Şiddet, kavga, dayak ve işkence! Her gün buna benzer haberlerin çoğalmasıyla sarsılıyoruz. 'İnsanlık nereye gidiyor?' sorusuna "bir yere gittiği yok!" cevabıyla başlamak istiyorum söze.
Çünkü gelişmek isteği yerine saf ve cahil yaşamak isteyenler ülkemizde aşırı derecede fazla. Geldikleri gibi gitmek isteyenler gelişmeyen türlerdendir!
Manşetlerde karısını kesenler, tecavüz edenler, ortak suç işleyip kendi öz manevi değeri olanlarına zarar verenler adeta zulüm etme yarışı içerisindeler.
Sayı olarak azaltıyorlar insanları... Krizin bir de böylesi mevcut! Geçim sıkıntısından ihanet eden, zulüm ve işkence uygulayan beyinsizler varoldu ülkemizde.
Polis ne yapıyor, güvenlik nasıl önlem aldı bilenimiz yok! Eskiden olsa bekçinin, zabıtanın sokakta gezdiğini görünce güvende olduğumuzu hissederdik. Şimdiyse onları görmekle daha çok tedirgin olanlar var.
Çünkü ne varsa gösteriştir ve sahtedir bizim ülkemizde! Bizde sistem hatası yok! Düzen hatası var...
İşkencelerden, tecavüzden korunması gereken masumları piyon gibi ortada bırakanlar çevrede gezmek yerine eğitim alsınlar!
Kıskançlıktan karısını kesen adama bir bakalım. İşi olsa kıskançlığa vakit ayıramaz, işkence uygulayamaz, kafasında bu senaryoları kuracak vakti bile olmaz! Ha, tipi bozuktur, psikopattır o başka! O zaman akıl hastanesine giden yolların bütün koordinatlarını verebilirim kendisine.
Boşanma davası açarak tazminat isteyenlere de bakalım. İki boğazı doyurmak yerine alacağı tazminatla paşa paşa yaşamak isterler. Böylece, davası görülen iki kişiden biri ortadan kalkmış olur.
Mahkemede bunları yürürlüğe alabilmek için önce suç işlemek zorundadırlar! Tabi, suç olmadan mahkeme olmadığını zanneder bizim halkımız. Çok akıllı ve çok kitap okur ya... Her şeyden haberi vardır(!)
Manevi değerden fazla maddiyata gönül verenlerden ve Napolyon'un "para para para" sözlerine inananlardan kaynaklanıyor buna benzer durumlar. Krizin insanı bozduğu ve beyinsizliğe sürüklediği binlerce örnekten bir tanesi çünkü.
Bu insanlara yeni bir kanun çıkartılmalı. Onlar için "evlenmenizde bir sakınca yoktur" sözü "evlenmenizde bir sakınca vardır;çünkü paranız yok, parasız evlenirseniz öldürürsünüz birbirinizi, evlenmeyin!" sözüyle değiştirilmeli.
Onların cebi kağıt parçalarıyla renklenmeden insanlara sevgi, saygı ve anlayış gösterecekleri de yok! Dayak bir gelenek oldu ülkemizde. Dövmeye, vurmaya ve kırmaya devam edenler her gün gazetelerin manşetlerini de süslemeye(!) devam edecekler! Biri çıkıp çözüm bulana kadar bu böyle olacak!
Öyle çalışkan birinin çıkacağına, daha doğrusu bunları düzeltecek enerjik birinin ülkemize aydınlık getireceğine inanmıyorum ben ama. Tembellik çalışkanlıktan önce geliyor ülkemizde. Acı ama gerçek!
Sanırım insanlık "dayak cennetten çıkmadır" sözüne fazla inanıyor.
Dayak olmayacak yerde yine dayak var diye uzaklaşmadı mı insanlar birbirlerinden zaten? Hadi, cennette dayak var diyelim. Bile bile kim gitmek ister ki oraya?
Barış ve Sevgi Dileklerimle