Konumuza girmeden önce iki hususa değinmek istiyorum. Değinmek istediğim ilk konu geçtiğimiz günlerde manşetten verdiğimiz Osman Genç’in akrabası olan Fatih Genç’in OMÜ’den atılması olayı olacak. Bu olayla ilgili olarak bazı izahatlarda bulunmak istiyorum. Nedir bu izahatlar derseniz öncelikle şunu belirtmek isterim ki Mustafa Genç Osman Genç’in amcasının oğlu ama o çocuğun cemaatten olma olayı konusunda Osman Genç’in bir suçu olduğunu düşünmüyorum. Düşünmüyorsun da neden haber yaptın derseniz geçtiğimiz hafta sonu üç dört günlüğüne İstanbul’a gitmiştim, manşet haberlerini oradan bakarak onay vermekteydim, bu haberi görünce başka haber sitelerinde de olduğunu bildiğimden onay verdim. Olayın gerçek boyutu nedir derseniz bu olay 15 Temmuz’un ardından patlak vermişti, o günkü OMÜ idaresi Mustafa Genç’in oğlunun Bylock mudur ne zıkkımsa kullandığını tespit edip O’na bunu izah et demiş ama neticede izahı yapılamadığından görevinden atılmış. Allah öyle bir Allah ki benim oğlumun evleneceği dönemde kayınpederinin Mustafa Genç’i arayıp benimle ilgili bilgi istediğinde Mustafa Genç’in “ Adnan öyle bir adamdır ki önce asacaksın O’nu sonra da mezarı başında ağlayacaksın” demesinin hesabını gün geldi O’na sordu. Nasıl sordu derseniz geçtiğimiz hafta Ankara’dan bir arkadaşım aradı; Mustafa Genç’in kendisini aradığını oğluyla ilgili yardım istediğini ama Mustafa’nın durumuyla ilgili net bir şey bilmediğini, çocuğun FETÖ’cü olup olmadığı konusunda benden teminat istedi. Allah var ben anında geçmişin hesabını yapabilirdim ama arkadaşa; “Bak arkadaş bu çocuğu ben hiç tanımam. Ne dersem yalandır” dedim. Daha sonra biraz daha araştırma gereği duydum. Konu OMÜ’de aylarca gündem olmuş, konuyla ilgili Osman Genç de devreye girmiş ama olay çözülememiş. Demek ki bu olayın aslı var ki atılmış, zira o komisyonda Prof. Dr. Mahmut Aydın da var, Mahmut Hoca aynı zamanda Canik Kent konseyi Başkanı’dır. Yani Osman Genç’le birebir yakın bir arkadaştır, şayet ortada bir sorun olmasaydı böyle bir sonuç ortaya çıkmazdı. Mustafa Genç’in, menfaati olursa dinini değiştirmenin dışında her şeyi yapabilecek bir arkadaşımız olduğu kanaatindeyim ama oğluyla ilgili en ufak bir şey söylersem günaha girerim.
İkinci konumuz dünkü gazetelerden okuduğum haberlerde FETÖ kapsamında tutuklanan Avukat Cem Şenocak’la ilgili. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede savcının 15 yıl ceza istediğini okudum, şayet bu haber gerçeği yansıtıyorsa Cem Şenocak bir kaç ay daha yattıktan sonra tahliye olur ve bu İşten yırtar. Neden yırtar derseniz Cumhuriyet Savcısı’nın hazırladığı iddianamede üst sınırı 15 yıl olan bir ceza talebi varsa o bunun yarısını aldığını düşünecek olursak, ceza indirimleri, infaz indirimi, denetimli serbestlik derken yattığı ile kalır kanaatini taşıyorum. Diyeceksiniz ki çok yatmasını mı istiyorsun, asla öyle bir düşüncem yok; Allah düşmanımı dahi oralara düşürmesin ama FETÖ ile mücadelede bu arkadaşın ülkedeki önemli beş imamdan biri olduğu iddiası doğru ise ve bu iddia çerçevesinde böyle bir iddianamesi hazırlanmış ise gerçekten bu işin bittiği kanaatini taşıyorum. Bir yandan TV’lere çıkıp bangır bangır adamın gizli kasasından 800 milyon lira çıktı diyeceksiniz, öbür taraftan da kalkıp adama böyle bir iddianame hazırlayacaksınız; o zaman bu işte bir sıkıntı var derim. Ya söylenenler yanlış, ya da yapılan mücadelenin anlamı yok, bilmem anlatabildim mi?
Gelelim asıl konumuza son günlerde Halep’te yaşanan olaylarla ilgili hepimiz fevkalade üzüntülüyüz, Allah hiç kimseyi o duruma düşürmesin. Aç, susuz, sefalet içerisinde bu soğukta yaşam mücadelesi veren kardeşlerimize Allah kolaylık versin, gerçekten çok üzücü bir durum. Ancak son günlerde bu konuda sosyal medyadan uygulanan bazı şeyler dikkatimi çekti. Nedir dikkatini çeken derseniz birileri bir dua hazırlıyor, bunu tüm sosyal medyada paylaşıp, işte şu kadar bu duayı okursanız Halep kurtulacak, yok bu kadar salavatı şerife okursanız Halepli kardeşlerimiz rahatlayacak gibi saçma sapan bir mesajlaşma usulü var. Arkadaş bu yaptığın şey hangi İslami metoda uyuyor? Allah Resulü Uhud’da, Bedir’de, Hendek savaşlarında böyle mi yaptı? Çıktı bizatihi kılıcı kuşandı ondan sonra Rabbinden yardım istedi, hazır evinde kaloriferin başında sıcak çorbasını içip çayını yudumlarken bilgisayardan gelen hazır duayı bilmem kaç bin kişiyle paylaşıp savaş mı kazandı? Yapmayın etmeyin Allah rızası için bu saçmalıklardan vaz geçin. Yok bilmem kaç bin Fetih suresi okununca Halep düşmeyecekmiş, var mı böyle bir şey arkadaş... Sen ömrü hayatında yaşadığın ülkede hangi yanlışın karşısında dimdik durdun, hangi konuda taşın altına elini koydun? Haksızlık karşısında ne yaptın, nasıl bir mücadele verdin de şimdi kalkmış Halep’te, Arakan’da veya dünyanın başka bir ülkesinde yaşanan sıkıntılarla ilgili böyle bir uygulama yapmaya kalkıyorsun, diye sormazlar mı adama. Bu konuda DOSDER’in ve bazı STK’ların ayni yardım konusunda yaptıkları çalışmaları takdir ediyorum. Bu iş sadece duayla olmaz, elimizi cebimize koyacağız, ondan sonra dua da yapacağız ama elimizi cebimize koymadan, haksızlık karşısında dimdik durmadan kimse yalandan dua etmesin, bana göre riyakârlık olur haberiniz olsun. Diyeceksiniz ki duaları sen mi kabul edecek yoksa Allah mı? Elbette Rabbimiz kabul edecek ama Rabbimizin, canlarınızdan, mallarınızdan infak etmedikçe cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz buyurduğunu da unutmayalım. Şimdilik bu kadar yeter, kalın sağlıcakla.