Mutlu ve refah düzeyi yüksek ülkemin, bir takım nadide insanlarının yeni hobisi beş çayı.Beş çayı İngiliz geleneği iken,batıdan ne varsa alalım sözünden etkilenen vatandaşın biri bunu getirdi, Allah razı olsun. Vatana büyük bir hizmeti oldu getiren zatın .İlim,fen onlarıda hak getire. Sosyetik hanımlar verdikleri beş çayı davetlerinde kesenin ağzını açarak çataldan, bıçağa, dünyaca ünlü markaları tercih etmişler. Sofrada rıviera maison ve raynaud limange gibi dünyaca ünlü takımlar ile servis yapılmaktadır. Tek çay takımına üç bin lira harcanırken çikolatalar harvey nıcholstan, 300 liralık chondon marka şampanyanın yanında laduree den rengarenk macaronlar sunulmaktaymış.
İnsanın ruhunu açan bu fevkalade güzel gazete haberlerinden sonra, ülkem adına gurur duymamak eldemidir. Demekki memlekette parada var alınacak çay takımıda. Bu kadar gelişmişlik her devletin harcı değildir. Bu haberler gazetelerin sayfalarını süslerken benim gibi ülke topraklarında yaşayan,hatta başka ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın , çevrelerindeki insanlara işte benim ülkem dediklerini duyar gibi oluyorum.
Bazen sokaklarda bir başka olayla karşılaşırsınız. Yukarda anlattığım güzelliklere inat, üç beş kişinin geçinemiyoruz sözleriyle karşılaşırsınız. O kadar harika çizilen ülke resminin üzerindeki ufak tefek fırça hatalardır bunlar.
Organize sanayi bölgesinde , evine gitmek üzere araç bekleyen güvenlikçi ile karşılaştım. Davetim üzerine araca bindi, yolculuk esnasında, İşine nasıl gidip geldiğini sordum. Kirazlık dolmuş hattıyla meydana gidip,oradan derebehce arabasına bindiğini, akşamda bunun tersini yaparak işe geldiğini anlattı. Dört lira gidiş,dört geliş toplamda sekiz lira,4 gün hafta tatili olsa, ayda 208 lira ulaşım parası . 300 lira kira veriyor, iki kalemde harcama 500 lira,bundan sonrası bildiğiniz olaylar. Aldığı asgari ücret 770 lira, elektrik, telefon, su, yakacak , giyecek, yiyecek, artan para ile yaz geldi piknik,deniz derken rahat rahat geçinip gider kardeşimiz.
O gün evde kahvaltı yapamadığını düşünelim bu şahsiyetin, iş yerine gitti. 500 kuruşluk bir peçete paketinden , peçeteye sarılmış, 500 kuruş değerindeki Hacı Ali marka , fırından yeni çıkartılmış, sımsıcak bir simit. Yine pazarcı Ahmet'ten alınmış cam marka ince belli 500 kuruşluk bir bardak ve içerisinde 500 kuruş değerinde çay ile yapılan muhteşem kahvaltı. ( Rakamlar abartılmış olabilir, bardak ve peçete arkadaşa kalacak düşüncesiyle hareket ettik) Toplamda, bir kahvaltı için yapacak olduğu harcama kalemlerini alt alta koyduğumuzda çıkan sonuç iki lirayı göstermektedir.
Beş çayında üç yüz liraya şarap içen şahsiyetle, asgari ücretli vatandaşın hayatları bir noktada kesişse ve aralarında anlaşmazlık çıksa. Sosyetik arkadaşımız konuşmaya gerek bile duymadan 2,5 şaraplık maaşınlamı bana kafa tutuyorsun,otur aşağıya diyerek olayın başlamasına müsade etmeden kavgayı bitirebilir.
Toplumun gelişmişliği o toplumda okunan gazete miktarı ile doğru orantılıdır diyerek,insanları gazete okumaya teşfik eden düşüncenin ,anlaması gereken bir şey var. Her ne zaman, herkesin alım gücüne göre gazeteler fiyatlandırılıp. Sosyetik haberlerin olduğu gazete fiatları asgari ücretlilerin erişemeyeceği noktaya çekilirse, asgari ücretli sabah kahvaltısını ,kendi gazetesinde sosyete haberi görmeden , moralini bozmadan huzur içinde yapabileceği kanaatindeyim.
Medyanın bireyler arasındaki uçurum farkını bu şekilde ön plana çıkartması hoş bir olay değil. Birileri milyarlık malzemelerle kahvaltısını yaparken, bir kısmın asgari ücretle geçinmeye çalıştığını unutmaması gerekmektedir.