Bugünkü yazımızda iki konuya değinmek istiyorum, konularımızın ne olduklarına gelince ilk konumuz Canik Belediyesinin Samsunsporla ilgili yaptırmak istediği heykel veya anıt, ikinci konumuz da son günlerde bazı aklıevvellerin avuç okuma, beyin okuma ve gelecekle ilgili yaptıkları saçma sapan konuşmalar olacak. Gazetecilik mesleği topluma doğruları ve yanlışları anlatma mesleği olduğundan gördüğümüz yanlış şeyleri buradan sizlerle paylaşmak zorundayız. Bunu yaparken de kişisel ilişkilerimizi, arkadaşlıklarımızı bir kenara bırakarak objektif olarak doğruları yazmak zorundayız. Bugünkü yazımızda bu minvalde iki konuyu değerlendirmeye çalışacağız, konularımızın ilki olan Samsunspor Anıtı ile ilgili daha önce yazdığım köşe yazısını okuyanlar orada yazdıklarımı bilirler. 5393 sayılı Belediyeler kanununda ilçe Belediyelerininin görev alanlarının dışında yatırım yapmalarının yasak olduğunu yazmıştık ama bu arkadaşlarımız ilçe sınırlarını aşıp hatta il sınırlarını da aşıp ülke genelinde siyaset yaptıkları için onlara bulundukları ilçe ufak geldiğinden Havza-Amasya sınırında Samsunspor anıtı yapmaya karar vermişler.
Hadi diyelim ki bunu kanun tanımaksızın veya kanunları arkadan dolanarak yaptıklarını varsayalım, peki bu işin asıl muhatapları olan Samsunspor ile Gençlik ve Spor Bakanlığı bu işin neresinde diye adama sormazlar mı? Biz bu konuyu daha önce yazdığımızda Gençlik ve Spor Bakanlığının hiç bir iş yapmayan basın danışmanı ilerleyen zamanlarda Bakanlık açıklama yapacak demişti, hala daha bir açıklama yapılmadı. Referandum nedeniyle Bakan Kılıç harıl, harıl çalışmakta olduğundan bu işlere vakit ayıramamış olması normaldir. Belki de vakit ayırmak da istememiştir, zira aynı partide görev yapan iki siyasetçinin karşı karşıya gelmesi hoş bir durum değil. Ancak bu konu tüm Samsun’u ilgilendiren önemli bir konu olduğu ortada. Canik Belediyesi işi, gücü bırakmış bu işlerle uğraşıyor, Başkan Referandum çalışmalarında yok denecek noktada, ara sıra basına poz ve demeçler vermenin dışında Referandumla ilgili bir çalışmasının olduğunu ben göremedim, gören var sa Allah için söylesin.
Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili bir resim dikkatini çekti, Canik Belediye Başkanı Samsunspor Anıtıyla ilgili bir resim vermiş, resimde iki kişi dikkatimi çekti, birisi Haluk Tan bir diğeri ise Osman Kara. Neden bu iki isim dikkatini çekti derseniz, resimdeki isimlerin büyük bir kısmının toplumda karşılığı da yok, kıymeti harbiyesi de yok ama bu iki arkadaşın hem toplumda karşılıkları var, hem de bu güne kadar hizip adamı olmamak gibi bir özellikleri vardı. Ama bu resimden sonra onlar da hizip adamı olarak kabul edilecekler. Samsunspor anıtıyla ilgili yapılan çalışmada Samsunspor kulübünün onayı yok, Gençlik ve Spor Bakanlığının onayı yok, toplumsal bir uzlaşı yok, sadece Canik Belediye Başkanının kafasına göre yaptığı bir çalışma olduğu ortada, bu arkadaşlar da gidip o resim karesinde poz vermişlerse onlar adına üzüldüm doğrusu.
Bu konuyu burada bitirmek istiyorum, çünkü ikinci konumuza yer kalmıyor, ikinci konumuz da son günlerde gazete reklamlarında dikkatimi çeken bir husus, reklamlarda insan avuçlarındaki çizgilerin insanların geleceklerini belirlediğini anlatan saçma sapan Reklamları görünce bu konuda kamuoyunu aydınlatma gereği duydum. Allahu Teâla Yüce Kitabımızda “ La yağlemulgaybe illallah” yani Gaybı Allahtan başka kimse bilemez buyurmaktadır. İnsanların avuçlarının içersinde bulunan çizgilerden veya yüz hatlarından veya buna benzer vücut detaylarından insanların geleceğine yönelik tahminlerde bulunmak cahiliyye adetlerinden ve Allah’ın yasakladığı falcılık vari şeylerden öteye bir şey değildir, bunları yapanların amaçları kendi reklamlarını yapmak veya seyirci toplayıp üç beş kuruş kazanmanın dışında bir şey değildir.
Kuranı Kerim’de “Kullarım talep ederler benden onların talebi doğrultusunda kaderlerini çizerim” anlamında birçok Ayeti kerime vardır, hele, hele inanan bir Müslümanın sırf reklamım olsun diye insanların huzuruna çıkıp yok ellerinizin içerisindeki çizgilerden kaderinizi okuyacağım, yok aklın kör noktaları gibi saçma sapan işlerle uğraşmaları içerisinde bulundukları Ruh halinin ne noktada olduğunun açık ve net delilidir. Bu insanların tahsilleri ne olursa olsun onlara asla ve kata itibar edilmemesi lazım, itibar edenleri de uyarıp bu yanlıştan döndürmek lazım. Bu işler Televizyonlarda, eğlence mekanlarında veya sosyal medyada toplumun dikkatini çekmek için konuşulacak şeyler değil, ilmi bir çalışma yapıp uzmanları ile tartışılırsa ona bir şey söylemem, ama bu saçmalıkları hangi ilim adamı dinler onu da bilemem tabi. Sözlerime son verirken Yüce Rabbimden hırsı aklının önüne geçmiş tüm kullarına akıl fikir vermesini niyaz ediyorum. Kalın sağlıcakla