Dünyanın yaklaşık bir buçuk yıldır yaşadığı Koronavirüs nedeniyle neredeyse tüm dengeleri bozulmuştur. Kainat kuralları açısından her şey geçmişteki gibi devam ederken, insani hayatın yürüyüşünde büyük değişimler yaşanmıştır. Güneş yine her zamanki gibi, aynı yerden doğar aynı yerden batar, gecenin kodları aynı şekilde devam eder, bitkiler-sebzeler- meyeler aynı şekilde yeşerir/büyür ve ölür, hayvanlar da geçmişteki gibi hayalarını sürdürmeye devam ederler.
Koronavirüs sürecinde, insan hayatının dışında, kainat kurallarında her hangi bir değişiklik görülmemektedir. Öyleyse, bu süreçteki ilahi programın muhatabı, bizatihi direk olarak insanlardır. İnsanın dışındaki varlıkların yaşadığı olumsuzluklar da bir şekilde insanla ilgili ve ilişkili olmasına rağmen, Koronavirüs sürecinde etki alanı tamamen insanın kendisidir. Bu süreçte insanoğlunun neredeyse tüm alışkanlıkları ve günlük uygulamaları değişeme uğramış, her konuda yeni uygulama biçimleri oluşturulmuştur.
Peygamberimiz insanlara uyarılar yaparken, günlük meselelere cevap vermiş olsa da, söylediği her sözün evrensel karşılığı vardır. Günün sorununa çıkış yolu ifade ederken, ümmetin sorunlarına da cevap vermiştir. Yaşadığı dönemde konuşmuş ama yaşanacak tüm dönemlere rehberlik yapmıştır. Kur’anın mesajı da evrenseldir, Peygamberimizin söz ve tavırları da evrensel değerlere sahiptir. Zira Kur’a da kıyamete kadar insanlığa adres olacak, Peygamberimizin uygulamaları da son insana kadar ışık tutacaktır. Evrensel mesajlardan birisi de, insanın sağlığına dikkat etmesi gerektiği ama bunun kıymetini çok da bilmediği hatırlatmasıdır.
Peygamberimiz; “Zaman ve Sağlık” için en önemli iki nimet olarak izah yapmış, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini de önemle vurgulamıştır. Müslüman duyarlılığı bu iki konunun önemini dikkate alarak, gereğini yapmakla sorumludur. İslam; sadece ibadetlerden ibaret değildir. Ahlak denen konu başlığı, Müslümanın diğer insanlarla ve canlılarla olan pratik ilişkilerini belirlemektedir. Hastalık gelmeden sağılığın kıymetinin bilinmesi gerektiği hatırlatması da “Koruma” tedbirlerine riayetin önemini belirtmek içindir.
Ülkemizde yaklaşık bir yıldır devam eden Koronavirüslü günler ve buna karşı devlet ve millet olarak verilen mücadele her türlü gayretin üzerindedir. Herkes üzerine düşeni büyük ölçüde yerine getirmekte, istisnalar hariç toplumumuz bu hassasiyete önemle dikkat etmektedir. Sokağa çıkma yasağı, karantinaya çekilme, maske, mesafe ve hijyen kurallarına riayet gibi temel kurallara karşı neredeyse toplumumuzun tamamı gereken hassasiyeti göstermiştir. Bu hassasiyet; aynı zamanda “Müslüman Duyarlılığı”dır. Her Müslüman; başta kendi bedeni hakkı olmak üzere, tüm insanların hakkına riayet etmek, kamu otoritesinin sunduğu kurallara yerine getirmek ve sağlığına dikkat etmenin dini bir duyarlılık olduğunu da bilmektedir.
Koronavirüsle ilgili olarak son günlerin gündem konusu; AŞI olmaktır. Bazı kimselerin aşı konusunda tereddütlerinin olduğu ve bu nedenle de tedirginlik yaşadıkları görülmektedir. Aşı olmak; Müslüman duyarlılığının gereğidir. Aşı; bir devlet politikasıdır. “Sizden olan idarecilere riayet ediniz” ilahi emrinin gereği olarak; aşı konusu da, diğer sorumluluklar da olduğu gibi, uyulması gereken bir sorumluluktur. Sağlığın korunmasıyla ilgili Peygamberi hatırlatmanın bir gereği olarak, kamu otoritesinin emrettiği “Aşı” uygulamasına da riayet etmek; Müslüman duyarlılığıdır. Diğer insanların hakkını ihlal etmemek, vücudun sağlığından sorumlu olmak gibi temel haklar da göz önünde bulundurulduğunda, “Aşı” sırası geldiği zaman sorumluluğu yerine getirmek; Müslüman için ahlaki bir gereklilik olarak görülecektir.
Aşı olmak; hem vatandaşlığın, hem de duyarlığı Müslümanlığın gereğidir.