‘Aşk’ konusunun son yıllarda psikolojinin çalışma alanı içinde yer alan ana temalardan biri olduğunu ifade eden Liv Hospital Samsun’dan Uzman Klinik Psikolog Enise Öziç, 14 Şubat Sevgililer Günü dolayısıyla gizemi çözülemeyen bu duygu hakkında bilgilendirmede bulundu.
DOPAMİN HORMONUNU ETKİLİYOR
Aşkın tanımının kültürden kültüre ve kişiden kişiye farklılık gösterdiğine işaret eden Uzman Klinik Psikolog Enise Öziç, aşkın yakınlık, bağlanma, güven, saygı ve sevgi gibi duyguları beraberinde getirdiğini söyledi. Aşk duygusunun bireyde duygusal değişimlerin yanı sıra hormonal değişimler de oluşturduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Enise Öziç, “Örneğin âşık birinin karşısındaki insanı aklından çıkaramaması ve ona büyük bir tutkuyla bağlı olması, dopamin hormonu aracılığı ile meydana gelmektedir. Beyindeki bazı biyokimyasalların aşkla ilişkili olduğu ve insan beyninin sevdiği kişinin acısını algılayabildiği söylenebilir. Bu bakış açısına göre, aşk sürecinin genetik, hormonlar ve psikolojik deneyimlerle oluştuğu söylenebilir” diye konuştu.
SAĞLIKLI İLİŞKİNİN FORMÜLÜ BAĞIMLI OLMAMAK
Aşkın insanlarda birçok süreçte etkili olurken bireyin davranışlarına da yön verebildiğinin altını çizen Uzman Klinik Psikolog Enise Öziç, “Aşkın mutluluğu, bir yandan bireye yaşama hazzı verirken öte yandan bireyin duygu hissettiği kişiye karşı bağımlı olması gibi bir sonuç da doğurabilmektedir. Bu durumun yoğunluğu elbette kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Ancak sağlıklı olmaması sebebiyle bağımlı bir ilişki yaşanmaması adına bireylerin hayatlarının merkezine partnerleri ile beraber diğer sevdiği insanları, hobilerini, işlerini, ailelerini de almaları yaşamlarının daha doyurucu ve sağlıklı olmasına yardımcı olacaktır. Sevginin, aşkın bireyin yaşamında her daim var olabileceği, yılın birkaç gününe sığmayacağı ve hediyenin büyüklüğü ile ölçülemeyeceği de gözden kaçmaması gereken bir gerçektir” şeklinde açıklamada bulundu.