Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı'nın (TAP) da içinde bulunduğu araştırma sonuçlarına göre, yüzde 22.3'ü istenmeyen gebeliklerin önlenmesi amacıyla tedbir alınmaması, 11.6'sı ise doğum öncesi yeterli bakım alınmaması gibi nedenlerden kaynaklanan ölümlere eksik tanının yanı sıra, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının sorunla baş etme konusundaki başarısızlıkları da neden oluyor.
Anne ölüm hızı ve oranlarının tahmin edilmesi, anne ölümlülüğü ile ilgili mevcut kayıt ve bildirim sistemlerinin geliştirilmesi için bilgi sağlanması amacıyla Sağlık Bakanlığı'nın geçtiğimiz yıllarda başlattığı Ulusal Anne Ölümleri Çalışması projesi kapsamında, aralarında yerli ve yabancı kuruluşların da bulunduğu konsorsiyumca yürütülen çalışma sonuçları, Türkiye'nin yüzde 54'ünü kapsayan, 40 milyon nüfusa sahip, 29 ilin 285 semt ve 15 bin 854 kırsal yerleşim alanında, anne ve anne adayı ölümlerine neden olan sebepleri ve sonuçlarını ortaya koyuyor.
Gebeliğe bağlı ölümlerin 15-49 yaş grubundaki kadın ölümleri içindeki payının yüzde 4.3 olarak belirlenen araştırmaya göre, en düşük anne ölüm oranı yüzde 7.4; 100 bin canlı doğumla Batı Anadolu'da, en yükseği ise 68.3 ile Doğu Karadeniz ve Kuzey Doğu Anadolu'da oldu.
Doğum sayısının fazla olması nedeniyle ileri yaşlarda, özellikle 35 yaşından sonra gebeliğe bağlı ölümlerin arttığına dikkat çekilen araştırmada 40-49 yaş aralığında gebeliğe bağlı ölüm oranı 100 bin canlı doğumda 100'ün üzerinde. Bu oran 40-44 yaş arasında 149.1, 45-49 arasında 146.7 olarak saptandı. Bu arada gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 58.4'ü doğrudan, 15.8'i dolaylı, 23.2'si ise yok yere, nedensiz gerçekleşiyor diye ifade edildi.
Araştırmanın, anne ölümlerinin doğumdan önce, doğumdan sonra olarak değerlendirildiği bölümde ise şu görüşlere yer veriliyor:
Ölümlerin dörtte birine yakını doğumdan hemen önce, doğum sırasında ya da doğumdan sonra başlayan kanamalardan kaynaklanıyor. Bunu yüzde 14 ile hipertansif bozukluklarla ortaya çıkan pre-eklamsi ve eklamsi (gebelik zehirlenmesi-toksemi) izliyor. Gebelik, doğum anı ve doğum sonrasında gelişen empoli (pıhtı atma), uterus rüptürü (rahmin yırtılması), zor doğumlara zamanında müdahale edilememesi ya da cerrahi işlemlere bağlı (erken ve geç komplikasyonlar) nedenlerden dolayı yaşamını yitirenlerin oranı ise yüzde 12 olarak kayıtlarda görülüyor.
TAP Vakfı'nın yaptığı açıklamada, elde edilen verilerle yapılan klasik bir hesaplamayla olmaması gereken nedenler sonucu yaşamını yitiren anne sayısının yılda yaklaşık 550 olduğu belirtilip Çok kolay olmamakla birlikte özellikle kız çocuklarına eğitimleri süresince istenmeyen gebelikleri önleme konusunda yeterince bilginin verilmesi, gebelik ve doğumların sağlık hizmeti desteğinde sürdürülmesini gerektiğinin öğretilmesiyle bu trajedi ortadan kaldırılabilir denildi.
Ayrıca, gebeliğe bağlı ölümlerin yüzde 80'inin ilkokul düzeyi ve daha az eğitim almış kadınlar arasında gerçekleştiği de anımsatıldı.