Ahlaklı olmak; Kamil Müslüman olmaktır. Ahlaklılık; sadece nefsi isteklerin süfli yollarla elde edilmesi için gösterilen yanlış tavırlarla sınırlı değildir. Hayatın İslami hassasiyetler üzerine inşa edilmesi ve Peygamberi sünnete uygun bir yaşam geliştirilmesi ahlaklı olmaktır. İnsanların günlük davranışları, birbiriyle olan ilişkileri, canlılara karşı tutum ve davranışları, Yaratana karşı itaatleri; ahlaklı olmanın da tarifi için alan teşkil etmektedir. Şımarıklık, riyakârlık, kibir, insanları küçük görmek, kabalık, ukalalık, gösteriş, ikiyüzlülük, aldatma, ihanet, utanmazlık, nifak çıkarmak gibi tüm olumsuz davranışlar ahlaksızlıktır. Bunlar kötü davranışlardır ve kötü insanları oluşturur. Ahlaksızlık; ahlaklı insanlara karşı zulümdur. Ama aynı zamanda, ahlaksızlar; bu davranışlarıyla zulüm yaptıkları ahlaklı insanlardan helallik istemek için ayaklarına kadar gitmek zorunda kalmaktadırlar
İmkan ve makamların şımarıklığıyla insanları hakir görüp, hiçe sayanlar; zaman gelir makamları elden gidince ve imkansızlıklar nedeniyle toplumun içine çıkamaz hale gelirler. Hiçe saydıkları insanlardan medet ve himmet beklerler. Lokman Suresinde Yüce Allah; "İnsanları küçümseyerek, surat asıp onlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini şüphesiz eşeğin sesidir" buyurarak; kibrin ve kibir vesilesiyle insanlara karşı olumsuz tavrın ne kadar incitici olduğunu bildirmiştir. Esas olan; mütevazi olmaktır ama onun da dozunu kaçırmamaktır. Fazla mütevazi olmak da riyakarlıktır. Bunun ölçüsü de; insanlara karşı tevazulu ve adaletli, canlılara karşı merhametli, Yaratana karşı itaatli olmaktır. Bu da; Kamil bir Mü"min olmak demektir. Ahlaklı olmaktır.
Riyakârlık; bir çeşit şirktir. Gösteriş anlamına gelen riyakârlık; ikiyüzlülük, aldatma gibi manalara da gelmektedir. Günümüzde Riyakârlık; daha çok ibadet ve siyaset üzerinden yapılmaktadır. İbadeti gösteriş unsuru yaparak ikbâl arayışına girmek büyük günahtır. Siyaseti ibadet olarak yapmak hizmet, ibadeti siyasete malzeme yapmaktır ki ihanettir. Bunlar da ahlaksızlığın davranışa yansımış şeklidir. Para; güç değildir, sahip olunan; imkân, makam, mekân da güç değildir. Güç; çevredeki insanlar, insanlarla olan güzel ilişkiler ve insanların güvenini kazanmaktır. Asıl güç; Allaha itaatli, insanlara saygılı, canlılara sevgili olmaktır. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir. Küçümsenilen her şey için gün gelir, önemsenilen bedeller ödenir. Birine çamur atmadan önce iyi düşünmek gerekir. Çünkü, çamur; önce atanın ellerini kirletmiş olur. Onurlu olmak; erdemli bir duruştur. Çıkarsız ve menfaatsiz ilişkiler; onurlu olmanın tarifidir. En büyük güç; imanlı gönüldür ki, hiçbir şeye ihtiyaç bırakmamaktadır. İmkân ve makâmıyla afra-tafra atan, gün gelir koluna gireceği insan bulamaz. O zaman ona "Küçük/Çukur/Alçak" bile denmez. Onursuzluk da; ahlaksızlıktır.
Peygamberimiz; “Allah’ım; beni azdıracak zenginlikten, isyan ettirecek fakirlikten sana sığınırım” duasıyla, kontrolsüz fakirliğin ve zenginliğin şiddete neden olacağına işaret etmiştir. Kur”an ve Sünnet mesajlarından beslenen ahlak sahibi birinin şiddete başvurması neredeyse mümkün değildir. Çünkü onlar, sahip oldukları ahlak nedeniyle öfkelerine hakim olmasını bilecekler, karşılarında bulunan kişileri de anlayacaklardır. Öfke Şeytandandır, Şeytan da ateştendir. Eğer hiddet sonucu sabredilmezse, şeytanın ameli olan şiddet oluşacaktır. Yüce Allah Ali İmran suresi 134.ayette; “Onlar bollukta ve darlıkta sabrederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. Allah, iyilik yapanları sever” buyurarak, şiddetin önünü kesmektedir. Ahlaksızlık; iman zayıflığının işaretidir. İnsanlara incitici gelen her davranış biçimi ahlaksızlıktır. Ahlaksızlığı böyle de bakmak gerekir.