Hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığım veya bizatihi yaşamadığım olayları yazmak istemediğimden son günlerde yoğun bir biçimde tartışılan, kimilerine göre ihanet belgesi, kimilerine göre irtica ile mücadele eylem planı hakkında yazı yazmamaya gayret ettim. Ancak 10 ya da 15 gün önce bir hafta sonu TRT 1"de Sayın Başbakan"ı dinlerken, biraz daha konuya vakıf oldum.Öte yandan konu ile ilgili Dursun Çiçek"in internet ortamına düşen cevap metnini de TV kanallarından izledim. Bu konuda başlı başına bir yazı yazmayı düşünüyorum ,ancak bu yazımda yaşadığım bazı olayları sizlerle paylaşmak istiyorum. Millet olarak asker bir milletiz ama, askerler ile siviller her ne hikmetse birbirlerine çok mesafelidirler. Bu Bürokraside de böyledir, sivil hayatta da. Kanaatimce yaşadığımız bazı sıkıntıların kaynağında da bu durum var. 22 Ekim Perşembe gecesi bana yapılan saldırı sonrası 4 gece birlikte olduğum polis arkadaşlarla o kadar güzel anlaştık ki, dersiniz yirmi yıllık arkadaşlarız. İçlerinde 10 -15 yıldır tanıdıklarım olsa da, çoğunu daha önce hiç görmemiştim. Bu insanlar görevlerini layığı ile yaparken, karşılarındaki insanlara da insan gibi davranıp, toplumun gerçeklerini gören insanlardı.Pazartesi akşamı saat sekiz sularında tutuklama kararım çıkınca, polis arkadaşlar beni ister istemez jandarmaya teslim ettiler, onlarda anında kelepçe takmaya kalktılar, ancak içlerinden kıdemli komutanın hoşgörüsü sonucu kelepçe takılmaksızın diğer hastaneye gittik.Orada geçen kabus dolu iki geceyi önceki yazılarımda bir nebze yazmıştım.İki gece kaldıktan sonra elimdeki serum iğnesi alınmadan, dikişlerimin bir kısmı sökülmeden apar topar cezaevine nakledildim.Doğrusu oradan kurtulmak için de, hiç sesimi çıkarmadım. Ne zaman ki cezaevinde sivil memurları gördüm, içimde güller açtı. Geçtiğimiz hafta da Cumhuriyet Savcılığına ifade vermem gerektiği söylendiğinde, itiraz edip, gitmek istemedim ancak Savcı Bey"in yazılı talimatı var gitmen gerek denilince gittim, kapıda bekleyen genç askerler elime kelepçeyi vurdular itiraz etmedim. Adliyeye gidip, savcılığa çıkacağımız zaman rütbeli astsubaya dedim ki: Komutan şu koridorlarda kelepçeli dolaşmak hiç hoş değil, bari bari koridorda kelepçeyi çöz. Olmaz talimat böyle deyip,geçiştirdi. Bu kez ifade memurunun yanında açmak istedi, ben de açtırmadım olmaz dedim. Emin olunuz ki askeri sevmek istiyorum, ancak bu davranışlarından ve toplumdan bu kadar kopuk olmalarından ötürü sevemiyorum. Keşke biraz toplumla içli,dışlı olsalar da onları sevmemize izin verseler.İşte size çok basit bir örnekle askerle sivil arasındaki fark. Kalın Sağlıcakla
ASKERLE SİVİL ARASINDAKİ FARK
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.