Terörün sonlandırılması için,10 yıl sonra aklı başına gelen(!) Hükümet, sosyal statüleri farklı 63 insanı yol gösterici ve konularında uzman,bilim adamı,gazeteci olmaktan çok, adını Barış süreci koyduğu yolda ikna ve propaganda aracıolarak görevlendirdi..Çoğu PKK sempatizanı ve Kürtçülük yanlısı..
Bölgeler gruplar halinde geziliyor.Medyadan takip edildiği kadarıyla kimisi ilk kez yöre insanı ile tanışıyor.Yüzleştiği anlaşılıyor.Şehit aileleri ziyaret ediliyor.Gönül alınıyor,acılar paylaşılıyor.Barış için umutlar veriliyor.Kiliseler ziyaret ediliyor,Süryani köylerine ziyaret yapılıyor.Mumlar yakılıyor, dilekler,dualar ediliyor.Ama camide yoklar..O işi Diyanete havale etmişler.Ulul-emrin siyasetine uygun vaazlar,hutbeler kaleme alınıyor.
İyi has da vatandaş sormuyor mu?Daha önce neredeydiniz diye?30/40 yıl bu akıllı adamları beklemek zulum değil midir?Madem ,Terörü önlemek,Barışı getirmek bu denli kolay ve maliyetsizdi, onca seçimlere,yasal düzenlemelere ,propaganda araçlarına,stratejik planlara ne gerek vardı?Fesh et meclisi çağır Akilleri olsun bitsin.
Akil insanlar,Barış gönüllüleri misyon olarak bana ABD'nin Barış gönüllülerini anımsatıyor.Acaba bu insanlar kullanılarak,iyi niyetleri istsmar edilerek BOP'un parçası mı yapılmak isteniyor?
Bir anımsatma.1957 yılında ABD ile yapılan İkili Kültür Anlaşmaları çerçevesinde çok sayıda yabancı uzman,Barış gönüllüsü 1970 yılına kadar Türkiye'de görev yaptılar.Çalışmalar bir program dahilinde gizlilik içinde yürütülüyordu.12 Eylül öncesi ,dönemin solcuları, bugünün liboşlaşan marksistler, silahlı devrimciler ,-yerinde bir tanımla-, Gönüllüleri Amerikan emperyalizmin ajanı, CİA'nın toplum mühendisleri olarak tanımlıyordu.Sağcı, Milliyetçi Ülkücü kesim ise Hırıstiyan misyoneri olarak tanımlıyordu.Gönüllüleri, her ikisi de emperyalizmin istihbarat elemanı olarak algılıyordu.
Baştaki Hükümetler,bu Gönüllüleri eğitim,sağlık,çevre ve Kalkınma projelerinin vaz geçilmez unsuru olarak görüyor.ABD ise kendi değerlerini geri kalmış ülkelere kabul ettirmek için Barış ve Kültür elçisi olarak gönderiyordu.
Son günlerde AB ve ABD'nin PKK'yı siyasallaştırarak,teröristleriActivistkimliği ile tanımlaması ve Akil insanların her gittikleri yerlerde kanı dökülen masum insanlarla ,kan döken canilerin eşitliğine vurgu yaparak Barıştan söz etmesi ne kadar mantıklı?
Terör mağduru aileleri ve şehit yakınları ajite edilerek,Teröristleri masum göstererek ,onlara saygısızlık ve haksızlık yapılmış olmuyor mu?Sohbete katılan ve gözlerinin içine baka baka Mütereke ve Federasyon taleplerini hönkürmelerine ,gemiyi azıya alan ayrılıkçılara karşı suskun kalınması,ya da Bekle gör politikasıyla ileriye dönük cıkar hesaplarına taviz verilmiş olmuyor mu?
Kimi zaman,30 yıl,kimi zaman 40 yıllık bir savaş sürecinden söz edilerek,bu yolda 300 ila 400 milyar dolarlık bir harcamanın Türk ekonomisine verilen zararın/tahribatın maliyetini çıkararak ,buna karşılık PKK'nın karşı harcamalarının kaynağı nedense sorulmuyor?Emperyal güçlerin bölgedeki projelerinden söz edilmiyor.2.bir Israil devletinin kurulma olasılığından hiç bahsedilmiyor.
Tarih tekerrür ediyor.Barışa karşı gibi gösterilen cephe ,Balkan bozgunu öncesi yaşanan travmalar yeniden yaşansın istenmiyor.Ha keza Kafkas göçlerinin tekrar gündeme gelmesi istenmiyor.
O vakitler İngiliz ve ABD mandacılığına razı olanlar,fetva ve fermanlarıyla yardakçılık yapanlar; İngiliz mandasına girmekte Dinen bir sakınca yokturdiyenler,günümüzde yeni bir adla,misyonla yeniden işbaşındalar.Acaba,bu Zat-ı Muhteremler;Vatanın bölündüğü,birliğin dağıldığı,Türk adının ortadan kalktığı o kara gün geldiğinde kendileri nerede yer bulacaklar?
Malumdur.Ali Kemaller,Refii Cevatlar,Kara Vasıflar,Damat Feritler ve İngiliz Muhipleri ve Ahrarcı taifesi selameti firarda buldular...Yine malumdur.ABD eski Dışişleri Bakanı KissingerBiz,ABD'ye hainlik edenleri nerede olursa olsun,bulur cezalandırırız.Ama başka ülkelerin hainlerini baş tacı yaptırırız.Bu sözleri katıldığı bir Bilderberg toplantısında sarfetmiştir.Bizde tam tersi oluyor...