Üç gündür ortalıkta, faksla ya da telefonla gelen bir haber arıyorum. "Ya Merve, Nihal, emin misiniz? Fatih Bey, size mi geldi? Erhan Bey, bir daha kontrol etseniz... Atlamayalım..." diye sorup duruyorum...
Yok, yok, yok!..
Millet tatile çıkmış... Basında sansürün kaldırılışının 100. yılı ve kimsede tık yok!.. Sadece, böyle şeyleri hiç atlamayan Sayın Vali olmak üzere, lütfedip çekilmiş üç-beş kuru kutlama mesajı...
Ee!.. Hani basın mensuplarının davet edildiği kahvaltı, toplantı, çay saati, akşam yemeği vs.? "Hiçbiri yok mu? Emin misiniz?"
Belediye Başkanları, atlamazdı böyle günleri, n'oldu? Seçimler altı yıl sonraya mı ertelendi? Alt ve üst(!) kademe belediyelerinin kahvaltı/toplantı/akşam yemeğine ayıracak parası mı kalmadı? Bütün paraları millete hizmet için "yollara mı döktüler" yoksa!.. Hepi topu 60-70 yumurtayla dört kilo peynire bakar yani!..
Yoksa 'basından sansürün kaldırılmasının' kutlanmasında sansür olmaz diye mi korkuyorlar? Sansüre ihtiyacı olan faaliyetleri mi var? Dünya Basın Emekçileri Günü'nü kutluyorlar da Basında sansürün kaldırılmasına mı gıcıklar? Yoksa o günü bahane edip ağızlarından laf almamızdan mı korktular?
Belediyelerin basın danışmanları da tatile çıktı herhalde. Hiçbiri hatırlatmadı mı "Bir şeyler yapalım Başkanım, yoksa bu gazeteci milleti belli olmaz, 'Paraları yok, unuttular, basını iplemiyorlar, türlü dolaplar dönüyor, samimi ortamda laf vermekten korktular' falan derler. Biraraya gelelim, halleşelim, dertleşelim" diye... Unuttu bu basın danışmanları herhalde kendilerinin Belediye işçisi değil, basın mensubu olduklarını...
Haydi, iyi niyet gösterip 'onlar unuttu' diyelim... Ya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı'na ne demeli?
Var mısın yok musun Başkan?
Haydi, bizi kimse hatırlamadı da, kendi cemiyetimiz de mi unuttu?
Zaten Türk Basınının yılda belli birkaç günü var, şimdi kutlama toplantısı düzenlemeyeceksen ne zaman varlık göstereceksin ey Gazeteciler Cemiyeti!..
Böyle günlerde toplamazsan bizi biraraya, meslek ahlakına dair konuşmalar yapmazsan, sıkıntıları dinlemezsen, çözüm için kişiler ve kurumlar arası köprü olmazsan ne işe yararsın?
"Şişşt, Aloo!.. Orada kimse yok mu?"
Sayın Cemiyet Başkanı... Cemiyetin kendine de mi sözü geçmiyor artık. Bir "alo"luk işleri 'yana yattı çamura battı'ya çeviriyor?
Faaliyet yok, etkinlik yok, icraat yok!..
Ve Sayın Vali, o eşsiz Türkçesiyle mesaj geçiyor "Basında sansürün kaldırılması..." diye başlayan...
Bu mesajı gazetelerde okuyan tüm ilgili ve de yetkili "büyük" kişiler de "ay ne güzel!" deyip gazeteyi bir tarafa mı kaldırıyor? Yok, kaldırmıyor!.. Onlar da mesaj geçiyor... "Kutlu ve de mutlu ve de hayırlı ve de uğurlu... Yaşasın... Oleee!.."
Kuru kuru mesajı ben de geçerim...
Aha da geçiyorum!..
"Basında sansürün kaldırılışının 100. yıldönümünde, böyle bir köşe yazısı yazarak, sansürsüzlüğü kutluyoruz. Basın emekçilerinin özgürce seslerini duyurabilmesine yardım ettikleri için, ilgili kurum ve kuruluşlara, biraraya gelmemizi sağladıklarından, dertlerimizi sıkıntılarımızı dinleyip çözüm arayışlarında destek olmalarından, sansürsüz yayıncılığa tüm kalpleri ve de icraatları ile katıldıklarından ve bize verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyoruz..."