Enteresan bir şehirde yaşamaktayız. Gerek geçmişte yaşadıklarıma gerekse şu anda yaşanan bazı olaylara baktığımda bu şehirde muhafazakâr insanların hiçbir zaman iktidar olamayacaklarına kanaat getirdim. Neden böyle düşündüğüme gelince; bu şehrin geçmiş kırk yılını çok iyi bilen birisiyim. ANAP iktidarlarından DYP-SHP iktidarlarına, 28 Şubat sürecinden AK Parti iktidarlarına dek siyasetçilerinden bürokratlarına, atanmışlarından seçilmişlerine herkesi çok iyi tanımaktayım. Hiç unutmuyorum Faruk Özak Bayındırlık ve İskân Bakanı iken Samsun’a geldiğinde Fahrettin Ulusoy’u sormuştu. Fahrettin Ulusoy’la nereden tanışıyorsunuz dediğimde çok eski hukukumuz var demişti. Fahrettin Ulusoy kötü bir insan değil, şimdi de rahatsız olduğunu duydum Allah şifalar versin ancak Fahrettin ağabey kendi yazdığı kitabında Rotaryen olduğunu ve onların hizmetlerini sevdiğini yazmış. Diyeceksiniz ki rotaryenlik kötü bir şey mi? Benim dünya görüşüme göre tasvip etmediğim bir kuruluştur, detaylandırmaya gerek görmüyorum. Belediyecilik yaptığım dönemden Fahrettin ağabeyin de içerisinde olduğu bir ekibin beni belediyeden uzaklaştırmak için Vezir Hazretlerine Yelken Kulüpte nasıl ricacı olduklarını bizzat Fahrettin ağabey bana anlatmıştı. Benim suçum neydi? Rotaryenlere, masonlara ve o günün en güçlü cemaati olan FETÖ’ye düşman oluşumdu. Yoksa bu insanlardan gelen taleplerin makul olanlarının tamamını karşılamıştım ama o onlar için yeterli değildi.
AK Parti iktidar olalı yirmi yıla yakın bir zaman oldu. Bu şehirde köhneleşmiş bir kadro var ve bu kadronun başını da Vezir Hazretleri çekiyor. Cemaatin güçlü olduğu dönemlerde bir yandan Yalova gemisi toplantıları, bir yandan perşembe toplantıları, bir yandan da Rotaryenlerin organizasyonları devam ederken Vezir Hazretlerinin de kendine göre cumartesi kahvaltı ekibi, sabah yürüyüşleri yaptığı ekibi ve arka planda da Fahrettin Ulusoy, Aziz Atik, Fatih Temiz, bizim fino, Adnan Ölmez ve birkaç arkadaşıyla istişareler yapıp şehri yönetmekteydi. Bu ekip, Adnan Ölmez hariç Vezir Hazretlerinden hiç kopmadılar. Adnan Ölmez bir dönem koptu ama merhum Kayıkçıbaşı’ndan sonra yeniden barıştılar. Bu ekibin AK Parti ile muhafazakârlıkla veya bizim dünya görüşümüzle uzaktan yakından hiç ilgisi olmamıştır. Üzülerek ifade etmek gerekirse Mustafa Demir de bunların cumartesi buluşmalarına katılmaktaydı ama son zamanlarda durum nedir bilemiyorum. Bu insanlar kötü insanlardır demiyorum ancak AK Parti’nin taban felsefesi ile Tayyip Erdoğan’ın geldiği Milli Görüş çizgisiyle uzaktan yakından ilgileri olmadığı gibi muhafazakârlıkla da uzaktan yakından ilgisi olmayan insanlardır.
Son zamanlarda Vezir Hazretlerinin piyasaya çıkıp dolaşmaya başlamasının ve kendi döneminde genel sekreter yardımcısı yaptığı arkadaşın gerek sosyal paylaşım sitesinden gerekse basında çıkan haberlerinden anlaşılmakta ki Vezir Hazretleri eski makamını özlemle aramakta ve yeniden o makama gelmenin yollarını aramakta. Hani derler ya ‘Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı’ diye. Vezir Hazretlerinin ekibinin bu sözü hiç unutmaması lazım. Bugün Mustafa Demir’in icraatlarından memnun olmayanlar olabilir, hataları da olabilir ben buna asla bir şey demem ancak Vezir Hazretleri ile Mustafa Demir arasında yapıldığı iddia edilen ankete asla inanmam. O anketi yaptıranları da biliyorum, Vezir Hazretlerinin perde arkasındaki çalışmalarını da biliyorum. Vezir Hazretlerine yakın isimleri yaptıkları da ortada. Bunları okumamak için ahmak olmak lazım ancak Mustafa Demir’in de yaptığı en önemli hata; Vezir Hazretlerinin en yakın adamlarından birisi olan Engin Uzun’u Belediyespor’a başkan yapıp onun kurduğu basın ekibiyle çalışmaktır.
Ben kendine kaç kez bu işlerin kendi kurduğu basın ekibiyle yürümeyeceğini söylemiş olmama rağmen itibar etmedi, sonuç da ortada. Basın birimine alınan personelin büyük bir kısmının Mustafa Demir’in dünya görüşüyle uzaktan yakından ilgisi yok. Yaptıkları haberler hiçbir işe yaramıyor. Başkanla ilgili yapılan tezviratlara en ufak bir cevap verme imkânları da öyle bir niyetleri de yok. Bu ekip başkanı nereye götürür derseniz; başkanın Opet bayisindeki işine götürür başka da hiçbir işe yaramaz. Bunu defalarca buradan da yazdım kendisine de söyledim ama maalesef dinlemedi. Tercih kendisinin ama gerçekler de ortada. Şunu da belirtmek isterim ki Vezir Hazretleri ve Zihni Şahin dönemini kapsayan son beş yıllık dönemde basın yayına harcanan para sekiz milyon liranın üzerinde bir rakam. Bu paralara alışmış asalakların muslukları kesilince yaptıkları da ortada. Ancak bu asalaklarla elindeki mevcut basınla mücadele etmesi güç görünüyor diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.