Anadolu Cephesinde Son Durum

 

Mustafa Kemal Devrimlerine karşı, şimdiye dek sürdürülen örtülü süreç, yeni bir döneme daha adım attı.

Cümleden hayırlı olsun !!?

Stratejinin kendisinin zaten Mustafa Kemal Devrimlerine karşı olduğunu biliyorduk. Taktik düzeyde sürdürülen süreç, artık açıktan Mustafa Kemal'e karşı savaş düzlemine girdi.

Asıl hedefleri de buydu.

Şimdiye dek, kenarından köşesinden sürdürülen karşı devrim dalgası, ara ayrıntıları bırakarak, Mustafa Kemal'i mahkûm etmeye yöneldi. Sağ olsaydı, ellerinden de gelseydi Silivri toplama kampına gönderirlerdi.

Dersim isyanının ve ayaklanmasının  sanki bugün olmuş gibi gündeme taşınmasının nedeni budur.

Örtülü sürecin açık sürece dönüştüğü kırılma noktasındayız.

Bir ülke hainlerin saldırısına uğradığında, mutlaka bu hainlere karşı koyacak kahramanlar da çıkacaktır.

 Her madde kendi içinde gizil bir iç enerji taşır.

Toplumlar ve halklar da böyle bir iç enerjiye sahiptir.

Bu iç enerjisini kaybetmiş toplumlar ve halklar başka büyük bir kavramın  kendisine dönüşürler.

Enerji içinde belli bir gurup, bu iç enerjinin üreticisi ve temsilcisidir.

 Tıpkı Kurtuluş Savaşında ortaya çıkan kuvva i milliye direnme güçleri gibi…

Tüm uluslar/milletler uluslaşma sürecini yaşarken, tarihlerinde yaşadıkları büyük zaferler ve büyük yenilgiler vardır.

Bu zaferler ve yenilgiler  ulusal güvenlik için bir olma duygularını yaratır.

İşte bu zaferler ve yenilgiler halkın bir ulus olmasını sağlayan yapıştırıcı  harçlardır. Değerlerdir. Ve bu değerler ulusun  genel sigortalarıdır.

Bu anlamda düşünülerek Mustafa Kemal Dersim ayaklanmasında  sonuna kadar haklıydı.

 Devlete karşı olan bir kalkışmaya, siyasi ve politik yaklaşılamazdı.

 Devlete karşı kalkışmanın siyaseti olmazdı.

 Baş kaldıranların ezilmesinden başka tutulacak yol yoktu.

Mustafa Kemal hain ve İngiliz ajanı Seyit Rıza'yı ezmeseydi, Seyit Rıza Mustafa Kemal'i ezerdi.

Seyit Rızanın kuracağı iktidar da İngilizlere bağlı olan bir devlet olurdu.

Bu değerleri ve olanları değerlendirirken gerçek ten olan gerçekleri tahrip ettiniz mi, yerine yenisini koymanız için yeni savaşlar ve yenilgilere ihtiyaç vardır.

Bunlar din savaşları ile elde edilecek değerler değildir.

 Bir olmanın, birlik olmanın meydana getirdiği değerlerdir.

Bu değerleri kaybettiniz mi ulus dağılır. 

Peki ne olur ???

 Cemaatlere bölünür.

Tarikatlara bölünür ,

Aşiretlere  bölünür   ulusal Güvenliğini  yitirir.

Kurtuluş Savaşı gibi, Mustafa Kemal gibi değerler bu ulusun harcıdır. Güvenlik sigortasıdır.

Kurtuluş Savaşı ve kurtuluşun ortaya koyduğu değerler ile savaşan bir düşünce, eğer düşünce denebilirse… gaflet dalalet ve hıyanet içindedir .

Yani varlığımız, var oluşumuzu tartışalım ve mahkûm edelim, diyorlar 

İşte söylediğim “iç enerji” böyle durumlarda ortaya çıkıyor.

 Halkın böyle doğrudan, saldırıya uğradığı dönemlerde ortaya çıkmaya başlıyor.

Resneli Niyaziler,

Yakup Cemiller,

Kaşif Kozinoğlu'lar hep böyle dönemlerde ortaya çıkıyorlar.

Bir vatanseverin ülkesi için yapacağı son görev onun için ölmektir

Önceleri adını dahi duymamışınızdır.

Öyle zamanlarda, öyle yerlerde bu kahramanlar ortaya çıkar ve hainler ile savaşır ki; arkasından tüm halk sürüklenmeye başlar.

Aslında bu iç enerji her zaman vardır.

Ancak bu iç enerjiyi harekete geçiren, bu kahramanlardır.

Kahramanlar kırılma noktalarında ortaya çıkarlar.

 Öldürülemeyen Kozinoğlu'lar  da çıkar. Çünkü halk kurtarıcısını bekliyorsa, bu kahramanlar olmak zorundadır.

Mustafa Kemal'i yeniden öldürmeye yeltenenler, göreceklerdir ki,

 var oluş yedi başlı bir ejderhadır.

Bir ölür bin doğarlar.

Az kaldı.

Dönem maskelerin indirilmesinin zorunlu olduğu bir dönemdir.

CHP böyle bir yol ayırımındadır. Ulusalcıyım deyip, Atatürk'ü katliamcı ilan etmenin artık imkânı kalmamıştır.

Yani solcudan, vatanseverden oy alıp, emperyalizme hizmet edeceğim dersen, boşlukta kalırsın. Siyaset üretemezsin, çözüm üretemezsin, 

Emperyalizm, AKePe 'ye Suriye'nin yönetiminin değiştirilmesini, görev olarak vermiştir. Önümüzde bir savaş dönemi görünüyor.

 Amerika İran ile son hesaplaşmayı yapmadan, Ortadoğu da yol alamayacağını biliyor. Yani Türkiye bir siyasi kriz noktasına doğru hızla yaklaşmaktadır.

 Siyasi kriz demek bir hesaplaşma demektir.

AKP kendi tabanı ile hesaplaşacak,

CHP ulusalcılar ile hesaplaşacak,

 MHP Milliyetçi ülkücüler  ile hesaplaşacaklardır.

Her siyasi, her yönetici hatta her birey yeniden düşünmek ve bir hesaplaşmaya doğru gidildiğini görecektir.

Yüreği vatandan yana olanlar, çalışanların, aydınlanmanın, vatanın yanında olacak.

Yüreğini kaybedenler, isteseler de istemeseler  de emperyalizmin  yanına düşmüş olacaklardır.

 

Saygılarımla