Bundan üç dört yıl önce,OMÜ ile ilgili başlattığımız haberleri daha sonra devam ettirmemiş, bunun nedenini de bu köşede sizlerle paylaşmıştık.Biz sapla samanı biri birine karıştırmama konusunda iddialıyız. Zira bir önceki köşe yazımızda Vezir Hazretleri ile ilgili yazdıklarımı okuyanlar, bu konudaki duruşumun nasıl olduğunu rahatlıkla anlarlar. Şehrimizin güzide eğitim kurumlarından birisi olan OMÜ ile ilgili o gün yaptığımız haberlerin belgeleri elimizde. Onları yayınlamama nedenimiz, olayı kişiselleştirip, ikinci dönem Rektörlük seçimi ile ilgili noktalara çalışanları görünce orada olayı noktalamıştım. Bunu sırf inancım ve ideallerim nedeniyle yapmıştım, yaptığımdan da asla pişman değilim ama Hüseyin Akan ilk döneminde yaptığı çalışmaları ikinci döneminde arattı dersem abartmış olmam. Şimdi de dikkatimi çeken bir husus var. Bazı Öğretim Üyeleri olayları kişiselleştirip öyle enteresan noktalara getirmişler ki aklınız şaşar! Dün bir tanesinin köşe yazısını okudum, inanın tüylerim ürperdi. Bir insan muhatabına nasıl bu kadar hakaret eder anlamış değilim. Evet Rektörün affedilmeyecek hataları var, gerçekten Üniversiteyi çok kötü yönetti, kimse kimse ile konuşamayacak noktaya geldi ama olayı kişiselleştirip hakaret etmeye de gerek olmadığı kanaatindeyim.
Bizde sürekli OMÜ ile ilgili haberler yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz ama, muhataplarımıza hakaret etmek gibi bir niyetimiz olamaz, bizim derdimiz OMÜ’nün hükmi şahsiyetinin kötü yönetilmesidir, bunu kim yapmış ise ona hesap sorma derdindeyiz yoksa şahsi işlerimizle ilgili haber yapma gibi bir niyetimiz yok. OMÜ’de o kadar kötü işler oluyor ki anlatamam. Özellikle idari personelle o kadar çok oynanmış ki insanlar adeta feryad-ü figan ediyorlar. Konuyu bazı örneklerle açıklamak gerekirse; Artvin Şavşat’dan Üniversite Hastanesi’ne Müdür olarak getirilen kişinin, personele adeta zulmettiği, her fırsatta personeli feci şekilde haşladığı ve insanlara korku saldığı iddia edilmekte. Bu iddiayı yapanlar o kadar fazla ki anlatamam. Rektörün yaptığı atamalalar o kadar enteresan ki, eski makam şoförünü ödüllendirecek bir biçimde terfien atadığı, daha önce Vakfın İşlettiği Hastane Otoparkını, onları mahkemeye vermek sureti ile tahliye ettiği ama şimdi aynı otoparkı tekrar OMÜ Vakfı’na verdiği iddia edilmekte. Peki iddialar sadece bunlar mı?Elbette değil; OMÜ’de ne kadar etkili ve yetkili yerde bulunan idareci varsa, ya çocuklarını ya da yakınlarını OMÜ’ye aldığı hatta bir Fakülte Dekanı’nın çocuğunu kendi bölümüne aldığı dilden dile dolaşmakta.
Bu iddialar öyle bir noktaya gelmiş durumda ki anlatamam. Özellikle paralel yapılanma ile ilgili kadrolaşma yapıldığı hatta ve hatta daha geçtiğimiz hafta Canik Başarı Üniversitesi’nden OMÜ Mimarlık Fakültesi’ne, Fatih Us adında bir öğretim görevlisini yarım gün çalıştırmak üzere aldığı, ama asıl amacının ileride kadro vermek olduğu iddia edilmekte. Bu iddialar doğru ise gerçekten üzücü bir durum. Konukevi özelleşmeden önce yüklü miktarlarda masraflar yapılarak tadilat yapıldığı ve daha sonra da 18 tane işçi işinden atılarak özelleştiği iddia edilmekte. Sorarım size insanların ekmeği ile oynamak hangi vicdana sığar, böyle bir şeyi insanlar nasıl yapabiliyorlar anlamış değilim.
Yasal olarak atanması mümkün olmayan iki yıllık Yüksek Okul mezunu arkadaşı Daire Başkanı yaptığı ve oğlunu da öğretim görevlisi olarak aldığı iddia edilmekte. Koskoca OMÜ’de dört yıllık Fakülte mezunu bulunmadı da bu arkadaş atandıysa demek ki Üniversite bitmiş de bizim haberimiz yok. Hiç böyle bir iş olurmu arkadaş, onca Fakülte mezunu boşta gezecek, iki yıllık Fakülte mezununu koskoca müesseseye Daire Başkanı olarak atayacaksın. Aynı şekile daha önce görevden aldığınız Diş Hekimliği Fakültesi’ndeki kişiyi Tıp Fakültesi Hastanesine yönetici yapmanın ne anlamı var, izah etseniz de biz de bilsek. Bir ilçede bulunan Yüksek Okula Sekreter atamak için onca dilekçe alıp ardından da hiç birisini atamamak nasıl bir anlayış onu da anlamış değilim.
Şimdi yapılacak Rektörlük seçimi ile ilgili, önümüzdeki süreci yönetmek isteyen bu arkadaşlarımız, yaptıkları toplantıda iki adayın üzerinde durmuşlar. Birisi Şenol Eren diğeri Dervişoğlu. Bana sorarsanız mevcut Rektör, bu iki ismin de sıkı bir biçimde arkasında durmalı, neden durmalı derseniz, Hüseyin Akan onları desteklerse en az oyu alırlar ve böylece YÖK’e gidecek listede isimleri olmaz. Keşke insanlar biraz olsun durumlarını bilseler de gülünç duruma düşmeseler. Kalın sağlıcakla.