Camide içki içtiler.Benim baş örtülü bacıma saldırdılar.Ali İsmail KORKMAZ öldürüldü.Gezi olaylarından akıllarda kalanlar.
Ne demişti Sayın Başbakan.''Bir tarafta içki şişelerinin , her türlü kirliliğin arasında güya çadırdan mescit yaptılar.Diğer tarafta ayakkabıları ile Dolmabahçe Camii'ne girdiler.Ayakkabıları ile girdikleri camide içki içtiler.''Camide içki içildiği iddiası bugüne kadar kanıtlanamadı.Camide içki içildiğini görmediğini söyleyen müezzin sürgünle cezalandırıldı.Sayın Başbakandan iyi bilecek değildi ya içki içilip içilmediğini.
Ortaya çıkan telefon kayıtlarına göre,yandaşlıktan emir eri medyaya terfi etmiş etmiş,gazete ve televizyonlar camide içki içildi propagandası yaptılar.
İçki içilip içilmediğini bugün itibari ile kesin olarak bilmiyoruz.Ama Sayın Başbakan bu iddiayı meydanlarda dile getirmekte hiç tereddüt etmedi.
Ne demişti Sayın Başbakan?''Benim başörtülü bacıma saldırdılar.Yanında bebeği ile çok çirkin bir saldırıya maruz kalıyor.''Kadının anlattıkları zaten destan.''Üzerleri çıplak,deri eldivenli yetmiş, yüz kişinin saldırısına uğradım.Kalabalığın ortasında kaldım.İçlerinden bazıları bana ve bebeğime saldırdı.''
Aradan geçen aylardan sonra görüntüler ortaya çıkıyor.Yaşandığı söylenen saldırı kameralara yansımamış. Görüntüleri izlediklerini ve dehşet içinde kaldıklarını söyleyenlerin yalanları ortaya çıktı.Bu utanç onlara yeter.Tabi hala utanmaları kalmışsa.Yalanları ortaya çıkmış olmasına rağmen yazılarına ve konuşmalarına devam etmeleri,utanmaları kalmadığının göstergesi aslında.
Kadının ifadelerine ve adli tıp raporuna inanmayacak mıyız? Belki inanabiliriz. Ama sonuç olarak olayın üzerinde büyük bir sis perdesi var.
Emir eri medya,baş örtülü bacıma saldırdılar propagandasını işlemekte zorlanmadı.Sayın Başbakan üzerinde büyük bir sis perdesi olan bu iddiayı meydanlarda dile getirmekte hiç tereddüt etmedi.
Ali İsmail KORKMAZ.1994 doğumlu.Henüz yirmi yaşında.Gençliğinin baharında.Dövülerek öldürüldü. Arkadaşları dövüp suçu polisin üzerine atmak istemiş olabilirler, dedi bir vali.Tabi ölen bizim çocuğumuz olmayınca çoğumuzun yüreğinde en ufak bir sızı bile meydana gelmedi. Bir evladın ne kadar değerli olduğunu anlamak istiyorsanız,Sayın Başbakanın evladı uğruna yaptıklarını gözünüzün önüne getirin.
25 Aralık soruşturması kapsamında ifadesine başvurulmak istenen Bilal ERDOĞAN için görev yeri değiştirilen polis ve savcı sayısını artık saymıyoruz.Demek ki,evlat bu kadar önemli.
Ali İsmail KORKMAZ.Dövülerek öldürüldü.Camide içki içildi,benim baş örtülü bacıma saldırıldı olaylarında olduğu gibi üzerinde sis perdesi yok.Kameralar yediği dayağı kayıt etti. Hastaneden hiçbir şeyin yok denilerek gönderildi.Hepsi kayıtlı.Kameralar görevini yapmış.Evine gittikten sonra fenalaştı. Tekrar hastaneye götürüldü.Beyin kanaması geçirdiği ortaya çıktı.Günlerce yoğun bakımda yattı.
Bilal ERDOĞAN için ortalığı ayağa kaldıranlar hiç sesini çıkarmadı.Hepimiz Bilal'iz diyenlerin, bir teki Ali İsmail KORKMAZ olamadı.Tül perdeden kefen giyenler,gerçek kefeni giymiş,yirmi yaşındaki gence zerre saygı duymadı.
Sayın Başbakan,gerçekliği kanıtlanmamış iddiaları kürsüden dile getirmekte hiç tereddüt etmedi.Ama dövülerek öldürüldüğü kesin olan Ali İsmail KORKMAZ hakkında tek kelime etmedi.
Sonunda özel çabaları sonuç verdi.Emir eri medyanın da katkısı ile insanları kutuplaştırdı. Partizanlık uğruna üzerinde kalın bir sis perdesi olan olaylar karşısında gırtlakları yırtılırcasına bağıran,ama dövülerek öldürülen bir genç için sesini çıkarmayan bir toplum oluşturmayı başardı.