Konumuza girmeden, Rektör Akan’a iki konuda teşekkür etmek istiyorum. Birincisi şehir merkezinde bulunan Tıp Fakültesi Hasta Merkezi'nin bozuk olan Asansörünü, yaptığımız haberin ardından anında tamir ettirmiş, hastalar hem ona hem de bize dua ediyor. Zira insanlar tâ altıncı katta bulunan Diyaliz Merkezi'ne çıkmak için ya bir saat civarında normal asansörü beklemek zorundaydılar ya da yaya olarak çıkıyorlardı. Umarım Kampüsteki yük asansörü ile yemek ve hasta taşıma işini de ayırırlar da orada da sıkıntı azalır.
Üniversitenin neresini tutsanız elinize geliyor. Hele, hele Tıp Fakültesi Hastanesi o kadar perişan bir durumda ki anlatamam. Gelen bilgiler doğru ise, yatan on hastadan biri, mikrop kapıp ya ölüyor ya da komaya giriyor diyorlar. Elbette ki bunun tek sorumlusu Rektör değil. Yedi yıldan fazla bir süre orada Başhekimlik yapan Mustafa Bekir Selçuk hiç bir şeye dokunmamış. Bölge Hastanesi konumunda olan Hastane inanın Araştırma Hastanesi'nden çok geride. Geçenlerde tanıdığım gariban bir arkadaş beni aradı. Tam iki aydır Fakülte yollarında kaldım ilgilenen yok. Allah rızası için benimle ilgilen, deyince tanıdık bir kaç arkadaşı aradım. Meğer zavallı adam Akciğer Kanseri olmuş. Adam ağrıdan yerinde duramıyor. Oradakilere dedim ki en azından bu arkadaşa ağrı kesici vurun da adamcağız rahat hir nefes alsın. Onu da yapmadılar, asgari ücretle geçinen zavallı adam oradan çıkıp özel bir Hastaneye gitti de orada ağrı kesici yaptırmış kendisine ve biraz olsun ağrısı hafiflemiş. Şimdi neyi varsa satıp Özel Hastanede tedavi olacak. OMÜ Tıp Fakültesi'ne gitmektense ölürüm daha iyi diyor. Sorarım size, Allah rızası için söyleyin bu mudur Hastane yönetmek!
Bazı arkadaşlar, sürekli Hastane yönetimini eleştirdiğimiz için rahatsız olmuşlar. Sen de İmamlık yaptın, neden İmamla uğraşıyorsun diye soruyorlar. Ben bu güne dek, tam yedi tane meslek yaptım. İmamlık, Müteahhitlik, Tüpçülük, Yurtçuluk, Belediyecilik, Gazetecilik ve Tavukçuluk olmak üzere tamı tamına yedi tane meslek yaptım. Allah beni hiç bir mesleğimde mahçup etmedi, tamamında başarılı oldum. Hem topluma hizmet ettim, hem de para kazandım. Vezir Hazretleri oradadır, sorun ona Adnan Bahadır seninle tam dört yıl, çok yakın çalıştı. Çalışmasından memnun musun değil misin, şayet değilse o zaman kim ne isterse diyebilir.
Ama bu başarılarımı tamamen çalışmama ve zaman kavramı diye bir kavram bilmemem nedeniyle elde ettim. İnsan İmamlıktan gelip başarılı olmaz mı derseniz elbette olur ama bu arkadaşımız personele sıkıyönetim uygulamasının dışında en ufak bir icraat yapmamış. Şayet işini çok güzel yapıp, başarılı olup personele de sıkıyönetim uygulamış olsaydı ben de takdir ederdim ama Hastane içler acısı durumdayken personele sıkıyönetim ilan edip, 'Ben Rektörün adamıyım, size şunu yaparım, bunu yaparım' demenin ne anlamı var anlamış değilim. İnsan yaptığı icraatla kendisinden söz ettirmeli, kendi altında çalışan personele Zulmetmek acziyettir, başarısızlığı ört bas etmenin başka bir yoludur.
Rektörün son zamanlarda yaptığı ender doğrulardan birisi de Genel Sekreterliğe Vekalet eden zat-ı muhteremin görev süresinin YÖK tarafından uzatılmamasının ardından, kadrosu üzerinde bulunan eski Genel Sekreter Selahattin Özyurt’u eski Makamına tekrar iade etmesidir. Zaten görev süresinin dolmasına iki ay gibi kısa bir zaman kaldığı ortada olan bir kişinin bu kısa süre zarfında başka bir ismi ataması fevkalade yanlış olurdu. Selahattin Özyurt’u seversiniz veya sevmezsiniz, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz o ayrı bir konu ama bu adama Genel Sekreterlik Makamını verdikten sonra onu o makamdan geri almak yasal olarak sadece kendi talebi doğrultusunda olabiliyor, onun dışında mümkün değil. Bunu geçmiş dönemde eski Genel Sekreter Nazım Alkan için denediler ama adam verdi mahkemeye geldi oturdu koltuğuna. Bu işler öyle yaptım oldu demeyle olmuyor, burası bir Hukuk Devleti. Hukuk ağır da olsa işlediğini unutmamak gerekir.
Aslında bugün Milletvekilleri ile ilgili değerlendirmemize kaldığımız yerden devam etmek istiyordum ancak sürekli OMÜ gündemizde olunca yapılan olumlu işleri de yazmak gerektiğini düşündüğümden bugün bu konuyu ele aldım. Bu demek değil ki, sorularımız bitti. Nasip olursa, Rektör Akan’ın görev süresi doluncaya dek, her hafta sorularımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. En son 40. Soruda kalmıştık. OMÜ'nün Kuruluşunun 41. Yılı olan bu yıl ile ilgili 41 kerre maşallah diyerek bundan sonraki sorularımıza devam edeceğiz. Bunları yazacağız ki, kim gelirse önce bu yanlışları düzelterek işe başlasın. Aksi takdirde OMÜ’nün hali pür melali çok kötü. Kim gelirse deyince aklıma atanması muhtemel Rektör adayları geldi. O konuda da detaylı bir yazı yazacağım. Tüm adayları tek, tek ele alıp değerlendireceğim bir yazı olacak. Bu günlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.