ALIN TERİ DEDİĞİNİZ BÖYLE OLMALI

Adnan Bahadır

     Bugün sizlerle alın teri konusunu konuşacağız, zira Adem Güney’in yazlığını manşetten verip “bu yazlık senin mi?” diye sorunca, arkadaş, “alın teri ile kazanıldı” demiş. Ben o zatın yazıları okumam, avukatım o yazılarla ilgilenir. Yaptığı hakaretlerle ve attığı iftiralarla ilgili hem bu mahkemelerde hem de asıl mahkeme olan mahkemei kübrada onunla hesaplaşacağız. Buradaki mahkemelerde karar verenlerin bir kısmının adalete uymayacak bazı karaları verdiklerine de şahit oluyoruz; onlarla ilgili de üst mahkemelere müracaat ettik, o mahkemeler de bittikten sonra hangi hakimlerin nasıl kararlar verdiklerini isimlerini de vermek suretiyle siz değerli okurlarımızla paylaşacağız. Bizim için aslolan mahkemei kübradır, burada beşerin vereceği kararlar dünyada bağlayıcı olsa da mahkemei kübrada o karar vericilerin de hesap vereceği göz önüne alındığında bizim gönlümüz çok ama çok rahat.

    Ülkemizde çalışarak, emek vererek ve gerek siyaseten gerekse ahbap çavuş ilişkileri devreye gitmeden kazanılacak paranın miktarı bellidir. Merhum babam ve onun gibi dürüst çalışan insanların bu şehre gelip biz iş hayatına girmeden önce kazandıkları paralar bellidir. Babam, 1964 yılında Almanya’ya işçi olarak çalışmaya gitmiş, ardından köylülerimizle birlikte inşaat firması kurmak suretiyle ilk önce İstanbul’da ardından Ankara’da 1973 yılından itibaren de Samsun’da inşaat yapmaya devam etti. 1984 yılından itibaren de ben devreye girdim ve o gün bügündür iş hayatının içerisindeyim. Bunca uğraşa, bunca mücadeleye rağmen kazandığımız her şey ortada. Yaşadığımız A Takımı operasyonundan itibaren bugüne dek, sürekli, kazandığımız iğnenin dahi hesabını verdik. Bu detayı verme nedenimiz, biz bunca uğraşa, emeğe, alın terine rağmen böyle bir mal mülk kazanamdıysak, bu arkadaş nasıl kazanmış, ben çok merak ediyorum.

    Şimdi buradan Adem Güneye bazı sorular soracağım bakalım ne cevap verecek;

          Soru 1) 1995 yılında tanıştığımızda sade bir avukat olan Adem Güney Kuyu Sokak’ta babasından kalma iki katlı evde oturmaktaydı, Şahin marka beyaz bir aracı vardı, daha sonra o da çalınmıştı. Acaba bu kadar kısa sürede böyle büyük bir mal varlığını nasıl elde etti?

       Soru. 2) Adem Güney’in aldığı davaların ağırlığını kamulaştırma davalarının oluşturduğu söylenmekte, bu doğru mu?

 

      Soru4) Şayet doğru ise kamulaştırma davalarını almaya başladığı tarih Refah Partisi’nin iktidar ortağı olduğu Refahyol hükumetinden sonra ya mı denk geliyor öncesine mi?

     Soru. 5) Adem Güney Refah Partisi’nin kapatılmasının ardından Kayıp Trilyon davasında yargılanıp ceza alıp Cezaevinde yattığı ceza dolandırıcılık mı değil mi?

 

     Soru 6) Şayet aldığı ceza dolandırıcılık cezası ise Avukatlık Kanunu’na göre sicilinde dolandırıcılık cezası bulunanların avukatlık yapamayacağı açıkça yazılı olmasına rağmen nasıl avukatlık yapmakta, bunu açıklar mı?

 

    Soru 7) Denge gazetesi geçmişte bu konuyu haber yapınca, olayın, Barolar Birliği’ne kadar gittiği ve Barolar Birliği  konunun şikayet dilekçesi ile değil de haber yapıldığı için muhatap olmadığından konuyu ele almadığı doğru mu?

 

     Soru 8) AK Parti ilk kurulduğunda 2002 seçimlerinde Adem Güney Saadet Partisi’nden milletvekili adayı oldu mu, olmadı mı?

     Soru 9) Şayet olduysa o dönemde Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili neler konuşmuş, bunları kamuoyu ile paylaşır mı? Yoksa bizler şahitleri ile birlikte paylaşalım mı?

 

     Soru 10 ) Adem Güney’in alın teri nasıl bir alın teri imiş ki gerek yaşıtlarına, gerekse meslektaşlarına nasip olmayan böyle yüklü bir servete sahip  olabilmiş?

     

     Bugünlük sorularımızı on tene ile sınırlandırıyorum. Kendisinin vereceği cevaplara göre devamını da getireceğim. Vereceği cevabı bize yollaması halinde bu sütunlarda sizlerle paylaşmaya hazır olduğumu da buradan ilan ediyorum. İnsan bir şeyi söylerken veya yazarken azıcık kendi geçmişine bakıp öyle yazmalı değil mi? Başkalarına iftira atanlar, o iftiraların ve yalanların dönüp dolaşıp kendilerini perişan edeceğini de unutmasınlar. Biz her yazdığımızın, çizdiğimizin arkasındayız… Bugüne kadar da kimseye iftira atmadığımız gibi bildikletimizim sadece yüzde onunu yazdık; yüzde doksanının geride olduğunu da unutmasınlar. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.