İnsanının çalışarak elde ettiği kendisinindir. Çeşitli yollarla sahip olunan her şey, kişinin malı sayılmaz. Sahip olunan şeylerin helal olması gerekir. Mahşer günü insanların ilk karşılaşacakları soru, malını nereden kazanıp, nereye harcadığı olacaktır.
Kazanılan yöntemin helal olması gerektiği gibi, harcanan yolların da helal olması gerekir. Haram kazançla helal iş yapılmayacağı gibi, helal kazanç da haram yerlerde harcanamaz.
Kolay kazanç elde etme arzusu beşeri bir duygudur. Bu duygu nedeniyle insanlar, kısa yoldan ve mesai harcamadan kazanç elde etmeyi isterler. Ya da az mesai çok kazanç peşinde koşarlar.
Helal yönden az mesai ile çok kazanç elde etmenin hiçbir mahsuru yoktur. Kısa sürede yüksek kârlı bir ticaret yaparak elde edilen kazanç buna örnek gösterilebilir. Ticaretin veya farklı kazanç yollarının helal yöntemleriyle kısa sürede elde edilen kazanç elbette ki sahibinindir.
Zaman zaman toplum içinde "Helal haram ver Allah, yiyemezsem al Allah" diye söylenen, çok yanlış, garip, hatta itikadi zorlayan cümlelerin kullanıldığına da şahit olunmaktadır. Bu cümlenin ortaya koyduğu anlayış, helal kazancın önemsizliğidir.
Kazancın elde edilmesinde temel unsur helal olmasıdır. Bunun için de, kazanç şekillerine göre, işin kurallarının yerine getirilerek helal yönden elde edilenler kişinin kendi malıdır.
Helal kazanca katılan haramlar, helalleri de kirletir. Müslüman, bütün gayretiyle üzerine düşeni yapar ve elde ettiği ne kadarsa, onunla mutlu olur. Asla, çok kazanmak için haram yol ve yöntemlere tavessül etmez.
Bazen de, kazanç elde etmek için, hayri duyguların duaya dönüştürüldüğünü, bu duanın da haram kazanca sermaye yapıldığı görülmektedir.
Örneğin, loto ve benzeri gibi yöntemlerle kazanç elde ederek, bununla cami yaptıracaklarını söyleyenler, vicdanlarını rahatlatmak, ya da bu dua yöntemiyle alın teri harcamadan kazanç elde etmeyi düşünmektedirler.
Böyle düşünen insanlar, sermayenin gerçek sahibi olan yüce Allahı, hâşâ aldatmak gibi bir abdallık ve salaklıkla çaktırmadan yardım isterler. Haramlarına, yalanlarıyla ortak olurlar.
Böyle düşünce içerisinde olanlar, hukuken meşru dinen caiz olmayan yöntemlerle ve tesadüfen elde ettikleri bu gibi paraları hayri hizmetlerde kullan(a)mazlar.
Parayı elde edince Karunlaşırlar ve "zaten kaynağı haram, bununla helal hizmet olmaz" diyerek, nefsini hoş edecek haram merkezlerine koşarlar ve Haramiler kervanına karışırlar.
Bu gibiler, dillerinde yalan, midelerinde haram ölene kadar, hayvanlardan daha aşağı, rezil bir hayat yaşarlar. İnsanın yaşantısı, kazancının da habercisidir. Nasıl kazanmışsa öyle yaşar, nasıl yaşıyorsa öyle kazanmıştır.
Kazanç; helal yön ve yöntemlerle elde edilendir. Helâl harcama da en az helâl kazanç kadar önemlidir. Müslüman kazandığını, istediği gibi harcama hakkında sahip değildir. Emanet olan eldekiler; ne istenildiği şekilde harcanır ne de yığıp yığıp bekletilir.
Kişide bulunan imkanlar, piyasayı sunulmak durumundadır. Toplum, herkesin elinde bulunandan istifade edecektir. Bi nedenle; faiz haram ticaret helaldir. Bi nedenle; ticaret teşvik edilmiş, faiz yasaklanmıştır.
Helâl kazanmaya gösterilen hassasiyet; helâl harcama için de gösterilmelidir. İsrafa konu olacak harcamalar da dahil, helâl olmayan hiç bir harcama dinen uygun değildir. Helâl olmayan kazanç da, helâl olmayan harcama da haramdır, yapılması günantır.
Müslüman için ölçü; kazancın da, harcamanın da helâl olması ve karşı tarafın menfaatinin düşünülmesidir. Çaresizlikten istifade ile; on liraya satılan bir malı beş liraya almak için uğraşan bir kişinin bu harcaması doğru kabul edilemez. Aynı kişinin kafeteryada içtiği çay için beş lira ödemesi, beş lira da bağşış vermesi de doğru bir harcama sayılamaz.
Yemini kazancın sermayesine dönüştürmek, yalanla da harmanlamak; aldatmaya yönelik bir ikna yöntemidir. "Aldatan bizden değildir" buyuran Peygamber ümmetinin; yemini ve yalanı sir arada aldatmak için kullanması Müslüman davranışı ve yöntemi olamaz. Bu yöntem; kazanırken de, harcarken de yanlış bir yöntemidir, bu yöntemle/aldatarak elde edilenler haramdır.
Helâl olmayan kazanç da, harcama da; aile saadetine engeldir. Toplumsal ve bireysel huzursuzlukların temelinde; helâl olmayan kazanç ve harcamalar vardır. Helâl/Haram kazancı konusunda duyarlılık gösterildiğinden daha çok; helâl haram harcama konusuna dikkat edilmelidir.