Değerli dostlarım;
Günlerdir sabırsızlıkla beklediğiniz Fidel Castro"nun Öz-Türk soyundan gelen ARIZA PAŞA"nın anılarını bugün siz değerli okuyucularımla paylaşacağım.
Efendim bizim ARIZA PAŞA biraz hafızlık, biraz Arapça ve ilmi tahsilin ardından Samsun"da Kuran Kursu öğreticiliğine başlar. Başlar başlamasına da hiç rahat durmaz. Evli ve bir çocuk sahibi olan ARIZA PAŞA bizim MİHRABCIBAŞI gibi cihad sevgisi ile yanıp tutuştuğundan, 2. evliliğini yapar. İlk eşinden ayrılan ARIZA PAŞA, 2 hanımla birlikte yaşayamamanın verdiği üzüntüyle sağa sola saldırır. Dönemin Müftüsü büyük alim İskender Efendi"nin sürgün hadisesini organize eden ARIZA PAŞA"nın vukuatları neticesinde Diyanetteki görevine son verilir.
Geçim sıkıntısına düşen ARIZA PAŞA"ya dönemin Belediye Başkanı sahip çıkar ve mülkiyeti belediyeye ait dükkanı kendisine kiraya verir. Belediye dükkanıyla selamet bulan ARIZA PAŞA takva ehli olduğundan Allah Yürü ya kulum der. Bir yandan siyasete bir yandan ticarete bir yandan da vakıfçılık ile dernekçiliğe el atan ARIZA PAŞA, heybetiyle, cüssesiyle, sert mizacıyla insanların korkulu rüyası haline gelir.
Artık çete reisi gibi Samsun"da kurulacak dernek, vakıf, cemiyet gibi tüm faaliyetlerin onay makamı konumundadır. Arıza Paşa birlikte çalıştığı hayırseverlere hitabederken, Kafanı kırarım, namussuz herif yakıştırmalarıyla da şehre nam salar.
Vakıfçılık ve dernekçilik faaliyetleriyle yetinmeyen ARIZA PAŞA siyasete atılır. İl Başkanlığı yaptığı partiden mebus adayı olur. Oy istemeye gittiğinde kendisine iyi davranmayan seçmenlere Oy verseniz de seçileceğim, vermeseniz de diyen ARIZA PAŞA mebus seçilemez. 12 Eylül ihtilalinde hapse düşen ARIZA PAŞA birlikte hapis yattığı Genel Başkanının yakasına yapışır ve Hep senin yüzünden geldi bu işler başımıza diyerek Genel Başkanını azarlar.
Mebus olamayınca Belediye Meclis Üyeliği"ne göz diken ARIZA PAŞA aday olup gittiği kahve propagandalarında, Bana oy verirseniz haksızlığa "dur" diyeceğim. Vermezseniz bu şehri terk edip yaylalara çekilip istirahat edeceğim deyince seçmenler, Elhamdülillah bu adamdan kurtuluyoruz diyerek oy vermez. Yine istediğini elde edemeyen ARIZA PAŞA her zamanki gibi sözünü tutmayarak şehri terk etmez. Aksine ticaret hayatına daha bir hırsla sarılır. Ticarette ilerleyen ARIZA PAŞA egosunu tatmin etmek için dedi-kodu ve yıkım üzerine ihtisas yapmaya başlar. Vakıflarda, derneklerde görev yapan insanları birbirine düşürür. Çok şerefli bir Vakıf Başkanı sırf ARIZA PAŞA"nın dedi-kodu muhabbetleri nedeniyle görevinden istifa eder.
Vakıf Başkanı"nın istifasının nedenine gelince; Vakfın Helacıbaşı Müdürü"nü kafaya alan ARIZA PAŞA, Vakıf Başkanına sormadan Helacıbaşı"nı hiçbir görev ve yetkisi olmadığı halde izine gönderir. Ardından da Vakıf Başkanı"nı arayarak Hemşerim senin Helacıbaşı müdürün nerede? diye sorar. Vakıf Başkanı, Görevinde deyince, Sen uyu Helacıbaşı. Bir haftadır görev yerinde yok. 1 ay sonra gelecek. Sen ne biçim başkansın? Görevini yapamıyorsan bırak bu işi der. Onurlu ve haysiyet sahibi Vakıf Başkanı o gün görevinden istifa eder. Başkanın istifası ile, o vakfın, çözülme imkanı olan mülkiyet problemi halledilemez. O işi halledecek olan başkanın istifa etmesini sağlayan ARIZA PAŞA böylece büyük bir vebalin de altına girmiş olur. Girdiği hiçbir şeyin altından çıkamayan ARIZA PAŞA acaba bu vebalin altından nasıl kalkacak?
Efendim Menderes kulunuz bu ve bunun gibi insanları yazacak ki, toplum gerçekleri öğrensin. İnsan kılığına girmiş şeytanları tanısın ve ona göre karar versin...