Gazetecilik mesleğine başladığımdan bugüne dek yaklaşık olarak 400 civarında mahkemeye girdim. Bunların yüzde doksanı yazdığım yazılarda eleştiri sınırını aştığımdan hakaret olduğu iddiasıyla açıldı. Kalan davaların bir kısmı FETÖ operasyonlarıydı. Yapılmalarında siyasetçilerin de olduğu bu davalarla bir hayli uğraştık ama hamdolsun dimdik ayakta kaldık, ruzi mahşerde onlarla hesaplaşacağız. Bunca mahkemeden tek bir tanesi yalan haber veya iftira olmadı. Bu minvalde dava açılsa da tamamından beraat ettik. Belgesiz, şahitsiz veya sağlam kaynağı ve bilgileri olmadan asla yazıp çizmedim. İftira ve yalan haberden de tek bir ceza almış değilim. Basınla uğraşan insanlar mahkemeye gitmeden mesleklerini icra edemezler. Neden edemezler; çünkü yaptığınız haber doğru ve belgeli olsa dahi haberden rahatsızlık duyan veya taraf olanlar sizi şikayet ediyorlar. Mahkemeler bağımsız olsa da zaman zaman verilmemesi gereken kararlara da imza attıklarına hepimiz şahidiz. Örneğin 2002 yılında İçişleri Bakanlığı dernek denetçilerinin Samsunspor’la ilgili yaptıkları denetimde o günün parasıyla yaklaşık on milyon lira ve dokuz milyon dolar paranın kimler tarafından nasıl kullanıldığını açıkça rapora yazıp, bu paraların onlardan tahsil edilmesi gerektiğini beyan etmiş olmalarına rağmen olayı 2012 yılında belgeleri ile haber yaptığımızda mahkeme bu olay güncel değil üzerinden on yıl geçti deyip bize ceza verdi.
Yaptığım haberlerle veya yazdığım köşe yazılarıyla ilgili direkt adımı vererek bizatihi gazetemde haberleri yaptım, uyduruk isimlerle haber siteleri kullanmadım. İsteseydim yurtdışından rahatlıkla IP numarası alıp önüme gelene saldırırdım. Kimse de yasal olarak hesap soramazdı ama bunun ahlaksızlık olduğunu, vuruşacaksam adam gibi vuruşurum mantığı ile taşın altına elimi koyarak mücadelemi verdim. Hatta bazılarının yaptığı gibi sırf Adnan Bahadır’a düşmanlık olsun diye haber sitesi kurup birilerini kullanıp onların üzerinden de vurmak gibi bir korkaklık yapmadım. Adam gibi er meydanına çıkıp savaştım. Neden bu detayı verdiğime gelince; bazı zavallı insanların, hayvanların en güçsüzü olan kuşların ismine sığınarak insanları karalama kampanyası yapmaları ahlaksızlığın daniskası değil de nedir? Elinizde belge varsa çıkın adam gibi yayınlayın, Cumhuriyet savcılarını göreve davet edin, İçişleri Bakanlığından müfettiş isteyin. Elinizde en ufak belge olmadığı açıkça ortada olmasına rağmen çıkıp masum insanları karalamak gibi bir ahlaksızlığa sığınmak ne adamlığa ne gazeteciliğe ne de müslümanlığa sığmaz.
Gelelim olayın gerçek olup olmadığına. Konuyla ilgili belediye başkanından il başkan yardımcısına, belediye içerisindeki muhalif kanattan farklı fikirleri olan pek çok insanla görüştüm. İddia edildiği gibi özel kalem müdürünün o belediyeye bir kuruşluk faturası yok. Ortağı dediğiniz insanla ilgili geçmişte ben de haber yaptım ama adamcağız dürüst iş yapan bir kardeşimiz. Daha bir ay önce biricik eşini kaybetmiş, psikolojisi ciddi anlamda bozulmuş ve biricik evladına hem annelik hem babalık yapmaya uğraşan bir kardeşimiz. Bu çileli döneminde ona böyle bir iftirayı atan değil insan hayvan dahi olamaz. Ben kimsenin avukatı değilim, yalamalık da yapmayacağını beni tanıyan herkes bilir. Ama suçsuz insanlara zulmedilmesine de asla razı olmayacağımı, bunu kim yaparsa yapsın karşısında olacağımı herkesin bilmesini isterim. Elinizde belge varsa getirin bana yayınlamazsam şerefsizim. Yok elinizde böyle bir belge olmadığı halde insanları karalamak adına bunu yapıyor iseniz siz şerefsizsiniz.
O bahsettiğiniz belediyede yıllarca bazı başkan yakınları yediler içtiler, hatta evlerine dört yıl yemek gittiği iddia edilen başkanlar var, onları yazsanız da adam desek ya size. Sadece bu mu elbette değil; belediyelere bağlı bazı kafeteryalarda bazı başkanların aile boyu diyet listelerinden bahsedilmekte, onu da yazsanız da adam desek size. Bazı matbaalara, reklam kuruluşlarına ve basın yayın organlarına verilen yüklü miktardaki paraları da yazsanız da görsek ya. O belediyeye mafyamatikleri kimlerin doldurduğunu, kimlerin hiç işe gitmeden paralar aldıklarını, bunu şimdi düzeltmek için mevcut başkanın nasıl mücadele ettiğini yazsanız da biz de size adam desek. Hayvanlar aleminden yararlanmak isterseniz bana gelin. Ben size bu şehirde kimin çakal, kimin ayı, kimin montofon, kimin gergedan, kimin de malı hamuduyla götürdüğünü söyleyeyim de yazın. İşleri güçleri belediyeleri söğüşlemek olan basın mensubu adı altında nice ihaleler alan sahtekarları da söyleyeyim de yazın erkekseniz. Zaman zaman normalleşiyorum ama bu şehirde anormal şeyler olduğunda Molla Kasım’ın ölmediğini herkesin bilmesi gerektiğini hatırlatarak sözlerime son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla.