Efendimiz bir Hadis-i Şerif’te, “İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanırsınız.” buyurmakta. İnsan inandığı şeyleri yaşamayınca yaşadıklarının inancının gereği olduğunu zanneder. Neden böyle bir giriş cümlesiyle başladım derseniz; eskiden konuşmaya utandığımız, çok ayıp dediğimiz şeyleri şimdi birileri normalmiş gibi konuşunca aklıma bu Hadis-i Şerif geldi. Toplum olarak yaşamımızı biçimlendirirken belli başlı değer kriterlerimiz var, nedir bunlar derseniz; törelerimiz, kültürel değerlerimiz ve inandığımız dinin kurallarıdır. Semavi dinlere inanmayan toplumlarda dahi ahlak kuralları vardır ve bu kurallar toplumun ayakta kalmasını sağlamaktadır. Mesela Japonya’da toplumun büyük bir kesimi inançsızdır ama ahlaki değerleri sayesinde ayakta durmaktalar. Bizim toplumumuz çok eski ataerkil bir toplumdur, şamanizme inandığımız dönemlerde dahi aile düzenimiz şimdikinden farklı değildi. Gelinen noktaya bakıldığında öyle enteresan şeylerle karşılaşıyoruz ki anlatamam. Başımıza bir LGBT belası geldi, çık çıkabilirsen işin içerisinden. İsmini duydukça sen aklıma mukayyet ol Allah’ım diyorum. Bu tabiri bazı çevreler öyle masum bir hale getirdiler ki sanki çok makul bir şeymiş gibi insanları ikna etmeye çalışmaları yok mu insanı çileden çıkartıyor.
Dilerseniz şu tabirin ne anlama geldiğine bakarak olayı biraz açalım. LGBT ne demek? Lezbiyen, yani bayanların bayanlarla olan ilişkisi demek. Gay, erkek erkeğe ilişki demek. Biseksüel, kadın erkek ilişki bakımından fark etmiyor. Transeksüel ise cinsiyet değiştirene deniyormuş. Allah aşkına sorarım size, bu ilişkilerden hangisi töremize, kültürümüze, inancımıza uyar? Bunları savunanlar, Allah’ın Kuran’da bahsettiği, “Ulaike kelenami bel hum ezel” dediği hayvandan da aşağı yaratıklar değil de nedirler? Allah’u Teala, Kuran-ı Kerim’de her suçun cezasını belirtmiş. Zinanın cezası evliyse farklı bekârsa farklı, en ağırı recm denilen ölüm cezasıdır ki bu da efendimiz döneminde bir kez uygulanmıştır. Bu günahı işleyen bir bayan, efendimize ilk gelip “Benim cezamı ver beni temizle Ya Resulallah” dediğinde onun hamile olduğunu gören efendimiz, Git çocuğunu doğur öyle gel demiş. Ardından ikinci gelişinde git çocuğunu sütten kes de gel demiş. Üçüncü gelişinde de farklı bir mazeret bulup geri göndermiş. Dördüncü gelişinde recm cezasını uygulamıştır. Ashab-ı Kiram onu taşlarken kaçınca yakalayıp recm etmişler. Olayı efendimize anlattıklarında keşke peşinde koşmasaydınız buyurmuş. Bunu anlatma nedenim zina suçunu hafifletmek değil, zira zinanın en kötü tarafı nesebin korunamamasıdır. Bugün Avrupa’da yüz binlerce genç yaşlı insanın babası belli değil, bu durum neslin mahvolması değil de nedir?
Kuran’da zinanın cezası recm iken lutiliğin yani şimdikilerin deyimiyle gay, sokak dilindeki inbeliğin cezası bunu yapan toplumun helak olmasıdır ki çok ağır bir ceza olduğu açık ve net ortadadır. Allah’ın lanet ettiği, bir ümmetin yok oluşuna neden olan ve Kuran-ı Kerim’de açıkça anlatılan delilli ispatlı bir günahı makul göstermeye çalışan insanlara ne denir siz söyleyin. Yok efendim modernlikmiş, yok çağdaşlıkmış, yok bilmem neymiş safsatalarıyla böyle rezil bir durumu makul göstermeye çalışan insanlar insanlık suçu işlediklerini unutmasınlar. Böyle rezalet olmaz, böyle ahlaksızlık olmaz. Bu, toplumun değerlerini yok saymaktan başka nedir siz söyleyin? Kaldı ki bizim derdimiz başkalarını suçlamak veya yaptıklarını gündeme getirmek de değil ama erkeğin erkekle, kadının kadınla veya her türlü rezaletin yapıldığı bir illeti makul göstermeye çalışanların şiddetle karşısında olacağımızdan kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Yok Avrupa Birliği’ymiş, yok çağdaşlıkmış bunların toplumu yozlaştırma ve yok etme çalışmalarından başka bir şey olmadığı açık ve net ortada.
Kimse yalandan debelenmesin. Atalarımızın dedelerimizin şehit kanlarıyla aldıkları bu topraklarda bu tür ahlaksız işleri makul göstermek isteyenlerle mücadelemizin canla başla devam edeceğinden kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Milli takım olayına gelince; başarıları tebrik ederiz ama yaptıkları hataları da söylemekten geri kalmayacağımızı unutmasınlar. Yaptıkları sporla övünsünler eyvallah ama yukarıda belirttiğim hatalar kendilerinde varsa Allah’a tövbe edip yollarına devam etmeleri gerekir… Benden bu günlük bu kadar, kalın sağlıcakla.