Arka Planda Ne Var ?
Gündelik yaşamaya devam ediyoruz, olaylara günlük bakıp ,gelişmeleri buna göre yorumluyoruz. Doğal olarak birden ortaya çıkan ve kısa zamanda şehirler ele geçiren, önünde bir orduyu kovalayan terörist bir oluşumun varlığını görüyoruz, Daha öncede El Kaide denen bir örgüt ön plana çıkartılmış, kızıl olan mesele birden yeşil renk almış sonunda dünyada yeni bir oluşuma gidilmiş, bir ülke tüm değerlerinden alıkonulmuş, demokrasi adı altında kan ve göz yaşı ile o ülkenin halkı yaşamaya zorlanmış ve bitmeyen bir düşmanlıkla kardeş kavgası başlatılmıştı. Afrika'da mantar gibi büyüyüp akıl almaz katliamlara yada eylemlere imza atan Müslüman örgütlerin meydana çıkışı. Şimdi ise ülke içinde ülke olan ve orduya kafa tutan bir örgütün bu kadar hızlı yükselişinin ardında yatan gerçeğe bakmadan, günlük olaylarla devlet politikalarını eleştirmeye çalışıyoruz.
Suriye'de gelişen olaylar doğrultusunda hükümetin oynamaya çalıştığı bir rol var. Devletin izlediği poltika, en uzun sınırın olan ülkede ki oluşumda söz sahibi olma yönünde, Çin, Suriye'deki oluşumun içinde olmaya çalışırken, Abd, İngiltere, Almanya burada yer edinirken bizim ülke olarak gelişmelere seyirci kalmamız, planlamayı uzun yıllara yaymamak ne denli doğru olurdu.
Devlet olarak sende alanda bulunup ülken için doğru olacak hamleleri yapmak zorundasın. Eğer bu hamleleri doğru olarak yapamazsanız, sorunlar yumağının içinde kendinizi bulursunsunuz. Bölgeye duyarsız kalırsan yarın yanı başında en büyük düşmanını görebilirsin.Bunun en bariz örneği terör örgütü sorumlusunun Suriye'de rahatlık içerisinde yaşamasını gösterebiliriz.O nedenledir ki, Suriye sınırı yakınına kadar giderek dönemin Genel Kurmay başkanı savaşmaktan söz etmiş, birliklerini bölgede konuşlandırmaya başlayınca, terörist başı ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı.Başka açıdan bakıldığında ise bölge ülkeleri birbirine düşman ettirilerek silahlanmaları sağlanırken, bu ülkeler silah konusunda açık pazar haline getirilmiştir.Dünya üzerinde silah pazarı konusunda ilk altı ülke yine bu büyük devletlerken, silah alımı konusunda ilk sırayı Ortadoğu ülkeleri almaktadır.
El Kaide ile mücadele konusunda dünya ülkelerine taraf belirlemeleri açısında uyarı yapılırken, aslında bir testte yapılmıştı, bu güce bağlı devletler belirlenmişti. Şimdi ki gelişmelere bakıldığında ise sadece cılız sesler çıkartılmakta olup, bir Abd gemisinin bölgeye gönderildiği türünden genel geçer haberler yapılırken, diğer taraftan adı geçen örgüt Irak'ın başkentine doğru ilerlemektedir. Bu ilerleyiş esnasında ardında bıraktığı iz,Müslüman devletleri birbirinden kopartacak olan Sunni-Şii gerginliğidir. Yapılan haber başlıkları ''şu kadar kişi vurduk, şu kadar Sunni diye affettik.'' '',Şii lider halktan silahlanmalarını istedi,'' ''örgüt 12 imamı kurşuna dizdi'' türündeki haberlerin insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi düşünün. 12 imam Şafi mezhebinde, ülkemizde ise Alevilik felsefesinde ön planda tutulan bir yaklaşım olup direk mezhepsel ayırımın oluşturulduğu algısı yaratılmaya çalışılıyor. Sorulması gereken soru şudur, neden bariz bir sunni hareketi insanların kafasında oluşturulmaya çalışılıyor?
Avrupa'da yaşanan mezhep savaşlarına bakıldığında milyonlarca insanın katledildiğini görüyoruz .İslamiyeti bölmenin, ülkeleri birbirine düşürmenin, ülkeleri yıkmanın en kolay yolunun mezhep ayrımından geçtiğini biliyoruz. Müslüman ülkelerin birbirine düşürülmesinin kime ne faydası olacağını tahlil edememek anlamsız olur.
Ülkemizde son zamanlarda yaşanılanlara bakın, insanların iktidar karşıtlığının ne duruma getirildiğini görmeye çalışın,yüz yıllarca birlikte yaşadığımız, bu topraklar için birlikte omuz omuza savaştığımız Alevi vatandaşlarımızı ön plana çıkarmaya çalışmanın arkasında yatan gerçeği görmeniz gerekmektedir. Bu esnada birden ortaya çıkan bir terör örgütünün Orta Doğu'da üzerine basa basa biz Sunni'yiz diye bağırmasının adı ,hazırlanan mezhep savaşlarının sarı ışığıdır.
ülke için sunulan küçük resimden ziyade arkasında çerceveye alınmış büyük resmi görmeye çalışmamız gerekmektedir.