Efendimiz bir hadisi şeriflerinde “Veren el alan elden üstündür.” buyurmakta. Her konuda veren el olmak kişinin sağlam karakterli ve cömertliğinin delilidir. Gerek sosyal hayatta, gerek manevi hayatta gerekse ticari hayatta veren eller hem toplum nazarında hem Allah katında makbul kişilerdir. Ancak bunu yaparken riyakârlık yaparak veya Allah rızası için değil de insanlara hoş görünmek için yapıyorsa manen en ufak bir kazanç sağlayamadığı gibi günaha da girer. Bugün farklı bir konuya değinmek istediğimden konuya böyle girdim. Nedir konumuz derseniz; malumunuz önümüzdeki hafta Samsunlu derneklerin üst kuruluşu olan Samkon’un genel kurulu var. Bu konuda tarafsız ve vicdanımın sesini duyarak birkaç kelam etmek istiyorum. Neden bunu yaptığıma gelince; emin olun Samsun’a çocuk yaşta gelip yerleşmiş bir insan olarak Samsun hemşehri derneklerinin durumuna o kadar üzülüyorum ki anlatamam. Benim doğduğum köyün İstanbul’da kurulan küçücük bir derneği dahi Samsun gibi Karadeniz’in en büyük şehri olan bir metropolün Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi illerde kurulan hemşehri derneklerinden ve bunların üst kuruluşu mahiyetindeki konfederasyonundan çok daha güzel işler yapmakta.
Örneğin İstanbul’un İçerenköy bölgesinde iki katlı bir binanın mülkünü almışlar, alt katını kafeteryavari sohbet edilebilecek bir yer yapmışlar, üst katını ise Türkiye’nin her yerinden çağırdıkları ilim adamları, siyasetçiler ve üst düzey bürokratları ağırlayıp yemekli sohbetler ettirdikleri mekân haline getirmişler. Pandemiden önce ayda bir kahvaltılı sohbetler tertip edip köylülerimizi davet edip aydınlatıcı sohbetler yaptırıyorlardı. İstanbul’un Anadolu yakasındaki belediye başkanından milletvekiline, siyasetçisinden bürokratına ağırlamadıkları insan çok azdır. Bunun dışında her eğitim öğretim yılının başında tüm köylülerimize mesaj çekip çocuklarına burs almak isteyenleri tespit edip burs veriyorlar, işsiz olanlara iş bulmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin neresinde oturursa otursun köyümüzden birisinin cenazesi veya düğünü olduğunda mutlaka mesajla bize bildiriyorlar. Bu saydıklarımın dışında da bazı faaliyetleri var ama yazmaya gerek görmüyorum. Bu dernek üç yüz haneli bir köyün derneği, yaptıkları da bunlar. Şimdi gelelim Samsunlu olup da büyükşehirlerde kurulan hemşehri derneklerinin, federasyonlarının ve konfederasyonlarının icraatlarına.
Bu güne kadar benim gördüğüm icraatları şunlar: ya belediye başkanlarına gidip adamların kahvaltılarını yemişler ardından da başkanlara derneğimiz şöyle oy deposu böyle oy deposu deyip bir takım taleplerde bulunmuşlar ya üst düzey Samsunlu bürokratları ziyaret edip resim çekildikten sonra onu sosyal medyada paylaşıp işte bizim gücümüz budur diye hava attıktan sonra o resimler sayesinde piyasada işler çevirmeye çalışmışlar ya şehir dışındaki Samsunlu iş adamlarına gidip onlardan dernekleri adına iş talep etmişler ya da bu derneklerden geçimlerini temin etmişler. Bunun dışında icraat yapan var da ben göremediysem Allah aşkına söyleyin; ben bu durumdan bir Samsunlu olarak utanıyorum. Allah aşkına yapmayın beyler, bu şehir buna layık değil. Konuşmaya sıra gelince Samsunluluktan bahsedenler sıra icraata gelince bindikleri araçların plakalarını dahi 61 of... aldıklarının belgeleri elimde mevcut ama eski dostluklarımıza halel gelmemesi için yayınlamıyorum.
Allah için doğruyu söylemek gerekirse geçmişte yanındaki arkadaşları nedeniyle eleştirmiş olsam da bu güne kadar bu şehirli olup İstanbul’da yaşayan ve bu derneklerde görev alanlar içerisinde tek bir kişinin şehrimize katkı sağladığını gördüm. Bafralı olup İstanbul’da iş yapan Kaya Aşçı ve kardeşleri Bafra’ya bir fakülte yaptılar, bunun dışında da yanlarına kim gittiyse elini boş çevirmediler. Bu insanlarla çok fazla bir hukukum yok ama yapılan bu güzelliği görmezlikten gelmek de nankörlük olur. Sivil Toplum Kuruluşlarında görev alan insanların mutlaka alan el değil veren el olmaları gerektiği açıkça ortada olmasına rağmen görünüşte şu kadar adam çalıştırıyorum yalanlarıyla insanları kandıranların bu tür görevlere talip olmalarına bu şehir adına üzülüyorum. Umarım ne demek istediğim anlaşılmıştır. Benim üstadım der ki lafın tamamı deliye denir. Ben üzerime düşeni yaptım sıra sizde, yaparsanız bu şehir kazanır, yapmazsanız da bu şehir kaybeder. Ondan sonra kimse Samsunluluk oyunu oynamaya kalkmasın. Sanırım matlup hasıl olmuştur, kalın sağlıcakla.