Gazetemiz personelinden delil olarak alınan cep telefonunun akıbetini sormak için savcılığa müracaat eden Adnan Bahadır'a Cumhuriyet Savcısı'nın koyduğu görüşmeme tavrı tepki ile karşılandı. Hukukçular Savcı'nın tavrının yasal olmadığını, şüphelilerin suçlu sayılamayacağını ve yanlarında avukatları olmasa bile savcıdan talepte bulunabileceğini söyledi.
SAVCI ŞÜPHELİLERLE GÖRÜŞMÜYOR
Gazetemize geçtiğimiz günlerde düzenlenen çete operasyonu kapsamında bilgisayarların hard diskleri ve bazı personelimizin cep telefonları da delil olarak alınmıştı. Savcılığın ve mahkemenin tüm zanlıları serbest bırakmasına rağmen, bir cep telefonunun hala iade edilmemesi üzerine Gazetemiz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Adnan Bahadır Cumhuriyet Savcısı'na konuyu sormak için gitti. Ancak soruşturma savcısı, Adnan Bahadır daha konuşmadan "Şüphelilerle görüşmeyeceğini" bildirerek konuşma talebini reddetti. Savcı'nın bu tutumu tepki ile karşılanırken vatandaşların savcıda bulunan ve günlük yaşam için gerekli delil olarak elde tutulan eşyaların akıbetlerini nasıl öğrenecekleri de merak konusu oldu.
ŞÜPHELİLER SORUŞTURMA DOSYASINI İNCELEYEBİLİR
Konuyu danıştığımız Avukat Erdem Arslan, Cumhuriyet Savcısı'nın (CMK 160/1,2)'ye göre şüphelinin haklarını da korumakla yükümlü olduğunu, 5271 Sayılı C.M.Kanunu'nun Cumhuriyet Savcısı'nı salt iddia makamı olarak görmediğini söyledi. Avukat Arslan, şüphelinin soruşturma dosyasını inceleyip, inceledikten sonra varsa eksiklikler, toplanmasını ve araştırılmasını istediği delillerin toplanmasını ve araştırılmasını isteme hakkı olduğunu, Ceza muhakemesi kanununa göre de bu hakkını sözlü olarak ta zabit katibi tarafından zapta geçirilmek suretiyle de kullanma hakkı bulunduğunu belirtti.
TALEBİN ALINMAMASI SAVUNMA HAKKININ İHLALİ
Bu hususların ihlali ile sözlü olarak da olsa şüphelinin taleplerinin alınmamasının savunma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu belirten Avukat Erdem Arslan, Şüphelinin savunma hakkının, kovuşturma evresi için olduğu kadar soruşturma evresinde de var olduğunu ve şüphelinin aynı zamanda yargılamanın bir sujesi/tarafı bulunduğunu , tek başına ya da müdafii ile birlikte savunmayı oluşturduğunu söyledi. Arslan, bu sebeple soruşturma aşamasında şüpheli asil ya da müdafiinin cumhuriyet savcısından araştırılmasını isteyebileceği delil ya da diğer savunmaya ilişkin husus ve taleplerini her zaman sunabileceğini de söyledi.
SORUŞTURMA EVRESİ İDDİANAMENİN KABULÜNE KADAR DEVAM EDER
Avukat Erdem Arslan'ın Savunma Hakkı ile ilgili olarak açıklaması aynen şöyle ."5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre soruşturma evresi, kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evredir. Bu evrede Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez, kamu davası açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar ve maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. (CMK 160/1,2)
CUMHURİYET SAVCISI ŞÜPHELİNİN HAKLARINI DA KORUMAKLA YÜKÜMLÜ
Görüldüğü üzere 5271 Sayılı C.M.K, Cumhuriyet Savcısı'nı salt iddia makamı olarak görmemekte; iddia etmek görevinin yanında, şüphelinin lehine deliller toplamakla ve şüphelin haklarını korumakla yükümlü bir makam olarak düzenlemektedir. Bu bağlamda , şüphelinin soruşturma dosyasını inceleyip, inceledikten sonra varsa eksiklikler, toplanmasını ve araştırılmasını istediği delillerin toplanmasını ve araştırılmasını isteme hakkı vardır. Ceza muhakemesi kanununa göre de bu hakkını sözlü olarak ta zabit katibi tarafından zapta geçiirlmek suretiyle de kullanma hakkı bulunmaktadır. Bu hususların ihlali ile sözlü olarak da olsa şüphelinin taleplerinin alınmaması savunma hakkının ihlali niteliğindedir.
ŞÜPHELİ DE , AVUKATI DA SAVCIDAN TALEPTE BULUNABİLİR
Ceza yargılaması, tez-antitez ve sentez (iddia-savunma-yargılama/hüküm) olarak adlandırılabilecek üçlü bir sacayağı üzerine oturmaktadır. Bu üçlü sacayağından oluşan faaliyetler bütünün amacı, maddi gerçeğe ulaşmaktadır. Ancak çağdaş ceza yargılaması sisteminde ne pahasına olursa olsun maddi gerçeği ulaşmak gibi bir prensip bulunmamaktadır. Gerçekte modern ceza yargılamasının amacı, hukuk kurallarına ve hukuk devleti ilkelerine uygun faaliyetlerle maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçeği ulaşmak için olsa dahi, dokunulamayan ve korunması gereken yüksek değerler vardır. Bu değerlerin dokunulmazlığından hareketle, ceza yargılamasının amacı insan haklarına saygı göstermek suretiyle maddi gerçeği araştırmak şeklinde ifade edilebilir. Ceza Muhakemesi Kanunu'nda soruşturma evresine maddi gerçeği araştırmak görevi doğrudan doğruya Cumhuriyet Savcısına verilmiştir. Şüphelinin savunma hakkı, kovuşturma evresi için olduğu kadar soruşturma evresinde de var olduğu için şüpheli aynı zamanda yargılamanın bir sujesi/tarafıdır ve tek başına ya da müdafii ile birlikte savunmayı oluşturmaktadır. Bu sebeple soruşturma aşamasında şüpheli asil ya da müdafiinin Cumhuriyet Savcısından araştırılmasını isteyebileceği delil ya da diğer savunmaya ilişkin husus ve taleplerini her zaman sunabilir.
Bekir DURAN