Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecilerin yıpranma hakkı konusuyla ilgili çalışmayı, olumlu görüşle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na aktardıklarını belirterek, ''Şu anda bütün sorumluluk Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızda. Biz de elbette takip edeceğiz'' dedi.Arınç, Medya-İş Genel Başkanı Gürsel Eser ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabul etti. Medya-İş Genel Başkanı Eser, sendikanın 1. olağan genel kurulunu yaptıklarını ve yönetim kurulu kararıyla Hak-İş Konfederasyonuna üye olduklarını anımsattı. Emekçilere verdiği değer dolayısıyla işçi kesiminin haklarını koruma anlamında en uygun konfederasyon olarak gördükleri için Hak-İş'e bağlandıklarını anlatan Eser, ''İnşallah daha güçlü şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz ve basın emekçilerinin hakkını koruyacağız'' dedi. Gazetecilerin yıpranma hakkıyla ilgili düzenlemeye de değinen Eser, Arınç'tan bu konuda yakın zamanda müjdeli haber beklediklerini söyledi. CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi'nin Basın İlan Kurumu'nun TOKİ ile evi olmayan gazetecilere ev yapılması için gerçekleştirdiği anlaşmaya karşı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM'de soru önergesi verdiğini anımsatan Eser, bunun basın emekçilerini rahatsız ettiğini dile getirdi. Eser, ''Sayın Oktay Ekşi'ye yıllardır basın camiasına ne gibi katkılar yaptığını sormak istiyorum. TOKİ'nin evleri hibe edilmiyor. Belli bir ücret karşılığında hak sahiplerine veriliyor'' diye konuştu. Basın çalışanlarının iş yerlerinde de önemli sorunlar yaşadığını ifade eden Eser, Akşam gazetesi çalışanlarının aylardır maaş alamadığını söyledi. Eser, gazete yönetimine seslenerek, çalışanların hakkının zamanında ödenmesini istedi. Başbakan Yardımcısı Arınç, Medya-İş'i ülkenin en güçlü konfederasyonlardan Hak-İş'e katılmasından dolayı kutladı. Kendisinin de geçmişte Hak-İş'te avukat olarak çalıştığını anlatan Arınç, ''Hak-İş pek çok işkolunda çok güçlü bir konfederasyon oldu. İdeolojik değildir. Çalışanların hak arama konusundaki gayretlerini en üst noktada tutan, memleketini, vatanını seven bir sendikadır. Medya-İş'in burada yer alması onlara da size de büyük bir güç sağlayacak'' dedi.
''Fiili hizmet zammı konusu sıcaklığını koruyor''
Arınç, yıpranma hakkı konusunun sıcaklığını koruduğunu belirterek, şunları söyledi: ''Biz kendi açımızdan çalışmamızı yaptık ve olumlu görüş bildirerek, esas bu işin sorumlusu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına aktardık. Çalışma Bakanımız da Sosyal Güvenlik Yasası ve ona bağlı dengelerin, hesapların alt üst olmaması ve hangi iş kollarında fiili hizmet zammını tekrar koyabiliriz, bu sadece gazeteciler ve basın mensupları için mi olmalı yoksa diğerleri için de düşünebilir miyiz diye bir bilim kurulu oluşturarak bu konuyu onların çalışmasına sundu. Geçenlerde çalışma bakanımız bir vesileyle kurumun raporu doğrultusunda bir açıklama yapacağını ifade etti. Şu anda bütün sorumluluk Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızda. Biz de elbette takip edeceğiz.'' CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi'nin gazetecilerin konut sahibi olması konusundaki çalışmayı önlemek istercesine hareket etmesinden kendisinin de üzüntü duyduğunu dile getiren Arınç, Ekşi'nin adeta bir haksız mal edinme varmış gibi olayın üzerine gittiğini