabelde bulunurlar.
En büyük vefakârlık, insanın Yüce Yaratıcı’yı tanıması, verdiği nimetlerin kadr u kıymetini bilmesi, O’na karşı kulluk görevlerini eksiksiz yerine getirmesidir.
En büyük nankörlük de kulun Rabb’ini inkâr etmesi, verdiği nimetlere şükretmemesi, nimetleri O’na isyanda kullanmamasıdır.
Enfal suresinin 55’nci ayette Yüce Allah: “Allah katında canlıların en kötüsü, gerçeği örten nankörler/inkârcılardır. Bunlar iman etmezler.” buyrulmuştur.
Fıtrat üzere yaşayan hayvanlar bile kendilerine verilen nimetin değerini (kadrini) bilirler ayrıca o nimeti verenlere bağlı/vefalı davranırlar ve sadıktırlar.
"Hiç kimsenin hakkı Allah’ın hakkından önce gelemez." İnsana teşşekkür etmesini bilmeyen Allah'a şükretmeyi de hatırlayamaz.
Sorumluluk oluşturması bakımından vefa; toplumsal ilişkilerde güvenin işaretedir. Her iyiliğin mutlaka bir karşılığı vardır. Vefa; o karşılığın pratik yansımasının adıdır.
"Yapılan iyiliği unutmayın" buyuran Peygamberimiz; vefalı olmanın sorumluluğunu hatırlatmıştır.
Vefasızlık, münafıklık alâmetidir. Verilen sözde durmamayı ameli münafıklık olarak tanıtan dinimiz, müntesiplerinden vefalı olmayı istemiştir.
Müslümanı münafıktan ayıran en önemli davranış özelliğidir vefalı olmak. Teşekkürü borç, şükretmeyi ibadet kabul etmektir. Hizmetin karşılığında teşekkür, nimete de şükür vefadır.
Toplumsal barışın da sigortası olan vefa; insanlar arasında muhabbeti de sağlamanın anahtarıdır. Güvenli bir toplumsal yapıda en belirleyici unsur vefa duygusudur.
Vefanın zıddı olan vefasızlık; insanları kahreden tutumdur. Birbirlerini yardımı esas alan Müslümünlar arasında da vefasızlık görülebilmektedir. Bu durum; kişilerin imanıyla yakından ilgilidir.
Vefa; imanın tezahürü, vefasızlık; çıkarların ilah edinilmesinin sonucu bir durumdur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.