Ehsani Takvim üzere yaratılan insan aciz bir varlıktır. En güzel bir biçimde yaratılmıştır ama bir takım zafiyetleri de vardır. Bu insani zafiyetlerden Kur’an bahseder. İnsanın aceleci, zayıf, öfkeli olduğunu bildirir. İnsan dünyaya da meyyaldir.
Dünyanın çekici nimetleri insana güzel gösterilmiştir. Mal, mülk, servet, şöhret, şehvet gibi insani ve nefsi heyecanı oluşturan hususlar insanı cezbetmektedir. Bu unsurlar ahiret sermayesine dönüştürüldüğünde ciddi birer nimet ama dünya hayatının egemenleri olarak algılandığında da ciddi birer sorun haline gelmektedirler.
İnsan için ahiret hayatı önemlidir. Allah(c.c.) en hayırlı hesabın ahirete dönük olarak yapılanın olduğunu Kur’anda bildirmiştir.
Ahiret düşünülerek yaşanan bir dünya insana ahirette de, dünyada da mutluluk yaşatır. Ahireti hesaba katmadan dünyevi merkezli bir yaşam hem dünyayı, hem de ahireti karartır.
İnsan kendi iradesiyle inanır, amellerini yapar ve ahlaki bir hayat sürdürür. Bu bir tercihtir. Tercihini yaptıktan sonra da Allahına, ilahına güvenir ve dayanır.
Allah c.c.’ın yardımını almadan şeytanın etkisinde kalmamak mümkün değildir. Şeytan, Salih kimseler hariç herkesi aldatacağını ve yoldan çıkaracağını Rabbul Alemine söylemiş ve bu husus Kur’ana konu olmuştur.
Salih insanlar, Allah c.c.’ın koruması altındadır. Allah c.c.’ın koruması altında olan kimselere de ne dünyada ne de ahirette zelil ve rezil olmak yoktur.
Müslüman, her türlü tehlikeden Allaha sığınmalıdır. Bu, Müslüman olmanın, inanmanın da bir gereğidir.
En büyük tehlike şeytanın tuzağına düşmektir. Özellikle her namazda, her ibadette Allah’tan şeytana karşı koruması niyaz edilmelidir. İnsan zayıf bir varlık olarak şeytanın etkisi karşısında Rabbının yardımı olmadan başarı kazanması zordur.
Yaşam süresi içerisinde birçok maddi ve manevi somut ve soyut, görünen ve sanal olaylarla karşılaşılır. Bunların fayda ve zararları bazen bilenemeyebilir. Allah c.c.’ın yardımı yoksa bu olayların rüzgârı ile insan savrulur ve çıkmazlara düşebilir.
Mü’min basiret ve feraset sahibidir, baktığını Allah için görür, duyduğunu Allah için işitir, konuştuğunu Allah için söyler, adımlarını Allah için atarsa şeytanın tuzaklarından da kurtulur.
Günlük maddi tehlikelere karşı da Allaha sığınmak esastır. İnsanın ne ile ve ne zaman karşılaşacağı bilinmez. Her şeye ve her sürprize hazır olmak gerekir. Sabaha çıkıldığında akşama erişilemeyeceği, akşama çıkıldığında da sabaha erişilemeyeceği hatırlatmasını yapan Hz Peygamber, ümmetinin bu hususlara duyarlı olmasını istemiştir.
Allaha inanan kullar olarak her konuda Allaha sığınmak, tedbirli olmak, sonra da tevekkül ederek karşılaşılabilecek sıkıntılara karşı boyun eğmek gerekir.