İnsanların mizaçları farklıdır. Alınan eğitim insanın ufkunu açıp, bilgi sahibi yapar. Verilen terbiye kişiye edep ve adap öğretir. Bunlar küçük yaşlarda yapılır ki, bu sermaye ile hayat daha doğru ve düzgün yaşanır. Bu nedenle söz konusu sorumluluk anne babaya verilmiştir.
İnsanda, fıtrattan gelen ve bazen de fizyolojik olan sorunlar vardır. Bunlar eğitim, terbiye ve ahlaki değerlerle kısmen düzeltilir. Böylece de, bu tür insanlar topluma zararsız hâle getirilir.
Akıllı olan insanların sorumluluğu akıl problemli olanlarla aynı değildir. Cahil diye isimlendirilen, dinini bilmeyenlerin yaklaşımları bilenler gibi değildir. "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ?" hatırlatmasını yapan Kur'an, Rabbını tanımayan veya tasavvur yanlışlığı içinde olanları işaret etmektedir.
"Cahiller size sataşırsa SELÂM deyin, geçin "buyuran yüce Allah; Rabbını tanımayan ve vahyi ahlaka sahip olmayanlara karşı ilişkinin sınırını ve şeklini bildirmektedir.
İyi insan olmak ve böyle kalmak zor ama çok huzur vericidir. Kötü insanları ve lüzumsuz davranışlara sahih olanları idare etmek, iyi insanın sorumluluklarındandır. Bu sorumluluğun dünyevi karşılığı itibar, ahiret karşılığı cennettir.
Arif olan insanlar nezdinde de değerlendirme, insanların iyi olmaları ölçüsü üzerinden yapılır. İyi İnsan olarak bilinen bir kimsenin küçük bir hatası olumsuzluk olarak görülürken, kötü bir insanın en küçük güzel davranışı takdir görebilmektedir.
Toplumsal değerlendirmeler ve bu değerlendirmelerde ortaya çıkan ittifak; olayın doğru okunduğunu anlatan bir sonuçtur.
Akıllı insanın cahillerle tartışmaya girmesi itibarını azaltır. Cahili kendi düzeyine çekmek zor olduğuna göre, yapılan tartışma cahil kimsenin düzlemine iniş olarak ortaya çıkar. Bu nedenle; konu ne olursa olsun cahille münakaşa edilmesi doğru değildir. Akıllı olmanın sorumluluğu ona selam verip, geçmektir.
Tilki ile eşek arasında geçen bir olayın hikayesi konumuzu anlamaya önemli derecede ışık tutmaktadır.
Ormanda yaban eşeği ile tilki otun rengi konusunda tartışıyolar. Eşek otun renginin kırmızı, tilki ise yeşil olduğunu iddia ediyor. Tartışma büyüyüp, kavgaya dönüşüyor ve biribirini yaralıyorlar. Ormanda huzur ve sükuneti bozdukları için aslan kralın huzuruna çıkarılıyorlar.
Her ikisi ifadelerini verip, birbirinden davacı oluyorlar. Aslan kral; her ikisini iyice dinledikten sonra eşeğe berat, tilkiye hapis cezası veriyor.
Tilki haklı olarak itiraz edip, Aslan krala otun rengini soruyor. Aslan kral tereddütsüz yeşil diyor. Tilki, madem otun rengi yeşil ve ben iddiamda haklıyım, eşeği berat ettirip, bana ceza vermeniz haksızlık değil mi diye serzenişte bulunuyor.
Aslan kral tilkiye dönüp,” EŞEKLE TARTIŞTIĞIN için seni suçlu buldum” diyor.
Akıllı ve iyi insan için vazgeçilmez öneme sahip bir unsur, ahmak ve kötü insan için çok gereksizdir. Bunun tersi de olabilir.
Akıllı olmanın sorumluluğunu ucuz kahramanlıklarla buharlaştırmak, akıllı kişiyi de eleştirdiği ve tartıştığı cahil insanlar kategorisine itecektir.
Kınayanın kınamasından korkmak, kişiyi gerçekten kınanacak hâle getirir. Cahille yüzleşmek akıllı insanı ahmak duruma düşürür. Ahlaksız kimseye haddini bildirmeye kalkmak, haddini bilen insanın haddi aşmasına neden olur.
Akıllı olmanın sorumluluğu ağır ama karşılığı çok güzeldir.