ALLAH TEÂLÂ' NIN İNDİRDİĞİ AYETLERİ GİZLEMEK

Mustafa Cemal Tomar

Allah Teâlâ'ya hamd, Rasülüne salât ve selâm olsun. Bakara Suresi'nin 174. Ayet-i Celilesi'nde Yüce Allah, "Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar gerçekten karınları dolusu ateşten başka birşey yemezler. Kıyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren bir azab vardır" buyurmaktadır.

Allah Teâlâ' nın ayetlerini gizlemek ne demektir? Kürsüden cemaate indirilen kitaptan konuşan hocalarımız vardır. Bu hocalarımız mevcut sistemin ayarlarını bozan ayetleri okumayıp halkın idrakine sunmuyorlarsa ayetler gizleniyor demektir. Genellikle bu kapsama girenler koltuk uğruna böyle davranmaktadırlar. Dünya menfaatı için kim böyle yaparsa aynı kapsamda değerlendirilir. Dünyevi menfaat uğruna hakkı gizlemek, hakkın yanında yer almamak, bilip de susmak, haksızlıklar karşısında başına sistemin getireceği zorluklar nedeniyle ayetleri hatırlatma noktasında ihmalkâr davranılırsa bu kimseler ayet kapsamında değerlendirilirler.

Burada islâm adına yeri geldikçe diyet ödenmelidir. Bir taraftan diyet ödemiyorsun, diğer taraftan koltuğunu korumak ya da daha yükseğini elde etmek için sisteme göre konuşur ve icraatlarını ona göre yapıyorsanız ayette belirtilen kapsama girdiğini bilmelisin/bilmeliyiz. Gizlemek ve menfaat elde etmek tam da buna derler. Camilerde sadece ibadet konuları tekrar edilip durulmaktadır. Dış piyasada ve günlük hayatta ateş çemberi her tarafı sarmıştır. Haksızlıklara karşı çıkıp adaletin esaslarını ortaya koyan ayetleri konuşmamak Kur'an ayetlerini gizlemek demektir.

Ya da siyaseti ve yönetimi ilgilendiren konularda konusmayıp da bu konuların dışında konuları seçip halkın kafasını esas gündemin dışına itmek ayette belirtilen korkunç şeylere hizmet etmek demektir. Bu tip politikalar şeytani politikalardır. Ayettekj tehtid aslında işin vehametini ortaya koymaktadır. Karınlarına eteş doldurmak, Allah Teâlâ'nın o tiplerle konuşmaması ve kıyamet gününde büyük cezaya uğramaları kadar başka büyük ceza olabilir mi?

Bu ayeti celile tam da günümüzü anlatıyor. Bir de siyasi otoritenin tercihlerine uygun lâfı bükmek, otoritenin menfaatine uygun fetva vermek, bu bağlamda rivayetler üretmek, ayettekj anahtar kelimelere yeni anlamlar yüklemek gibi ali-cengiz oyunları vardır. Günümûzde bu tür oyunlar ve cambazlıklar her tarafı sarmış vaziyettedir. Bu kadar karmaşık bilgiler içerisinde doğruyu bulmak da çok zordur. Zamanımızın en önemli meselesi "iman' meselesidir. Her geçen gün islâm esaslarına ve imanı konulara farklı yorumlar ve değişik bakış açıları geliştirilmektedir. Kim hangi cemaate, tarikata, partiye ya da derneğe üye ise onların genel politikaları müvacehesinde düşünür, olaylara o pencereden bakar. Halbuki inaç ve düşüncelerimizi Allah Teâlâ' nın ayetlerine ve bilimsel gerçeklere göre şekillendirmemiz gerekmektedir. Madem inandığımızı iddia ediyorsak, iddiamızı ispatlamak zorundayız.

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde." Ziya Paşa bu beytinde diyor ki: "İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür." Kur'an'ın ve sünnetin tamamına iman ettiğini iddia eden bir mü'min isen eğer "delikanlı olacaksın" kıvırmayacaksın. Emrolunduğun gibi dosdoğru olacaksın. Bukalemun gibi ortama göre şekil almayacaksın. Ağzından çıkan kelimeleri kulağın duyacak ve rutbey-i eserinde o sözler hayat bulacak. Halkın tabiri ile " adam olacaksın". Zira, Saf Suresi'nde Cenab-ı Hâk şöyle buyurmaktadır.
2 - Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?
3 - Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebeb olur.
Bu ayetlere çok dikkat etmeliyiz, dikkat ederek yaşamalıyız. Konumuzla alakalı olması münasebetiyle burada Ankebut Süresi'nin ilk dört ayetini hatırlatmak isterim;
1 - Elif, Lâm, Mîm.
2 - İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?
3 - Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.
4 - Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ve yanlış) hüküm veriyorlar!

Evet biz müslümanlar olarak inandığımız kitabın gereklerini "sözü eğmeden, bükmeden, olduğu gibi kabul etmeli ve gereğini hayatımıza tatbik etmeliyiz. Dünya menfaatı için ya da yarenlerine yaranmak için ayetleri te'vil eden ya da gizleyenlere asla itibar etmeyeceğiz. Allah Teâlâ'nın değer vermediği hiç birine biz de asla değer veremeyiz. İnancımızın gereği budur. Menfaat gereği değer verirsek onlardan oluruz.

Bilginize...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.