ARAŞTIRMA HASTANESİ KANTİNİNDEN PİS KOKULAR GELMEYE BAŞLADI
Sabah Gazetesi'nde merhum Ahmet Vardar çok güzel hizmetler yapmaktaydı, sıkıntısı olan, yetkili makamlardan çözüm adına sonuç alamayan ve çaresiz kalan insanlar soluğu Ahmet Vardar'ın köşesinde alırlardı. Ahmet Vardar'ın müdahale ettiği olayların tamamı çözüme kavuşurdu. Ahmet Vardar yakalandığı amansız hastalık sonucu vefat edince köşesi boş kaldı ve insanlar bir bakıma öksüz kaldılar.
Şehrimizde de sıkıntılarını yetkili makamlara yaptıkları müracaat sonucu çözemeyen insanlar soluğu bizde alıyorlar. Bu durumdan hem memnunum, hem de muzdaripim, memnun olma nedenim insanların dertlerine çözüm bulmak kadar güzel bir durum yok, muzdaribim gelen şikayetlere yetişmek mümkün değil, zira her gelen şikayeti olduğu gibi sizlere yansıtma şansımız yok, biraz araştırma yapıp olayın iç yüzünü öğrenmeden kamuoyu ile paylaşmak doğru değil. Bu nedenle gelen birçok şikayeti inceledikten sonra siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz.
Devlet olmanın en önemli kriterlerinden birisi vatandaşın mal ve can güvenliğini korumaktır. Herhangi bir olay olmadan yapılan şikayetler ciddiye alınmayıp, ortada bir eylem olmadığından yapılacak bir şey yok demek Devlet olma ilkesine ters düşer. Hiç kimse durup dururken başkalarından şikayetçi olmaz, ortada bir sıkıntı var ki vatandaş bu sıkıntının ortadan kalkması için şikayetçi oluyor. Bu tür şikayetleri ciddiye almamak Sosyal Devlet anlayışı ile bağdaşmaz. Bu konuda önümüzdeki günlerde ciddi bir haber ve köşe yazarak yetkililerin önlem alması için bir çalışma başlatmayı düşünüyorum.
Yaptığımız haberler ve yazdığım köşe yazıları ile ilgili yetkililerin bazı önlemler aldığını görmek beni mutlu etse de yapılanların yeterli olmadığı kanaatini taşıyorum. Örneğin DLH' deki usulsüzlüklerin, İlkadım Müftülüğü'nde yaşanan olumsuzlukların üzerine yeterince gidilmiş değil. Birileri ile yaptığımız anlaşmada kamu adına yaptığımız haberlerin siyasi takibinin sözünü almıştık, biz verdiğimiz sözde duruyoruz, muhataplarımız durmaz iseler bizim canımıza minnet, kaldığımız yerden devam etmek için can attığımızı da unutmasınlar.
Gelelim asıl konumuza yazımızın başlığında da belirttiğimiz gibi Eğitim ve Araştırma Hastanesi kantininden pis kokular gelmeye başladı. Kantin kiralaması yapıldığı alan ile şu anda işgal ettiği alan çok farklı, kantinde satılan mallar piyasa değerinin çok üzerinde satılmakta, çalışan personelin sosyal güvencesi yok, yapılan satışlar faturalandırılmıyor, güvenlik personeli adeta çetevari kişilerden oluştuğu ve vatandaşa çok kötü davrandıkları söylenmekte, emekli bir assubay burada düşük maaşla çalıştığı imajını verse de farklı işlerle uğraştığı gelen bilgiler arasında. Bu iddialar çok ciddi iddialar.
Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gelen vatandaşlar ya memur veya dar gelirli vatandaşlardır. Hastanenin şehre olan uzaklığını da dikkate alırsak hasta yakınlarının ihtiyaçlarını bu kantinden temin etme mecburiyetinde oldukları açıkça ortada. Hastane kantinleri daha önce Milli Emlak Müdürlüğü tarafından ihale ediliyordu, ancak Sağlık Bakanı Hastanelerin gelirleri artması için kantin ihalelerini ve kontrollerini hastane idarelerine devrini sağladı. Kantinde satılan malların fiyatları hastane idaresi tarafından belirlenir, idarenin belirlediği fiyatların üzerinde satış yapılamaz, kiracı yapmaya kalkarsa ihalesi feshedilir.
Hastane kantinini çalıştıranların sağlık Bakanı ile aynı cemaate mensup olduklarından kimsenin sesini çıkaramadığı yönünde bir bilgi aldım, şayet bu bilgi doğru ise sağlık Bakanını ta 1981 yılında Erzurum'da okurken tanıdım, bu tür suiistimallere en ufak taviz verecek bir yapısı olmadığını çok iyi bilirim, kimse Kraldan fazla Kralcılık yapmaya kalkmasın Devlet yönetmek farklı bir şeydir, Cemaat, tasavvuf, Hoca efendi işi farklı bir şeydir bu konularda kimse ukalalık yapmaya kalkmasın herkes işini adam gibi yapsın aksi halde ben yapacağımı bilirim. Belirttiğim konularla ilgili Sağlık müdürlüğü, Çalışma Bölge Müdürlüğü, Maliye ve Valilik yetkililerinin gerekeni yapmasını bekliyorum, yok onlar yapmaz iseler biz buradayız. Kalın sağlıcakla