Kur’anın bir çok ayetinde Allah c.c.’ın nimetlerinden ve kudretinden bahsedilmektedir. 78 ayetten ibaret olan Rahman suresi bu anlatımın en çarpıcı motiflerini ortaya koymaktadır. Bu surede; ahenkli ve insan zihnine hoş ve okşayıcı ama bir o kadar da çarpıcı uyarılarla mesajlar verilmektedir. “… Allahın hangi nimetlerini yalanlayacaksınız…?” uyarısıyla da, yeryüzündeki tüm nimetlerin; Allahın kudretinin yansıması olduğu anlatılmaktadır.
Yüce Allah Rahman suresinin ilk ayetlerinde; “Rahmân, Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler. Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu” buyurarak; görünen ve görünmeyen her şeyin yaratanının ve öğreteninin yüce Allah olduğu anlatılmıştır. İnsanın haddini bilmesi, adaletle ve haksızlık yapmadan yürütülen ikili ilişkilerin de haddi aşıp aşmama da ölçü olduğu öğretilerek. “…Ölçüde haddi aşmayın. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın…”buyurulmuştur.
Devam eden ayetlerde Yüce Allah kudretinin yer yüzüne yansıyan izlerini kullara hatırlatarak; “Allah, yeri yaratıklar için var etti. Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır. Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı. "Cin"i de yalın bir ateşten yarattı. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar. (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” buyurmaktadır.
Aynı surenin devam eden ayetlerinde Allahın kudreti anlatılarak, insanların ve cinlerin hesap verecekleri konusunda uyarılar yapılmakta şöyle buyurulmaktadır. “Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar! O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?’
İnsanın acizliğini ve ahiret geleceğini anlatan ayetlerde; “Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül hâline geldiği zaman (hâliniz ne olur?) O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak. Çünkü her şey kayıt altına alınmıştır. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir. Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır. İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? İçlerinde akan iki pınar vardır. O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” diye buyurulmaktadır.
İnsanın sahip olduğu tüm nimetler Allahın kudretinin eseridir. Bu nimetler şükrü gerektirir. Şükretmek; Allahı hatırlamak ve zikretmektir.