1 Aralık Dünya AİDS Günü nedeniyle AİDS hastalığı hakkında bilgi veren Sağlık İl Müdürü Mustafa Kasapoğlu, HIV şüphesi olan ya da HIV tanısı konmuş kişilerin tanınabilirlik ya da damgalanma korkusu nedeniyle toplumda kimliklerinin gizli kalmasını istemeleri ve sağlık kurumlarına başvurmada çekinmelerinin bu hastalıkla yapılan mücadelede aksamalara yol açtığını söyledi
Sağlık İl Müdürü Mustafa Kasapoğlu, 1 Aralık Dünya AİDS Günü nedeniyle yaptığı açıklamada AİDS hastalığı hakkında bilgi verdi. HIV virüsü nedeni ile oluşan, AİDS Hastalığının dünyada her gün 7 bin kişiyi pençesine aldığını dile getiren Kasapoğlu, AİDS'ten etkilenen kişilerin çoğunluğunun 25 yaş altındaki gençler olduğu söyledi. Kasapoğlu, AİDS vakalarının yüzde 95'inin gelişmekte olan ülkelerde yaşandığını, henüz etkin bir aşısı olmayan HlV'e karşı alınan koruyucu önlemlerin bulunduğunu AİDS mücadelesinde kaydedilen bir diğer gelişmenin de tedavideki yenilikler olduğunu açıkladı.
METROPOL İLLERDE DAHA FAZLA VAKA GÖRÜLÜYOR
HIV şüphesi olan ya da HIV tanısı konmuş kişilerin tanınabilirlik ya da damgalanma korkusu nedeniyle toplumda kimliklerinin gizli kalmasını istemeleri ve sağlık kurumlarına başvurmada çekinmelerinin bu hastalıkla yapılan mücadelede aksamalara yol açtığına dikkat çeken Kasapoğlu, Türkiye'de 1985 yılından bu yana AIDS enfeksiyonunun görülmekte olduğunu ve 1985 yılında 1 AİDS ve 1 taşıyıcı toplam 2 olan vaka sayısının Haziran 2008 itibarıyla 682 AİDS ve 2 bin 493 taşıyıcı olmak üzere toplam 3 bin 175'e ulaştığını kaydetti. kasapoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü, "Ülkemizde enfeksiyondan en fazla etkilenen nüfus 25-49 yaş grubundadır. Metropol iller ile turistik illerde daha fazla vaka görülmekle birlikte, vakalar hemen tüm illerimizde mevcuttur. Bildirilen kişilerin yüzde 15'i yabancı uyrukludur. Son yıllarda Ukrayna ve Moldovya uyruklu yabancı vaka sayısında artış görülmektedir."
HIV TAŞIYAN KİŞİ TOPLUMDAN DIŞLANMAMALI
AİDS'in aileleri ve toplumu etkilemesine parçalamasına izin verilmemesi gerektiğini bildiren Kasapoğlu, "Hastalık taşıyorsak kan bağışında bulunmamalıyız, gizlilik ve ikiyüzlülük HIV için güzel bir giriş kapısıdır, hastalık taşıyorsak partnerimize durumumuzu açıklamalı ve onu hastalığımızdan korumak için tedbir almalıyız. Onurlu davranışın kendimizi ve çevrenizdekileri korumaktan geçtiğini unutmamalıyız. HIV taşıdığını öğrendiğimiz kişileri suçlamamalı, yargılamamalı ve dışlamamalıyız. HIV günlük yaşamdaki sosyal ilişkilerle, yanaktan yanağa öpüşmekle, aynı tabaktan yemek yemekle, aynı bardak, kaşık, çatalı kullanmak ile aynı kıyafetleri kullanmak ya da aynı tuvalet ve banyoyu kullanmak ile bulaşmaz. Bu nedenle HlV'e yakalananları dışlamamalı, onlara destek olmalı, onların da bizlerle aynı haklara sahip olduğunu unutmamalıyız. Damar yoluyla uyuşturucu kullanımı yüksek HIV bulaşma riski taşır. Bu nedenle çocuklarımızı ve gençlerimizi uyuşturucu maddelerden korumalı, arkadaşlarını tanımaya çalışmalı, çocuklarımızla iyi iletişim kurmalıyız" ifadelerini kullandı.