Köyüme gittiğimde
Dağ bayırı gezerim
Çimlerde yuvarlanıp
Temiz hava cekerim
Anlat Bana Trabzon’um
Sen mavinin yeşil ile kucaklaştığı
Sen yüreğin engin sevdalarda dalgalandığı şehir
Sen Kanuni’den Fatih’e koca bir tarih
Sen alın terim,
Aşım, ekmeğim, suyum
Sen Karadeniz’in dalgalarında yıkanan kumsallarım
Sen kavgamsın Trabzon’um
Şimdi orda olmak vardı
Boztepe’de
Demli bir çay tadında içmek vardı güzelliğini
Şöyle uzanıp boylu boyunca
Serinlemek vardı denizinde
Anlat bana Trabzon’um
Hâlâ yaylalarında koyunlarını otlatır mı çobanlar?
Yoroz’dan Boztepe’ye dağların selam durur mu hâlâ?
Hâlâ kıyılarını döver mi deniz?
Hani Trabzon’da aşk başkadır ya
Yine emsalsiz aşklarla dolar mı kalplerimiz?
Bir haber var mı söyle Kadırga’dan
Karadağ’dan
“Vargit” çiçekleri açtı mı yaylalarında?
Dumanlı mı Sisdağı’nın başları?
“Maçka yolları taşlı” mı hâlâ?
Yine aynı mı Uzungöl’ün
Hâlâ kucaklıyor mu gelenleri Sümela’n
Sabahçı kahvelerinde
Sıcacık sohbetler yapılıyor mu çayın yanında?
Anlat bana Trabzon’um
Senin de uykusuz mu gecelerin
Gökyüzünde yıldızların oluyor mu bakmaya doyamadığın
Hani uzanıp tutamadığın…
Hâlâ kaldırımlarında mı ayak izlerim
Sesim duyuluyor mu Beşikdüzü’nün şiir kokan sokaklarında
Sen hiç âşık oldun mu diye soruyor mu gelip geçene?
Sen de özlüyor musun şimdi
Senin de bir yanın eksik kaldı mı böyle
Öylesine çaresiz kaldın mı benim gibi?
Öylesine umarsız mısın şimdi?
Öylesine yalnız mısın Trabzon’um
Öylesine yalnız mısın?
Cevdet Ayvaz