AK PARTİ İKTİDARINDA BUNLAR OLUYORSA
Ak Parti iktidara gelirken üç ana slogan üzerinden siyaset yaparak iktidar oldu, bunlardan birisi yoksulluk, diğeri yolsuzluk ve üçüncüsü de yasaklarla mücadele idi bu sloganlar çok doğru ve halkın susadığı olayların temel konuları idi. Ak Parti iktidar olduktan sonra bu üç slogandan ilki olan yoksullukla bir hayli mücadele etti ve başarılı da oldu. Bunların dışındaki iki konuya gelince durum çok farklı. Yasaklar konusunda bir hayli mücadele etti. Örneğin Başortüsü, İmam Hatip Liseleri, Üniversite giriş sınavları gibi konularda verdiği mücadeleyi ayakta alkışlıyorum. Ben nasıl düşünüyor isem uygulamalar aynen o yönde olunca hem gönlüm rahatlıyor, hem de yapanlara dua ediyorum.
Yasaklar konusunda hükümetin en çok eleştirdiğim yönü Basına karşı tavrıdır, her ne kadar üçüncü yargı paketinden basına af çıksa da bundan sonrası için durum daha da vahim, zira Hükümet bir yandan af getirirken, diğer yandan basına uygulanan cezaları artırdı. Basın toplumun eli, kulağı, gözü, hatta sesidir. Her mesleğin içerisinde olduğu gibi bu meslekte de art niyetli insanların olduğu muhakkaktır, ancak bir yandan düşünce suçlarına karşı uygulanan cezalar ortadan kalkacak derken diğer yandan düşüncesini açıklayanlara verilecek olan cezalar artırılmamalı. Umarım bundan sonraki süreçte bu konuların üzerinde durulur.
Ak Parti'nin üç sloganından asıl üzerinde duracağımız konu yolsuzluklarla mücadele konusudur, bu konuda Ak Parti ilk iktidarı döneminde çok güzel icraatlar başlatmış ancak daha sonraki süreçte teşkilatlara giren işe yaramaz adamlar sayesinde iş çığırından çıktı. İşini gücünü doğru dürüst yapan insanlar daha açık deyimi ile dürüst insanlar teşkilatlardan özellikle uzak tutulurken bu tür insanların teşkilatlarda el üstünde tutulması çok ama çok üzülecek bir durum. Teşkilatlara bu tür insanlar girince bürokrasi de yerel yönetimler de ister istemez bu tür insanlar tarafından yönetilmeye başladı. Hal böyle olunca her kurumda yolsuzluk aldı başını gitti. Bakın Hatay'daki duruma Ak Parti Gençlik Kolları Başkanı kamu kurumunun kantinini işletiyor, Başbakan durumu öğrenince Basının huzurunda nasıl tepki koyduğunu hepimiz gördük. Kim ne derse desin Başbakan çok düzgün ve imanlı bir insan ancak teşkilatlar çok sıkıntılı.
İl Özel idaresi'nde yaşanan olayları yaklaşık bir aydan beri yazıp, çiziyoruz, bu kadar yazıp, çizmemize rağmen bir tane Milletvekili arayıp arkadaş sen ha bire yazıp, çiziyorsun bu yazdıkların şayet doğru ise belgelerini bize gönder gereğini yapalım demeleri gerekmez miydi? Zira Milletvekili adından da anlaşılacağı üzere Milletin Vekilir, Miilet adına her şeyi sorgular. Ancak ne kadar enteresandır ki adamların hiç umurunda değil, sanki ortada en ufak bir problem yok da biz uyduruyoruz gibi bir anlayışla olayları duymazlıktan gelmelerine ne demeli siz karar verin. Olayın daha da vahim boyutu nedir bilir misiniz birkaç gün önce Sayın Vali'yi arayıp dedim ki Vali Bey yayınladığımız haberlerin belgelerini size mi getireyim yoksa savcılığa mı bunu sorma nedenim Devlet Memurları ile ilgili savcılık işlem yapabilmesi için Validen izin alması gerekir, Vali izin vermez ise işlem yapamaz. İşte o nedenledir ki Vali Bey'i arayıp evrakları kendisine getirmek istediğimi söyledim. Peki Vali Bey'in cevabı ne oldu derseniz aynen cevap şu şekilde Adnan Bey yayınladığınız belgelerde suç unsuru olduğuna inanıyor iseniz evrakları Cumhuriyet Savcılığına verin Vali Bey'den böyle bir cevap asla beklemiyordum, zira Cumhuriyet Savcılığı işlem yapabilmesi için Vali'den soruşturma izni isteyecek, oysa ki Vali Bey evrakları alıp incelemiş olsa bizzat kendisi soruşturma açar, daha sonra evrak otomatikman Savcılığa gider ve olay çözüme kavuşmuş olur.
Çok güvendiğim Vali bu cevabı verince maneviyatım yıkıldı, zira kendisinin yanlış yapmayacağına ve yapılan yanlışlara asla izin vermeyeceğini, yapan varsa cezalandırılması için elinden geleni yapacağını düşündüğüm bir Vali idi ancak bana direk savcılık yolunu göstermesi beni ciddi anlamda sukutu hayale uğrattı. Ben de telefonda kendisine aynen şunu dedim Sayın Valim ben sizin samimiyetinize inandığım için sizi aramıştım meğer yanlış düşünmüşüm, özür diliyorum, size hayırlı günler ve telefonu karşılıklı kapattık. Aslında daha başka konuları da konuştuk ancak onların şimdi sırası değil, zamanı geldiğinde onları da sizlerle paylaşacağım. Peki şimdi Sayın Vali İl Genel meclisinin üç partiden oluşan ortak komisyon tarafından hazırlanan rapor açıklandıktan sonra ne diyecek çok merak ediyorum. Raporda her şey açık ve net ortada olmasına rağmen bu adam olmasaydı bu gerçekler ortaya çıkmayacaktı, bu gerçekler ortaya çıkınca da Özel İdare sıkıntıya girdi verin bu adamı tekrar mahkemeye!...derse şaşırmam. Çünkü biz haklıların cezalandırıldığı bir ülkede yaşadığımızı çok iyi biliyoruz ancak Ak Parti iktidarında bu asla olmamalı idi. Ancak bizim için hiç fark etmez önemli olan kamunun malına sahip çıkmak. Biz dün bedel ödedik, bugün de öderiz, yarın da . Yeter ki VATAN SAĞ OLSUN. Kalın sağlıcakla