söyledi. Arınç, bu çalışmayı basın ilan kurumu ve gazeteciler cemiyeti için bir görev olarak gördüğünü ifade ederek, ''Yapılacak evler kimseye bir kıyak gelir temin etmeyecek. TOKİ'nin şartlarına uygun şu kadar taksitle şu kadar peşinatla ev sahibi olacaklar'' dedi. Gazetecilerin çalışma haklarını garanti altına alan bir düzenleme olmadığını belirten Arınç, bir insan için en önemli sosyal ihtiyacın başını sokabileceği bir ev olduğunu dile getirdi. Arınç, ''Bir insanın ailesiyle birlikte başını sokabileceği temin edilmiş bir konutun, ben Basın İlandan da sorumlu olduğuma göre TOKİ ile her şeyin şeffaf şekilde elde edilmesi niçin Oktay Ekşi'yi rahatsız ediyor? Bunu doğrusu insan izah etmekte zorlanıyor. Şüphesiz kendisinin TOKİ'den alacağı bir konuta ihtiyacı yok. Onun zannediyorum İstanbul'un en güzel yerlerinde bir tane değil birkaç tane belki villası, belki yazlığı, belki konutu da vardır ama herkes Oktay Ekşi değil'' diye konuştu. Ekşi'nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve annesine hakaret ettiğini, gazetesi tarafından da kınandığını, basın konseyi başkanlığından ayrıldığını da anlatan Arınç, ''Şimdi bütün işler bitmiş gibi gazetecilerin konutuna göz diken Oktay Ekşi'yi ben de sizler gibi doğrusu kınıyorum. Bu artık yaşını başını almış bir insanın meslekte henüz yeni olan veya belli bir gelir seviyesine kavuşamamış insanlar için böyle bir imkanı çok görmesini doğrusu ben de ayıplıyorum'' dedi.
''Çok ayıptır, günahtır''
Arınç, bazı medya organlarında çalışanların maaşlarını alamamaları konusunda da şöyle konuştu: ''Ulusal medyada da milyarlara, trilyonlara, katrilyonlara hükmeden insanlar gazetelerinde çalışanların gerçek ücretlerini, hak ettiklerini ödememek için ellerinden geleni yapıyorlar. Pek çoklarını söylüyoruz ki 'kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla' diyoruz ki yapmayın, çok ayıptır, günahtır, bu insanların ekmeği budur. Sermayesi elindeki kalemidir, sırtındaki kamerası, fotoğraf makinesidir. Bu insanların emeğiyle oynamayın ve ücretlerini teri kurumadan verin. Teri kuruduktan sonra verecekseniz de ayın sonunu mutlaka getirin. Yoksa bunları teşhir etmemiz lazım. Özellikle çalışanların, onları temsil eden sendikamızın bu konuda bizim yolumuzu açması gerekir diye düşünüyorum. Bugün basın çalışanları açısından en güçlü sendika Medya-İş. Bunun bir tek sebebi var, gerçekten tek işi medyada çalışanların haklarını gözetmek. İdeolojik bir sapkınlığı yok. Herhangi bir şekilde vatanseverliğini, yurtseverliğini sorgulatacak sırtında bir kamburu yok. Çok kısa sürede çok büyük üye sayısına ulaştı ve inşallah toplu sözleşmeler başladığında da örnek toplu sözleşmeler yapacak. Bugüne kadar Medya-İş'e üye olmayanlar varsa Türkiye'nin ve bu sahada çalışanların geleceğini görmek adına da tercihlerini yapmaları çok önemli. Özellikle hakları yenen, istismar edilen çalışanlarımızın siz temsilcisi olacaksınız. Hükümet olarak biz kimsesizlerin sesi olmaya söz vermiştik. Siz de sahipsiz bırakılan medya mensuplarına inşallah sahip çıkacaksınız.'' Suriye'de rejimin elinde bulunan gazeteciler Cüneyt Ünal ve Fehmi Kadumi'nin bir an önce kurtulmalarını dileyen Arınç, Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlar her gün bu olayı takip ettiklerini söyledi.
Arınç, geçtiğimiz günlerde Sakarya'da öldürülen Basın İlan Kurumu'nun iki çalışanını da anarak, Allah'tan rahmet diledi.