ÇOCUĞUN HER DEDİĞİ YAPILAMAMALI
Psikolog Sinem Demir, fedakârlık yapma-karşılığını bekleme açısından en sorunlu ilişkinin ebeveyn-çocuk ilişkisi olduğunu belirterek, çocuğun 'aşırı derecede alma' ile bencilleşebileceğini ifade ediyor. Demir, hep alarak yetişen bir çocuğun, "Her zaman hak ettiğim her şeyi almak için fazla çabalamama, meziyetlerimi geliştirmeme gerek yok." gibi bir algı geliştirebileceğini, ailelerin buna karşı dikkatli davranması gerektiğini önemle vurguluyor. "Anne-baba tabii ki fedakârlık yapacak." diyen Demir, fedakârlığın sadece ebeveyn olma içgüdüsüyle, karşılıksız olarak değil, çocuğa karşılıklı kazanımları olacağı bilincini vererek yapılması gerektiğini söylüyor. Örneğin; "Bugün çok fazla ödevin olduğu için yatağını ben topluyorum, sen de ödevlerini güzel bir şekilde yapmalısın." gibi.
ÇOCUĞA SORUMLULUK KAZANDIRILMALI
Sevginin, ilginin, maddi imkanların sınırsız ve şartsız bir şekilde verilmesinin, çocuğun dış dünya ile ilişkisini doğrudan etkileyebileceğini belirten Psikolog Sinem Demir, "Özellikle kendi çocukluğunu yaşayamamış, çabalamak zorunda kalmış bir anne-baba, çocuğuna hep vererek, aslında kendi çocukluğundaki yoksunluklarını gidermeye çalışabilir." diyor. Yani ebeveyn kendi çocukluğunda sahip olamadıklarını çocuğuna fazlasıyla sağlayarak bilinçaltına itilmiş duygularını tatmin edebiliyor. Örneğin, kendi giyemediklerini fazlasıyla çocuğuna alıyor ya da çocukluğunda çalışmak zorunda kaldıysa kendi çocuğuna bunu yaşatmamak için onun her işini kendisi halletmeye çalışıyor. Psikolog Demir, ebeveynin bu tutumunun çocuğu zamanla çevresindeki insanlarla ilişkisinde hep ilgi bekleyen, ne yaparsa yapsın kabul edilmek isteyen biri haline getirebileceğini belirtiyor: "Böyle bir çocuk veya yetişkin, durumunu fark edip, kendi çabasıyla veya tedavi ile kişisel senaryosunu değiştirmezse hayattan hep alacaklı hisseder.