Alfa-gal Sendromu

Büşra Yıldız

Alfa-gal alerjisi, daha yaygın olarak kırmızı et alerjisi olarak bilinen bir durumdur ve bir kişinin et yediğinde anafilaktik şoka girmesine ve aşırı duyarlılık göstermesine neden olur.
Alfa-gal terimi nerden geliyor diye soracak olursanız, alfa-gal; alerjisi olan kişilerde alerjik reaksiyona neden olabilen bir karbonhidrat molekülü galaktoz-alfa-1, 3-galaktozun kısaltmasıdır. Molekül, inekler, koyunlar, geyik eti, bizon ve domuzlar dahil olmak üzere memelilerin etinde bulunur. Peki nasıl yayılır? Alfa-gal alerjisi, adını sırtındaki işaretten alan Lone Star kenesinin ısırmasıyla yayılır.
Lone Star kene ısırıkları alfa-gal alerjilerinin tek önemli nedeni olmasa da vakaların yaklaşık yüzde 80'inden sorumlu olduğu tahmin edilmektedir.
Alfa-gal alerjisi 2006 yılında tanımlanmış bir alerjidir ve vakaları giderek daha yaygın hale gelmesine rağmen yine de nadir görülen bir durumdur.
Alerji araştırmacısı Virginia Üniversitesi'nden Thomas Platts-Mills, kanser ilacı cetuximab'a karşı alerjik bir reaksiyon keşfettikten sonra 2002 yılında alfa-gal reaksiyonunu incelemeye başlamıştır. Cetuximab, etle aynı alfa-gal şekerini içerir, ancak daha sonra Platts-Mills'in kendisi keneler tarafından ısırılıp alerji geliştirene kadar kene ısırıklarıyla ilişki kurulmamıştır. Kene tükürüğündeki hangi maddenin alfa-gal antikorlarının gelişmesine tam olarak neden olduğu belirsizliğini korumaktadır.
Alfa-gal vücuda bir kene ısırığı veya başka bir yolla girdiğinde, bağışıklık sistemi molekülle savaşmak için antikor üretir,anti-gal antikoru, spesifik olarak Gal(alfa)1-3Gal(beta)1-4GlcNAc-R molekülü (kısaca "alfa-galaktosil epitopu") ile etkileşir. Yapılan çalışmalar, kene ısırığı sonrası vücuda kan yoluyla giren alfa-gal şekerinin, anti-gal isimli bir antikorun üretimini tetiklemesi sonucu alerjik reaksiyonun belirdiğini göstermektedir. Alfa-gal şekerine karşı üretilen immünoglobülin M (IgM), immünoglobülin G (IgG) ve immünoglobülin E (IgE) antikorları farklı sonuçlara neden olur. Sendromla ilişkili alerjilerin ana sorumlusu, IgE antikorlarıdır. Kenenin ısırığı sırasında verilen Th2-tetikleyici unsurların vücut tepkisini IgE'den yana değiştirdiği ve Alfa-Gal Sendromu'nu pekiştirdiği düşünülmektedir (ki bu nedenle sadece memeli eti tüketmek sendroma neden olmaz; kene tarafından ısırılma gereklidir). Ayrıca IgM antikoru, bir diğer memeli hayvandan gelen eti "yabancı madde" olarak algılar ve reddeder. Bu durum, sadece alerjik reaksiyonlar için bir problem olmakla kalmaz, aynı zamanda hayvandan insana ksenotransplantasyon deneylerinde de zorluk çıkarır. Bu nedenle hastalık yönetimi, hastanın alerjiyi tetikleyen unsurlardan uzak durmasıyla sağlanmaktadır.
Hastanın hangi ürüne ne düzeyde tepki gösterdiği, hastadan hastaya değişmekte; dolayısıyla sendromdan mustarip herkesin gün içinde dikkat etmesi gereken ürünler farklılık gösterecektir. Birçok kişide söz konusu keneler tarafından tekrar ısırılmaması ve alerjinin uzun süreler boyunca tetiklenmemesi hâlinde Alfa-gal Sendromu belirtilerinin zamanla azaldığı, alerjik tepkilerin şiddetinin düştüğü ve hatta nihayetinde tamamen ortadan kalktığı bilinmektedir. Bu süreçte kene ile temas edilebilecek mekânlardan da uzak durulmalıdır.
Bir anafilaktik reaksiyon sırasında nefes alma güçleşir, ölümcül olabilir, bu nedenle acil tıbbi tedavi gerektirir. Nadiren de olsa, alfa-gal alerjisi olan kişilerin yoğun bakım ünitesine (YBÜ) yatırıldığı bilinmektedir. Bazı durumlarda, kırmızı et yedikten sonra reaksiyon oluşması 4 ila 6 saat kadar sürebilir. Bu nedenle, alfa-gal alerjisi olan kişiler, reaksiyonu her zaman yedikleriyle ilişkilendirmezler. Kişi her kırmızı et yediğinde semptomlar mutlaka ortaya çıkmaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.