Bugün farklı iki konuya değinmek istiyorum. Bunlardan ilki efendimizin doğum yılındaki çelişkiler olacak. Nedir bu çelişkiler derseniz; efendimiz 12 Rebiülevvel 571 tarihinde doğdu denilmekte. Şimdi bu doğum tarihini biraz irdeleyelim. 571 tarihi miladi bir tarihtir, zira hicri takvimin başlangıcı efendimizin Mekke’den Medine’ye hicreti ile başlıyor. Yani adından da anlaşılacağı üzere hicret, hicri takvimin başlangıcıdır. Rebiülevvel ayı ise hicri takvimdeki aylardan yılın üçüncü ayıdır. İslam dünyasında efendimizin doğumu hicri takvimin Rebiülevvel ayının 12. günü, miladi takvimin ise 571. yılı olarak adlandırılması saçma sapan bir şey değil mi? Ya hicretten önce 50. yılın Rebiülevvel ayının 12. günü olarak telaffuz edilmeli ya da miladi mart veya nisan hangi aya denk geliyorsa onun 12. günü olarak telaffuz edilmeli. Bir zamanlar FETÖcülerin her şeye hakim olduğu dönemlerde 20 Nisan olarak efendimizin doğum günü sabitlenmişti. Adamları sevip sevmemek bir yana ama işin doğrusu da oydu. Bir insanın doğum günü her yıl farklı aya denk gelir mi? Böyle saçmalık olur mu? Bu karmaşıklığı mutlaka çözmek lazım. Ya miladi takvime göre efendimize bir doğum günü belirlenmeli ya da hicri de olsa zaman olarak sabit bir gün belirlenmeli. Doğum günü oruç veya hac gibi bir ibadet değil ki her yıl on gün geriye gelsin. Bu ibadetlerle ilgili Ayet-i Kerime’ler olduğundan hilale ve hicri aylara göre belirlenmekte ama doğum günü böyle değil. Buna diyanet yetkililerinin mutlaka bir çözüm bulmaları gerektiği kanaatindeyim. Bu konuyu burada kapatıp ikinci konumuza geçmek istiyorum.
İkinci konumuz AK Parti İl Kongresi ile ilgili ortalıkta dolaşan bazı iddialar olacak. Av. Ersan Aksu vekil ve Plan Bütçe Komisyon Başkanı ve Samsun Milletvekili Dr. Mehmet Muş, Mehmet Köse’yi desteklemekteler. AK Parti Genel Merkezi de Mehmet Köse ismi üzerinde mutabık kaldı ki Köse ilçe ilçe dolaşıp il delegeleriyle toplantılar yapıyor. Vezir Hazretleri, Mehmet Köse’yi istemiyormuş, adamları değişsin diye uğraş vermekteler. Akşam sabah Vezir Hazretlerinden gelecek haberi heyecanla beklemekten yorulmuş durumdalar. Garibim Erdoğan Tok da acaba buradan bana ekmek çıkar mı diye bekliyor ama çok daha bekleyecek gibi duruyor, bu hevesi başka bahara kalır. Bunun dışında da birkaç gelişme var. Eski ilçe başkanları bir araya gelip aday çıkarma noktasında birkaç isim üzerinde durmuşlar. Bunlardan birisi eski havza ilçe başkanı Kadir Kayan. Bu arkadaşı tanırım, iyi bir arkadaştır ama AK Parti Genel Merkezi aday olarak çıkmasına razı gelmez. Eski il yönetim kurulu üyesi ve vekil adayı İrfan Şenocak da nabız yokluyor ama gittiği kapılardan yeşil ışık alamamış. Genel merkeze rağmen olmaz, ayrıca sen Mehmet Köse’nin yönetimindeydin şimdi karşısına çıkman doğru olmaz, kimse destek vermez demişler. Bunun dışında eski gençlik kolları başkanı ve milletvekili aday adayı Caner Göktepe de adayım diyormuş. Mazisine bakıldığında AK Parti’de uzun yıllar gençlik kolları başkanlığı yapmış ama bana göre partinin kurumsal kimliğiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir arkadaş. Bırakın il başkanı olmayı gençlik kolları başkanı dahi olmaması gereken bir arkadaş olduğu kanaatindeyim. Yapması gereken şey AK Parti iktidarlarından sağladığı faydaları sağlamaya devam edip işine gücüne bakmasıdır.
Gelelim Mehmet Köse’ye olan tepkilere. Mehmet Köse, insan olarak uyumlu, nahif, muhafazakâr ve milliyetçi gelenekten gelen bir arkadaş. Yapısı gereği kimseye yok diyemeyen ama siyasette her şeyi de yapmanın mümkün olmadığı gerçeğini göz önüne aldığımızda işi zor olan bir arkadaş. Gerek teşkilat mensupları gerekse parti tabanı masaya vuran, dediğini yaptıran, hem siyasete hem bürokrasiye hem de teşkilatlara hâkim olan bir il başkanı olmasını bekliyorlar ama karakteri, siyasi figürlerin farklı kulvarlarda oluşu ve her birinin güç dengesini göz önüne aldığımızda Mehmet Köse’nin işinin ne kadar zor olduğunu anlamamak için siyaseti bilmemek lazım. Fuat Köktaş’a daha önce ateş püsküren insanlardan dahi keşke Köktaş il başkanı olsaydı da bizimle de arası olmasaydı diye yüzlerce telefon geldi. Ama kayınçom bu saatten sonra geriye dönüp bu işlerle uğraşmaz. İşine gücüne bakar, bir de genel merkezdeki görevinin gereğini yapmaya çalışır. Burada iki siyasi figürün dediği olur. Birisi Av. Ersan Aksu diğeri Mehmet Muş Vekilimiz ve Bakanımızdır. Çiğdem Hanım yerele girmez, genel merkezde işine gücüne bakar. Vezir Hazretleri de bu saatten sonra sade vekil olarak görevine devam edip eşiyle, dostuyla ve mason arkadaşlarıyla hayatını devam ettirmeli. Orhan Kırcalı, Bafra bölgesiyle uğraşmaktan başka işlere zaman bulamıyor. Halit Başkan'ın da Mehmet Köse'yi desteklediğini duydum, bu durumda Köse ile yola devam edilir diye düşünüyorum. Sanırım matlup hâsıl oldu, bugünlük de bu kadar. Önümüzdeki yazılarda sağlıktaki skandalları sizlere paylaşacağım. Kalın sağlıcakla.