Psikolog Güral “Çocuklarımıza iletmek istediğimiz mesajları sadece söylediğimiz cümlelerle veriyoruz gibi yaygın bir inanış vardır. Kısmen doğruluk payı olsa da cümlelere senkronize diğer iletiler de cümlelerimiz kadar belirleyici olabiliyorlar. Diğer iletilerden kastettiğimiz enstrumanlarımız fiziksel dokunuşlar, göz teması, mimik ve jestlerimizdir. İletmek istediğiniz mesajla doğru orantılı kullanılan bu enstrümanlar sayesinde çocuğunuza vermek istediğiniz mesaj çok daha etkili olabilir. Ayrıca ebeveynler çocuklarına her gün aynı söylemler ile karşılarına çıkmaları gibi bir sorumlulukları yoktur. Değişen şartlara, olaylara, duygulara göre şekillenen güvenli söylemler daha anlamlıdır. Ezbere söylenmiş düzenli cümlelerin içeriği zayıf tekrarlardan bir farkı olmayacaktır. Özellikle ilk yıllarda söylemlerden daha önemli olan duygusal bağı güçlü kurabilmektir.”dedi.
Mustafa Güral “Çocuğun gelecek yıllardaki nesne ilişkilerini doğru yönetebilmesi, stres ile baş edebilmesi için adeta temel oluşturur. Diğer önemli bir değişken ise bu iletilerin kararlı, istikrarlı şekilde iletilmesidir. Ve son olarak belli dönemlerde bazı iletilerin daha belirleyici rol oynadıklarını bilmek gerekir. Bu dönemler çocukluğun erken dönemlerinden adolesan evreye kadar değişkenlik gösterir. Hatta bazı görüşler anne karnında başlayan iletişimin önemini de vurgular. Özellikle 34. haftada işitme duyusunun gelişimini tamamladığı varsayılan fetusun, doğumdan önce 34. haftadan itibaren duyduğu seslere, doğumdan sonra benzer seslerle, notalarla ve cümlelerle karşılaştığında tepki verdiği bilinmektedir. Dolayısıyla işitilen her cümlenin önemine binaen önemseyerek seçerek konuşuyor olmak önemli görülmekle birlikte bu durumu takıntı haline getirmeden, ebeveynlerin kendilerine güvenmeleri de esastır. Çocuklarına hayatlarının önemli bölümünde liderlik edecek ebeveynler için belki de en önemli duygu ebeveynlik özelliklerine ve kendilerine olan güvenleridir.” diye konuştu.
Ailelerin çocuklarına karşı dürüst ve gerçekçi mesajlar vermesi gerektiğini vurgulayan Güral “Çocukluğun erken dönemlerini ele aldığımızda ilk yaş; doğduğu andan itibaren bebeğin annesiyle güvenli bağlanmayı sağladığı ve en yoğun duygusal yakınlığı kurduğu dönemdir. Bu dönemde çocuğunuzun temel ihtiyaçlarını yeterince ve zamanında karşılamanız sırasında kurduğunuz cümleleriniz süreci olumlu destekleyecektir. Güven için en önemli temel bu dönemde atılır. Tutarlı ve kestirilebilir davranışlar ile karşılaşıyor olduğunu gösteren davranışlara eşlik eden söylemler süreci olumlu etkileyecektir. Çocuğunuzun bu dönemde sizi anlamayacağını düşünmeyin. Söylenen sözcüklerin melodik yapısıyla tanışması bu döneme rastlar ve anne belirleyicidir. Babayla olan ilişkileri dahi babanın anne ile olan temasına dayanarak çözümlemektedir. Duygusal bağı ve güveni esas olarak alırsak ‘ihtiyacın olduğunda yanında olmaya hazırım’ denilebilir. “Her an yanında olacağım, her ihtiyacında mutlaka yanındayım” demek sakıncalı olabilir. Bu sözü her an gerçekleştiremeyebilirsiniz, çocuğunuzun dünya ile ilişkisini sizden öğrendiğini unutmayın, ilk aylardan itibaren doğru mesajları vermeyi öğrenin, o yüzden dürüst ve gerçekçi mesajlar ilettiğimizden emin olmalıyız.”şeklinde ifade etti.
Psikolog Güral “Bebeğiniz 6. Aydan itibaren artık neden sonuç ilişkilerini algılayabilir hale gelmektedir. O yüzden etki ettiği nesneler üzerinde açıklayıcı bilgiler ve geribildirimler ile desteleyebilirsiniz. Örneğin Kırmızı nesneyi yuvarladığında yeşil objeyi devirdiğine tanıklık ettiğinde verdiğiniz geri bildirim ile süreci ve bebeğinizin gelişimini destekleyebilirsiniz.”
2-3 yaş döneminde ki çocukların artık özerklik, kuşku ve utanç duygusu arasında gidip geldiğini söyleyen Mustafa Güral “Benmerkezcidirler, olayları kendileri üzerinden değerlendirebilirler, nesnelere insan özellikleri yükleyebilirler, dış görünümde yapılan değişiklikleri kişinin temel özellikleri değişmiş gibi algılayabilirler. Tüm bunlar beynin işlem öncesi dönemde olduğuna işarettir ve bilişsel gelişim henüz hala ilkel seviyededir. Bu yaşlarda özellikle ilk yaşta elde edilen güven duygusunun artık birey olarak devam etmesini sağlayacak özerklik ile sürmesi önemlidir. Bu zamanlarda zihinsel gelişime paralel söylemleri önemseyin. Deneyimlerini gerçekleştirmesi için cesaretlendirecek söylemleri dillendirin. Acaba yapamayacak mıyım diyeceği durumlardan sizin söylemleriniz ile daha cesaretle ve onaylandığına duyduğu güven ile daha kolay çözüme ulaşabilecek, böylece yeni deneyimlere açılarak güvenle yol alacaktır. Ayrıca, kısa anlaşılır net ifadeleri seçerek, bebeksi konuşmalardan uzak durun. Bebeksi konuşma ebeveynlerin çok hoşuna giden bir eylemdir ve uzun süre bu durumla eğlenilebilmekteler ebeveynler. Lakin çocuğunuzda regresyon (çocuğun yaşından daha küçük yaş özelliklerini sürdürmeye devam etmesi) gelişmesine dahi sebep olacağından dikkat edilmesinde fayda vardır.”
Medical Park Samsun Hastanesi’nden Psikolog Mustafa Güral “3-6 yaş arasında girişimcilik ve suçluluk arasında git gel yaşayan çocuk bu paradigmayı yine ebeveynlerinden alınan yanıtlardan kurduğu argümanlarla aşacaktır. Çocuğun bu dönemde sorduğu sorular önemsenmeli ve yanıt verilmeli. Çocuğun merak duygusunun sorulara dönüştüğü bu dönemde sorularının engellenmemesini önemseyin. Kısa anlaşılır yanıtlar ile onun anlayacağı şekilde yanıtlamaya çalışın. Ayrıca bu dönemde empati duygusu gelişeceğinden karşısındakinin neler hissettiğini anlamaya başlayacaktır. Duygularınızı sözel yolla ifade etmeyi önemseyin. Böylece ilerde kendi duygularını paylaşabilmeyi aşılayabilirsiniz. Öfkeleniyorum, sevinçliyim, incindim demekten çekinmeyin.”dedi.