Yolun, yolculuktan sonra başladığını, hayatımızdan çıkarmış olmalıyız. Adeta yürürken oluşuyordu önümüzde. Ardımızda, yürürken eğip büktüklerimizle de yol benzeri bir iz. Kendi hayatımızın yolu…
Cemil Meriç de yolun, yolculuğa çıktıktan sonra belirmeye başladığını söyler. Kafası da gönlü de bir yerlere sığmayanların üstadı… Bağlanmak için her şeyi olan, belki bağlanmak için tüm gayretini harcayan bağlanamamışların… Kafası da gönlü de karışıkların diyeceğim ya dilim varmıyor. İzmlerin zihinlere giydirilmiş deli gömlekleri olduğunu söyler. Bazılarımız katıldık O’nun görüşüne, fısıltıyla… Fısıltıyla, çünkü…
Düşünce emekçisi. Fildişi kulesinden bakıyor dünyamıza. O kuleye, kitaplardan oluşan merdivenle çıkmış. Ve yaptığı, harita sermek önümüze. Gözleri pahasına yapılmış o merdiven. Gençliği, en güzel yılları pahasına.
Haritasında yok yok. Ali Şeraiti adını ilk Kırkambar’da duymuştur okuyucu. Hint’ten, ordaki inançlardan, şiirlerden bahseden ilk eserdir, Hint- Bir Dünya’nın Eşiğinde… Etrafınıza, binlerce pencereden bakarsanız, hatta kuş bakışı seyrederseniz, bir pencereniz olmamış oluyor. Niteleyemiyor sizi kalabalıklar. Sağcıya göre solcu, solcuya göre sağcı, dindara göre dinsiz… Beynini yiyenlerin kaderi... Araftadır, yani tüm şeylerin arasında, tam orta yerinde belki.
Merhum Necip Fazıl gibi değil O. Sizi, tam tersine yönlendirir: şüphe et ve merak et… Tecessüs… Ve yazarak, bir şişe içinde kâğıt fırlat zaman denizine. O, sadece göstermiştir. Her yönü gösteren bir göstermeyle. Parmağını izlediğinizde, tüm dünyaya bakmalısınızdır. Medeniyetimizin haritasını da dünya haritasına harmanlamıştır Tüm aşamalarıyla, kültürden irfana geçişin, ya da tüm geri geçişlerin dökümünü yapmıştır. Işığın doğudan geldiğini anlatmıştır. Kendi yerini de anlatır, dertleşir daha doğrusu kendi yerini; araftaki yerini… Dünya dolusu inançtan, bir inanç çıkarmak istediğini düşünüyorum. Bazılarına nasip olmaz işte. Aralarda kalmak kaderi bazılarının. Beynini, merak ve şüphe kurdunun kemirdiklerinin.
Kesin genellemelerinden okunabilir, inanç cümleleri kurmak istediği. Roman yoktur der, düşünce yok der, aydın yok… İster ki, sen düşünüyorsun, aydınsın desinler. Sürü O’na bunları demez: bizden değilsin ve hiç kimseden…der. Sürü, yitireceği tek şey zinciri olan sürü.
12 Aralık 1916 ‘da, Hatay’da başlayan yaşam, 13 Haziran 1987’de son buluyor.
Mekânı cennet olsun. Sahibine zor gelmez, çilekeşlere merhamet…