Anneler Ağlarken
Osmanlı imparatorluğu, çöküş döneminde, iç ve dış meseleler batağına saplanmış , batının işgalci politikalarına karşı ayakta durma adına mücadele etmeye çalışırken, emperyalist güçler, çöken imparatorluğun yok olması için,içinde ki azınlıklar kullanılarak ülkeyi iki ateş arasında bırakmak için faaliyet göstermekte idi. Osmanlı imparatorluğu iki ateş arasında kalmamak için, doğuda silahlandırılan ve bölgede Rus’ların desteğinde halka ölüm saçan Ermeni’lerle mücadele etmek adına tehcir kararı alıyor.
Adana’da bir Ermeni ailesi , başlayan yolculuğun sonunu olumlu görmedikleri için erkek çocuklarını komşusu olan Türk aileye teslim ederek bölgeden ayrılıyor. Anne evladına hasret, evlat annesine. Yurdun değişik yerlerinden Ermeni asıllı vatandaşlar anılarını, yaşadıkları toprakları geride bırakarak yola çıkıyor. Emperyalizmin hazırlamış olduğu oyunun kuklası olan Ermeni azınlık ,Rus emperyalizminin dümeninde hayal peşinde koşarken, bu topraklarda yüz yıllarca yaşayan Ermeniler ne olduğunu anlamadan zorunlu göçe tabi tutuluyordu .
Bir gece, erkeklerini vatan için savaşa göndermiş , yaşlılar, kadınlar ve çocuklardan oluşan silahsız ve savunmasız köy halkı , şiddet, tecavüz ve insanlık dışı muamelelerle evlerinden toplanıyor. Annelerinin gözü önünde çocuklar, çocukların gözü önünde anneler katlediliyor. Çocuk anneye, anne çocuğuna yanmış. Karşılarında emperyalizmin sadist köpekleri acımasızca katliama başlamış. Feryatlar,yanan köy, acı ve katledilen Türk aileleri.
Dünya üzerinde ki paylaşımlar iki dünya savaşıyla tamamlandıktan sonra yeni kurulan devletlerin kontrol altında tutulabilmesi için halklar arasında fitne tohumları eken emperyalizm. Bağımsız ülkelerde ki halkları birbirine düşman etmenin mücadelesine başlıyor.
Bunun için hedef ülkelerde oluşturdukları sorunları diri tutabilmek için terör silahını kullanıyorlar. Kurdukları örgüt bölgede kendini ispatlamak için, savunduğunu söylediği halka karşı katliam yapmaktan çekinmiyor. Ülkenin bir köşesinde, normal yaşantısını sürdüren köy halkı, teröristlerce meydanda toplanmaya başlıyor. Şiddet ve korku ile adını duyurmaya çalışan örgüt, kundakta yatmakta olan bebeği bile öldürmekten çekinmiyor. Yine çocuklar, yine annelerinin gözü önünde katlediliyor.
Başka bir bağımsız devlet, emperyalizmin kurguladığı terör ile boğuşmaktadır. O ülkeye yine senaryosunu yazan devlet tarafından ,demokrasi getirme adına halkın farklılıklarını kaşıyarak yıllarca bir arada yaşayan insanları birbirine düşman ederek, bölgede ölüm ve göz yaşı üzerine kurulan sistemini ayakta tutar.
Bir gece, terörden kan ağlayan insanların normal yaşantılarını sürdürmek adına yapmış oldukları evlilik merasimi için toplandıklarında, gece gök yüzünden bu savunmasız insanların üzerine ölüm yağar,neşe içinde başlayan gece, çocukların ve annelerin parçalanan bedenleri ve yanlışlıkla vuruldu açıklaması ile son buluyor.
Cuma nazmı kılmak yada pazar alışverişi yapmak için toplanmış insan gruplarının ortasında, kullandıkları kukla örgütlerce bomba patlatarak, annelerin ve çocukların göz yaşlarını seyrederken, terörle mücadelede yanınızdayız pişkinliği ile o ülkeden elde ettiği gelir ile kendi ülkesinde ki çocukların huzur içerisinde yaşamasını sağlıyor.
İslam coğrafyası ve kara kıta Afrika kan ve göz yaşı ile boğulurken, suçlu her zaman o ülkelerin ya basiretsiz yönetimleri, yada halkın geri kalmışlığı dır. Hiçbir güç çıkıp boğazımızdan o kana bulanmış ellerinizi çekin diyemez. Perdenin ardında kanlı elleriyle dik duran bu güç, perdenin önünde, halka yardım etmenin havariliğine soyunmaktadır. Diğer taraftan ‘’Kahrolsun Emperyalizm ‘’diye yine bu güçler o ülkenin halkları bağırır.