AN İTİBARI İLE PARTİLERİN DURUMU

Adnan Bahadır

                                  AN İTİBARI İLE PARTİLERİN DURUMU
         Yazımıza başlamadan bir üzüntümü beyan etmek istiyorum: Yıllardır alışageldiğimiz simaları görmekten öyle bıkmışız ki, bu seçimde onları görmemenin zevkini yaşadığımızı Cumhurbaşkanı’nın gelişinde piyasaya çıkan mevcut vekillerin resimlere girmesinden anladım. Adamlar on iki yıldır sürekli olarak toplumun huzuruna çıkarılıp seçilmeleri dışında kimsenin yaralı parmağına merhem olmadıkları gibi, kendi işlerinden başka kimsenin işiyle de ilgilenmediklerini bu toplum çok iyi biliyor. İyi ki AK Parti üç dönem şartını getirmiş de bu adamlardan kurtulduk; yoksa ne yapar ne eder listelere girmeyi becerirlerdi. On iki yıldır Parlamentoda olan bu insanlar iki hafta sonra sokakta kalacaklar. Merak ediyorum acaba kaç tanesi bu şehre gelip iki dostunun çayını içebilecek veya ziyaret edip sohbet edebilecek. Bu insanların hiçbiri toplumun derdiyle ilgilenmediler, kimsenin işini görmediler, kimsenin sıkıntısına derman olmadıkları gibi şehir için çakılı tek çivileri dahi yok. Peki, çocuklarına veya torunlarına geçmişi anlatırken bu şehre hangi hizmeti yaptıklarını anlatacaklar, çok merak ediyorum.
     Bu kadar giriş kısmından sonra gelelim siyasetteki son durumlara bu seçimin diğer seçimlerden çok farklı bir seçim olduğunu daha önce de yazmıştım. Hatta bazı okurlarım yazıma eleştirileri gönderip, bana katılmadıklarını da söylemişlerdi. Keşke o okurlarımın dedikleri çıksa da biz yanılsak. Zira bizim yanılmamız şahsi bir olaydır, sadece bizi bağlar; ama onların yanılıp bizim dediğimizin çıkması halinde ülke kaybeder. Hani derler ya, olanda hayır vardır; belki de olacak olan ülkemiz için daha hayırlıdır. Zira son zamanlarda olup biten bazı olaylar ciddi anlamda insanları ezmekte; o nedenledir ki her olan şeyde bir hayır olduğunu düşünmekte yarar var. Siyasi gündemi iyi tahlil edebilmek için sürekli olarak ülke genelinde olup biten siyasi gelişmeleri takip ediyorum, hatta ülkenin çeşitli bölgelerindeki eş, dost, ahbap kim varsa arayıp durum değerlendirmesi yapıyorum. Edindiğim kanaat o ki AK Parti yüzde kırk iki, kırk beş bandında oy alacak gibi gözüküyor, şayet HDP barajı aşarsa AK Parti’nin tek başına iktidar olması mümkün görünmüyor.
      HDP barajı aşar mı derseniz, şu an itibariyle bıçak sırtı bir durum söz konusu. Bir puan ile aşar veya barajın altında kalır. Aşarsa mı iyi olur, aşmaz ise mi iyi olur derseniz, bu, iki ucu pis bir değnek gibi bir olay.  Aşsa da sıkıntı aşmasa da… Bu konuyla ilgili çok geniş yorum yapmak istemiyorum. Zira bunu ulusal köşe yazarları yeterince yazıyorlar, oradan takip edilebilir. Bizim işimiz yerel. CHP’ye gelince… Adamlar piyasada yoklar; bir kaç ilçede bir kaç adayın resminin dışında adamların ne basında haberleri çıkıyor, ne de çarşıda pazarda gören var . Ama siyasi konjonktür nereye götürür bilinmez. MHP ye gelince… Onlar tam Allahlık Alibey misâli piyasada hiç yoklar. Geçenlerde Kavak ilçesine gittim; bir aday tek başına binmiş arabasına, orada tek başına dolaşıyor. Kimsenin ilgi göstermediği gibi ilçe teşkilatından da Allah kulu yok yanında. Her şeye rağmen MHP mevcut milletvekili sayısını artırabilir; zira konjonktürel olarak bir yükselme söz konusu MHP’de. Ama adamlar hiç çalışmadan sonuç almaya uğraştıkları için işleri çok zor.
Seçime on yedi gün gibi kısa bir süre kaldı. Siyasette yirmi dört saat çok bir zamandır. Bir bakmışsınız ki ülke genelinde bir olay olmuş, anında durum ters düz olmuş. Hiç unutmuyorum 1998 seçimlerinde Apo ülkeye getirilince merhum Ecevit’in DSP’si yüzde yirmi bir oy alarak birinci parti olmuştu. Oysaki DSP, ömrü hayatında öyle bir oy görememişti, görmesi de mümkün değildi. Ama öyle enteresan bir gelişme yaşandı ki, sanki Apo’yu Ecevit Türkiye’ye getirmiş pozisyonunda oldu ve birinci parti çıktı. Siyaset böyle bir şeydir. Bir bakmışsınız anında tavan yaptınız. Ancak aksi bir durum olmaması halinde ve bugünkü konjonktürün devam etmesi durumunda partilerin oy durumu yukarıda belirttiğim gibi görünüyor. Umarım ve dilerim ki AK Parti tek başına iktidar olmaya devam etsin. Zira buna ülkenin ihtiyacı var. Ama siyasi göstergeler hiç de bu dediğimi gösterir gibi değil. Bu ülke hepimizin ülkesi, hepimiz bu geminin içersinde yaşıyoruz. O nedenle kimse içerisinde bulunduğu geminin batmasını istemez. Toplum her şeyi en ince detayları ile görüyor; inşallah sandığa gidildiğinde de bu hassasiyet göz önüne alınır diyor ve sözlerime son veriyorum. 

     Kalın sağlıcakla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.