AHMET NECİP FAZIL’I ANARKEN…

Faik Dündar

Ahmet Necip Fazıl Kısakürek, 26 Mayıs 1904 yılında İstanbul’da Maraşlı bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Dini eğitimini babası Fazıl beyden alan Necip Fazıl, öğrenimine mahalle mektebinde başladı. 1912 yılında ise Gedikpaşa'daki Fransız Frerler Okulu'na girdi. Bir süre sonra bu okuldan ayrılarak, Emin Efendi Mahalle Mektebi'nde devam etti. Ardından önce İstanbul Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi'ne, oradan da Rehber-i İttihat Okulu'na gitti. Şiire olan ilgisi artan Necip Fazıl,"Nihal" isminde haftalık bir dergi çıkardı.

Necip Fazıl, 24 yaşındayken yayımladığı ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile tanınmıştır. 1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve o devirde Türk basınının merkezi olan Bâb-ı Âli'nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşayan Kısakürek, 1943-1978 arasında 512 sayı yayımlanan Büyük Doğu Dergisi yoluyla İslamcı görüşlerini kamuoyuna duyuran ve Büyük Doğu Hareketi’ne önderlik eden bir şairdir. Dergi, Türkiye'de antisemitizmin yayılmasında öncü bir rol oynamıştır 1924 yılında aldığı bursla Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'ne girdi. Burada Henri Bergson'la tanıştı. Türkiye'ye döndükten sonra Felemenk Bahr-i Sefid Bankası'nda ve Osmanlı Bankası'nın çeşitli şubelerinde çalıştı. 1929'da İş Bankası Ankara Şubesi'nde görev yaptı.

Yaşamının daha fazlasını hapishanelerde geçirmiştir. 17 Eylül 1943'te "Büyük Doğu" dergisinin ilk sayısını çıkardı. Dergi zaman zaman kapatıldıysa da 1978 yılına kadar yayın hayatına devam etti.

Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983'te vefat etti. Üstadın vefatının otuz üçüncü yılı münasebetiyle, 1968 yılında yazmış olduğum bir şiirimle bu anmaya katkıda bulunmak istedim.

ÜSTÂD’a..

Sıyrıldı perdesi ufkumuzdan bir sabah zulmetin

Parçalanan o karamsar bulutlarla vahşetin

“ebediyyim” diyen akşam söndü, görünce nurlu sabahı,

Doluverdi çilesi Necip milletin, dinmezken ahı

Sen, zehriyle ejderleşen bir zamanı gömdün,

Bin bir işkence,baskı ile geçerken mesûd ömrün

Vururken millet boynuna tokadı insafsız yıllar,

Seninle hız buldu Allah’a giden sayısız yollar

Parıldayan bir ziyasın âsumanda sen yine şimdi

Bu nesil eserlerinle ittihada erip kenetlendi

Ve şimdi güneş bir başka, hayat bahar bugün

Yaşlısı genci omuz omuza,her yerde bin bir düğün

Harap olmuş bir yurdu yeniden sen kuruverdin,

Ve bir meyvesi de sensin bu muazzam dinin.

Ermişse derinliğine nurunun bu nesl-i cedit

Daha baş koyacak bu yola var binlerce mücahid.

Sen her yönüyle bir kahraman-ı İslamsın

Sevgin içimizde nasıl ebedileşip parıldamasın

Kifayetsizdir mısralarım seni hakkıyla yazamaz

Seni hiçbir kalem, hiçbir şair anlatamaz…

12.12.1968 (İttihad gazetesi-Haftanın şiiri) Faik DÜNDAR…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.