AK PARTİ’DE ALINAN İKİ İÇENİN ALINMA NEDENLERİ
Her yazıda olduğu gibi bu yazıda da bir hususa değinmek istiyorum. Yarım kalan Tarikatlar ve Cemaatlerle ilgili başladığımız yazı dizisine fırsat bulup devam edemedik ama mutlaka onlarla ilgili görüşlerimizi de sizlere beyan edeceğiz. Süleyman Efendi Cemaati, İslamoğlu Cemaati ve diğerlerini de yazacağız. Ancak son günlerde Mustafa İslamoğlu’nun İmam Hatip Okulları ve İhsan Şenocak Hoca ile ilgili yaptığı açıklamalar fevkalade yanlış açıklamalar. Buhari ve Müslim kitaplarını yazan o mübarek insanlar hangi sıkıntıları çekerek o eserleri yazdıklarını onların hayatlarını okuyanlar çok iyi bilirler. Kaldı ki Buhari ve Müslim kitapları İslam’ın dört şeri delili olan Kitap, Sünnet, İcma, Kıyas delillerinin ikincisi olan Sünneti Resulüllahı en sağlıklı sunan eserler olup, bu eserlere dil uzatmak ne İslamoğlu’nun ne de başkasının haddine kalmamıştır. İnsan bir şeyi konuşurken azıcık düşünür de ondan sonra konuşur, sırf hakaret ermek veya dikkat çekmek için bu tür konuşmalar yapılmaz.
İhsan Şenocak Hoca’ya gelince, Kamil Hocamızın yetiştirdiği kıymetli bir ilim adamı olmakla kalmamış, kendisini daha da geliştirmiş ve ehlisünnet çizgisinde fevkalade malumat sahibi olmuş ilimizin kıymetli bir erbabı ilimidir. ona hakaret edenler keşke onun onda biri kadar samimi olabilseler. İslamoğlu’nun İmam Hatip Okulları ile ilgili söylediklerine gelince, önce bu güne kadar o okullardan mezun olup IŞİD’e katılanları gösterecek ondan sonra konuşacak. İnsan Allah’tan korkar, kuldan utanır… Bu ülkenin Reisi Cumhur’u o okullardan mezun olmuş, o okullardan yetişen insanlar devletine, milletine bağlı insanlar olmanın dışında en ufak bir şey yapmamışlar ama İslamoğlu’nun geçmişte kurduğu Akabe Vakıfları’nda yetişen insanların fikri yapıları bu ülkeye zarar vermenin dışında bir şey yapmamışlardır. Bu konuyla ilgili daha detaylı yazılar yazacağım, şimdilik bu kadarı ile yetinerek asıl konumuza geçmek istiyorum.
AK Parti il Başkanlığı’nda geçtiğimiz haftalarda yaşanan olayları sizlerle paylaşmıştım. İl yönetimi mevcut haliyle olduğu yerde kaldı. Ancak ilçe bazında altı ilçe başkanının görevden el çektirilmesi düşünülmekteydi. Ben şahsen referandum sonrasına bırakılırlar kanaatini taşımaktaydım ama dün Genel Merkez sorumlusu Milletvekili ilimize gelerek Atakum ve Havza ilçe Başkanları’nı çağırıp Genel Merkez’in kararının yönetimleri ile birlikte istifa etmeleri yönünde olduğunu bu arkadaşlara tebliğ etmiş. Aldığım bilgiler, Atakum İlçe Başkanı zaten bu kararı uzun zamandır bekliyordu, anında gereğini yapmış ama Havza İlçe Başkanının istifa etmem dediği yönünde. Mahmut Karahan daha önce de görevden alınmış ancak Kayınçomun büyük uğraşları sonucunda yeniden görev almıştı.
Şimdi ne oldu da görevden alındı derseniz Murat İkiz’le ters düştü de ondan alındı diyenler olacaktır ama asla öyle değil… Olayın perde arkası şu; Mahmut Karahan’ın siyasi destekçisi Fuat Köktaş’tı, Fuat Köktaş’ın Havza’daki en yakın arkadaşının da Fatih Bıyık olduğunu havada uçan kuşlar dahi bilirler. Zaten göreve iadesini de Fatih Bıyık sağlamıştı. Mahmut Karahan Fatih Bıyık’la ters düşünce Fuat Köktaş da desteğini çekti ve Mahmut Karahan görevden alındı veya istifa etmez ise Genel Merkez fesh edecek. Yoksa Murat İkiz’in AK Parti Genel Merkezi’nde en ufak bir ağırlığı olduğundan Mahmut Karahan görevden alınmadığı gibi Murat İkiz’le ilgili Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nda tarih ve no’su bende olan bir soruşturma devam etmekte olup O’nun da siyasi geleceğinin ne olacağı bana göre meçhul.
Atakum İlçe Başkanı’na gelince… Bakan Çağatay Kılıç bundan yaklaşık altı yedi ay önce Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile bir açılışa geliyor Atakum’a ama Faruk Şahin açılışta yok. Çağatay Bey nerede bu ilçenin ev sahibi diye sorunca buralarda dense de arattırıp nerede olduğunu öğrenmek istiyor. Faruk Şahini arayan bir siyasetçinin konuşmalarını Çağatay Kılıç’ın mihmandarı Adnan Konaş duyuyor ve Faruk Şahin’in “Bakan zaten beni görevden almak istiyor neden geleyim?” dediğini duyunca olayı anında Çağatay Bey’e söylüyor ve bunun üzerine kendi ipini de çekmiş oluyor.
Şimdi birileri farklı yazıp çizebilirler ama ben olayın arka planını olduğu gibi sizlere sunuyorum. Birilerinin dediği gibi filancanın, falancanın adamlarının tasfiyesi değil, tam aksine o dedikleri adamların istekleri doğrultusunda yapılan bir icraat olduğunu bilmenizi isterim. Aslında Ladik ilçesi de acilen alınmalıydı, zira İlçe Başkanı ve Teşkilat Başkanı FETÖ’den dava görüyor. Bu şartlarda orada kalması hiç doğru değil, şayet onu da Kayınçom engellediyse işim var O’nunla haberi olsun. Bugünlük de bu kadar; kalın sağlıcakla.