Geçen haftaki yazımı, Electric Lıghtıng Magazinedergisinden aldığım bir alıntıyla bitirmiştim. Uzun zamandır yazmak istediğim bir konu olan AR-GE -Araştırma, Geliştirme- dergide de gözüme ilişince, dergideki bilgilerden de faydalanarak yazımı hazırladım.
İnsanlığı daha ileri götüren icatların, yeniliklerin temelinde, farklı düşünme veya farklı olma düşüncesi yatar. Bu anlayış olmasa, insanoğlu olduğuyla ve bulduğuyla yaşar, bu çağdaki yeniliği ve değişikliği yakalayamazdı.
Rekabet ortamındaki firmalar araştırma ve geliştirme AR-GE- çalışmaları için bütçelerinden kaynak ayırmalıdır. Bu kaynak onların gelişmesini sağlayacaktır. AR-GE çalışmaları, firmaların gelecekte varabileceği noktaları belirlemede de bir yol haritasıdır.
Birlemiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütünün UNCTAD- yaptığı bir araştırma dünyada AR-GE" ye ayrılan bütçenin 900 Milyar dolara ulaştığını göstermektedir. Yani, geleceğe damgasını vurmak isteyen ülkeler ve ülkelerdeki firmalar daha ileriye gidebilmek, yeni buluşlara damga vurmak için çok ciddi bir kaynağa ihtiyaçları vardır. Yabancı ülkeler veya kalkınmış ülkeler bu kaynaklara çok ciddi bir bütçe ayırmaktadır.
Tüm dünya bu çalışmalara kaynak ayırıp, ciddi çalışmalar yaparken, bizde ülke olarak AR-GE" ye gerekli önemi verip çalışmalar yapmak zorundayız.
Bu araştırma, uluslararası üretim ve ticaret yarışının odağını, AR-GE çalışmalarının oluşturacağı anlaşılmaktadır. Bu yarışta bir adım önde olanlar AR-GE" ye en çok payı ayıran ülkeler olacaktır.
Araştırma ve Geliştirmeye AR-GE en çok bütçeyi ayıran ülkelerin içinde, 15.5 milyar dolarla ÇİN, 1.sırada yer almaktadır. Çin gibi ucuz iş gücüne dayalı üretim yapan ülkelerin gelecekte patent ve AR-GE ile ön plana çıkma çalışmalarının bir göstergesi olarak, bu büyük bütçeler ayrılmaktadır.
Ülkemiz, bu sıralamada 1 milyar dolar civarı bir payla sonlarda yer almaktadır. Bu durumdan bir an önce kurtulup, AR-GE" ye önem vermeliyiz. Ülke olarak gelişmek istiyorsak AR-GE için fon oluşturmalıyız. Şayet oluşturamazsak, sanayimizin teknolojik bakımdan gelişmesi mümkün değildir.
Bu konudaki olumsuzluk, görülen bu tablo, bu günkü uygulamaların değil geçmişteki hatalı kararların ve uygulamalarında payı büyüktür. Bu durumdan kurtulmanın tek çaresi, geriye dönüp hata aramaktansa AR-GE"ye ayrılacak bütçenin, payın büyütülmesi yani artırılmasıdır.
Burada sadece devlet değil özel sektörde, AR-GE faaliyetlerine ayıracakları bütçe kadar gelişme sağlayacaklarını hesaplamalıdırlar.
UNCTAD"ın araştırmasında ortaya çıkan sonuca göre, AR-GE"ye en büyük bütçeyi ilaç, otomotiv ve bilişim şirketlerinin ayırmış olduğu görülüyor.
Bunlardan General Electric, uçak motorundan, ev aletlerine ve tıbbi malzemeye kadar tüm ürünlerinin AR-GE çalışmaları için Hindistan"da 2 bin 400 kişilik bir kadronun istihdam edildiği dev AR-GE merkezini faaliyete geçirmiş.
Toyata, Pfizer, Novartis ve Siemens gibi dünya devlerinin milyarlarca dolar bütçe ile sıralamaya girdiği AR-GE faaliyetleri sonucu, yıllık 2 bin ile 3 bin adetlik patent müracaatları ile rekabet avantajını koruma yarışı içerisinde oldukları görülmektedir.
Belki bizim ülkemizde AR-GE" ye bu denli devasal bütçeler ayıracak firmalarımız yok ama çalışmalarımıza bu yönde devam etmeliyiz. Çünkü kalkınmanın temeli olan AR-GE yarışından kopmamak için mutlaka ileriye dönük yapacaklarımızı planlayarak ve de buna bütçe ayırarak çalışmalarımıza devam etmemiz gerekmektedir. Bu çalışmalar bizi zamanla, hem güzel ve yeni bir ürüne kavuşturacak hem de patent sahibi yapacaktır.
Yoksa para kazandıkça evi satıp yeni bir ev, hanıma yeni bir araba, oğlan ve kıza magazin sayfalarından düşmeyecek bir hayat sağlarsak, geleceğimiz noktada kaçınılmaz olur.
Her şey gönlünüzce olsun.
SEVGİLERİMLE.