Aşılama, hem çocuk hem de tüm toplum sağlığını iyileştirmede insanlığın attığı en büyük adımlardan biridir. Yıllar içinde geliştirilen aşılar sayesinde birçok enfeksiyon hastalığının kontrol altına alınması, azaltılması ve hatta ortadan kaldırılması mümkün olmuştur. Hijyen kurallarına uymak, iyi beslenmek veya bağışıklık sistemini güçlendirdiği düşünülen takviyeler kullanmak hastalıklardan korunmada asla aşıların yerini alamaz. Aşılanmayan çocuklarda görülen bulaşıcı hastalıklar hastanede yatmayı gerektirecek kadar ağır hatta ölümcül dahi olabildiğini söyleyen Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Eda Balanlı “Anne babaların bebek ve çocuklarını bu hastalıklardan korumada en önemli silahları aşılardır. Bağışıklama yaşamın erken döneminde başlamalıdır çünkü bebek ve küçük çocuklar bulaşıcı hastalıklara karşı daha savunmasızdır, hastalıkları diğer bireylere göre çok daha ağır geçirir” diyor. Uzm. Dr. Eda Balanlı çocuklarda aşılamanın önemini anlattı.
Günümüzde rutin aşılama şemasında olan birçok hastalık geçmişte binlerce çocuğun sakat kalmasına ve ölmesine sebep olmuştur. Örneğin 1950’lerde çocuk felci sadece ABD’de yılda 37.000 çocuğun sakat kalmasına, 1.700 çocuğun da ölümüne neden olmaktaydı. Difteri aşısından önce her yıl yaklaşık 15.000 kişi bu hastalıktan hayatını kaybetmekteydi. Her yıl 70.000 çocuk rotavirüse bağlı ishal nedeniyle hastaneye yatmaktaydı. Bunlar gibi birçok bulaşıcı hastalığı aşılar sayesinde artık nadiren görüyoruz. Yine de tamamen ortadan kalkmış değiller, bazı ülkelerde halen sık görülüyor. Aşılama oranları azaldığında tekrar benzer sıklıklarda görülebilirler. Bu nedenle çocuklarımızı aşılamaya devam etmeliyiz. Unutulmamalıdır ki aşısız veya eksik aşılı kişiler hem kendilerini hem de yaşadıkları toplumaki diğer bireyleri riske atmış olurlar.
Aşılar nasıl korur?
Vücudumuz bir mikropla karşılaşıp yendiğinde geriye hastalığı yenmeye yarayan ‘antikor’ denilen koruyucu maddeler kalır. Aynı mikropla yeniden karşılaştığımızda hücrelerimiz mikrobu hızla tanır ve daha önce oluşturduğumuz antikorlar mikrobu ortadan kaldırır. Aşılar da enfeksiyonu ‘taklit’ ederek bağışıklık sistemini güçlendirir ancak bu ‘taklit’ hastalık oluşturmaz çünkü aşılama işleminde hastalık yapan canlı mikrop yerine zayıflatılmış veya ölü mikrop ya da mikrobun yapısal bir parçası veya bir ürünü işlemden geçirilerek vücuda verilir. Bu sayede bağışıklık sisteminin gerçek bir enfeksiyona vereceği yanıtı vermesi sağlanır. Diğer bir deyişle hastalanmadan vücutta o mikroba karşı koruyucu antikorlar yapılır. Vücut o mikroorganizma ile karşılaştığında hızla tanır, daha önceden üretilen antikorlar sayesinde mikroorganizma yok edilir. Hamileliğin son haftalarında annenin koruyucu antikorları bebeğe geçer. Bu antikorlar bebeğe kısmen koruma sağlar. Ancak antikorlar hızla ömürlerini tamamlar. Bu nedenle aşılanmamış bebekler potensiyel tehlikeli hastalıklar karşısında tamamen savunmasız hale gelir.
Ne zaman aşı yapılmaz?
Aşıların ciddi bir neden olmadan geciktirilmesi doğru değildir. Aşı dozlarının gereksiz geciktirildiği çocuklar, önlenebilir bulaşıcı hastalıklar açısından risk altındadır. Hafif seyreden ateşli veya ateşsiz hastalıklar, antibiotik kullanmak veya hastalığın iyileşme döneminde olmak aşılanmaya engel değildir. Ancak orta-ağır derecede hastalık halinde veya aşının içeriğine karşı ciddi alerjik reaksiyon gelişmişse aşı yapılmaz. Anaflaktik ağırlıkta olmayan basit alerjiler aşılanmaya engel değildir. Bunun dışında canlı aşıların bağışıklık sisteminin bozulduğu durumlarda yapılması sakıncalıdır. Değişik aşılar bir arada ve aynı gün uygulanabilir. Birden fazla aşının aynı gün uygulanması istenmeyen etki olasılığını arttırmaz, bebeğe ‘ağır’ gelmez. Bu uygulama güvenli ve etkindir; bağışıklık sistemini zayıflatmaz, tersine kuvvetlendirir. Ne mutlu ki geçmişte çok yıkıcı sonuçları olan birçok bulaşıcı hastalık artık ülkemizde çok nadir görülmekte veya hiç görülmemektedir. Fakat dünyanın birçok yerinde bulaşıcı hastalıklara bağlı salgınların halen devam ettiği unutulmamalıdır. Bu nedenle çocuklarımızı aşılamaya ve onları korumaya devam etmeliyiz.