AK PARTİ DE KONGRELER SÜRECİ BAŞLADI
Siyaset zor ve meşakkatli bir iştir. Bu işi yapanlar ya hizmet amaçlı yaparlar veya ceplerini doldurmak için yaparlar. Bir de adam yerine konmak için yapanlar var ki onların da sayısının küçümsenmeyecek kadar bir sayı olduğu muhakkaktır. Demokrasilerin vazgeçilmez unsurları elbette siyasi partilerdir. Elbette onlar olmadan ülke yönetilemez, en kötü siyasi iktidar en iyi totaliter rejimden iyidir. Bunda en ufak bir şüphe yok. Ancak burada üzerinde durulması gereken konu demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından birisi olan siyasi partilerde demokrasi ne kadar işliyor. Severiz veya sevmeyiz ama bu işi en iyi yapan siyasi partilerden birisi CHP'dir. Zira CHP Kurultaylar partisidir, sürekli kurultaylar yapılır. Sizin anlayacağınız o parti içi hesaplaşmaların en güzel yapıldığı siyasi parti CHP'dir. MHP'de demokrasinin 'd' sinden bahsetmek mümkün değildir. Orada olsa olsa lider sultası olur. Onun dışında demokrasiden bahsetmek abesle iştigaldir. AK Partiye gelince durum biraz daha farklı görüntüde. Demokrasi var imiş gibi bir görüntü olsa da işleyişte lider ne derse o olur. Bunun kılıfı da hazırdır, lider İmamdır, imama tabi olunur. Bu kültür böyle bir kültürdür. Bizler de o kültürden geldik. Avrupa'da Demokrasi kültürü var diyenlere de ben şaşırıyorum zira Avrupa ülkelerinin büyük bir kısmında siyasi partiler var, Hükümetler var ama Krallıklar da var. Bu nasıl demokrasi, bir türlü anlamış değilim.
Medeniyetin beşiği dedikleri İngiltere Krallıkla idare ediliyor, İsveç, Hollanda ve bir çok ülkede aynı model geçerli. Kraliyet aileleri Lordlar Kamarasını temsil eder, onlar ne derse o olur. Vatandaşın mülkü olan tapulu mallarında, Kralın adı yazılıdır. Çünkü mülklerin tamamı Kraliyet ailesinindir. Para verip alanlar, onlar adına işletirler, yani köleliğin değişik bir şekli. Avrupa öyle de Arap yarımadası farklı mı? Elbette onlar daha kötü durumdalar. Allah'ın evi olan Kabei Muazzama'nın dahi üzerinde Kralın köşkü varsa, yapacak bir şey yok demektir. Ülkemizdeki Demokrasi kültürünü eleştirsek de şu bir gerçek ki ülkemizde, Askeri müdahaleler dışındaki yönetim biçimleri Halkın iradesi ile iş başına gelmiş yönetimlerdir. Bu gerçekleri görerek siyasete baktığımızda Ülkemiz iyi bir yerde diyebiliriz. Zaten son on yılda yapılanlara da bakıldığında ciddi bir ilerlemenin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu kadar Genel siyasetten sonra yerel siyasete gelecek olur isek, AK Parti'de kongre sürecine girildiği şu günlerde ilçelerdeki delege seçimleri yapılmaya başlandığını müşahede ediyoruz. Bazı ilçelerde sandıklar gerçek anlamda kurulmuş, herkes hür iradesiyle oyunu vermekte, her şey gayet güzel yolunda iken, bazı ilçelerde durum çok vahim. Örneğin Kavak ilçesinde yapılan delege seçimlerinde tam bir Ali Cengiz oyunu oynandı dersem abartmış olmam. Yapılan delege seçimlerinde sandık kurulmadan birilerinin kafalarına göre yazdıkları isimlerle ilçe yönetimini seçecek isimler tespit edilmiş olması demokrasi adına utanç verici bir durum.
Peki başka ilçelerin bir kısmında gayet güzel demokratik teamüllere göre sandık kurulurken, Kavak da neden böyle bir yanlış yapıldı derseniz onu da anlatayım. Malumunuz Salih Çelik Belediye Başkanı olmak için bir hayli mücadele verdi ama anketlerden çıkmadığı için olamadı, olamadı ama içerisindeki yara bir türlü dinmedi. Önce ilçe Başkanını görevden aldırdı, ardından da kendi istediği birisini ilçe Başkanlığına atattı. Şimdi ise yeni bir atakla ilçe delegelerini belirleyerek ilçe Başkanını yeniden seçimle iş başına getirecek. Getirecek de ne olacak derseniz, ilçe Başkanını istediği gibi yönetirse Belediye Başkanını köşeye sıkıştırma imkanına sahip olacak. Böylece kendisi Belediye Başkanı olmasa da Belediye Başkanına istediği zaman göz dağı verme imkanı olacak . Tabii ki yerse!... Peki bu işe Kayınçon ne diyor derseniz, bu iş Kayınçomun da işine gelir. Zira o da Milletvekili adayı olacağından yönetim istediği gibi oluşursa yapılacak ön seçimde istediği oyu alma imkânına sahip olacak. Haa! Bu arada şunu da söylemeden geçmek istemem. Kayınçomla konuşmuyorum, hâlâ daha devam eden Mahkemelerimiz var. Kimse zannetmesin ki Kayınçomla aramız düzeldi. Ama siyasette verdiği emeğin karşılığında da Vekil olması gerektiği kanaatindeyim.(Kerataya bu kıyağım da yeter.)
Sözlerime son vermeden bir hususa daha değinmek istiyorum. Bilgi aldığım sağlam kaynaklar AK Parti Genel Merkezinin MKYK toplantısında seçimlere tek liste halinde gidilmesi için tavsiye kararı aldığı ancak çıkacak ikinci listelere de bir şey söylemeyecekleri, hatta seçimi kazanan listelerle yola devam etme kararı aldıklarını öğrenmiş bulunmaktayım. Bu güzel bir karar. Seçilmesini istediğiniz listeyi söylersiniz ama delege, 'hayır efendim biz onu istemiyoruz, partimiz açısından falanca adaya destek vereceğiz' derse ona da saygılı olmak gerekir. İlerleyen günlerde bu konulara devam etmek üzere bu günlük bu kadarı ile yetinelim. Kalın sağlıcakla.