Askerlerimizin değerini kim sorgulayacak?
Kürt haklarını arama iddiasıyla ortaya çıkan aziz vatanımızın ve insanlarımızın huzur ve birliğini tehdit eden Türk devletinin iç ve dış düşmanları tarafından beslenip korunduğu devletimiz güvenlik güçleri tarafından birçok kez tespit edilen PKK terör örgütü,
Acımasız, insafsız, yaratılma gayesinden uzak duygusuz, yırtıcı hayvan dürtüsü içinde, genç yaşlı, kadın erkek, Kürt -Türk ayırt etmeden 25 yıldır vur kaç taktikleriyle askerimize polisimize kurduğu pusularla hunharca kan döken uyuşturucu ve insan tacirliği yapan bebek katillerinden oluşan eroinmanlar çetesi PKK, elbette bir gün akıttığı kanda mutlaka boğulacaktır. Yıllardır halkların özgürlüğü, barış, kardeşlik ve ezilmişlik üzerinden stanilist bir yaklaşımla sosyalizm propagandalarıyla basında kendinden söz ettiren TİKKO ve DHKP-C örgütleri,
Gerçekte Türk milletinin ve devletinin gelişmesinin ve ilerlemesinin önünde engel teşkil eden kökü dışarı da olan illegal örgütlerden biri olan Ermeni terör örgütü ASALA'nın çökertilmesinden sonra, aynı doğrultuda emir aldıkları ağa babalarından PKK terör örgütü ile iş birliğine giderek ülkemizde estirdiği terör eylemlerindeki asıl amaç;
İç karışıklık ve düşman kardeşler yaratarak ülke ve halkımızın bölünmesine, kardeşi kardeşe kırdırarak zayıflamasına zemin hazırlamaktır.
PKK terör örgüt elebaşçısının paketlenip ülkemize teslim edilmesinden bu yana İmralı'da krallar gibi sözde hapis yatan Apo, kaçmak zorunda bırakıldığı Suriye'deki Beka vadisinden çok daha rahat bir hayat yaşamakta ve avukatları aracılığı ile örgütünün tabanına daha fazla hakim olduğu yakalan ve en son Hükümetin Barış, Anaların göz yaşına son gibi içi boş "AÇILIM" KÜRT AÇILIMI" "DEMOKRATİK AÇILIM" projeleriyle Habur'dan girişi sağlanan PKK'lıların söylediği sözler ve DTP'nin karşılama törenleri, bölücüleri daha fazla cesaretlendirmiştir.
Tüm bunlar yaşanırken, İmralı'da yeni yapılan hapishane koşullarını bahane eden PKK taraftarları, sokak eylemleriyle bir kez daha ülkeyi ateşe vererek kan gölüne çevirmeyi başarmış, İstanbul'da Otobüse düzenlenen Molotof kokteyl ile bir genç kızımızın yanarak ölmesine,
Diyarbakır'da bir Üniversiteli gencimizin kurşunlanarak ölmesine ve en son olarak Tokat Reşadiye'de sisten yararlanan ve iz bırakmayan teröristler, kurdukları hain pusu ile 7 Askerimizin şahadetine, 3 askerimizin ağır yaralanmasına sebep olmuşlardır.
7 yıldır iktidarda olan AKP, Terör ile mücadelede PKK'nın temsilcilerini yüce meclise, liderleri APO'yu, AB normlarına göre hapishane şartlarına, gençleride sokaklara taşımayı becermişlerdir.
Şimdi sormak lazım; Ülkemizde siyasilerin ikiye bölündüğü ve birbirlerini ihanet delalet hatta hıyanetle suçlarken,
DTP ile yola çıkan ve en sonunda bölücülüğü alenen haykıran ve Türk milletine kin kusan DTP'nin eş başkanı Emine AYNA; Bize tabanımız dağı işaret etmektedir derken, bu AÇILIM neyi ifade etmektedir?
Tokat'taki hain saldırı nedeniyle "Ergenekon terör örgütü" tüm örgütlerin başıymış gibi bir izlenim oluştururken, PKK'nın işi değilse, kimilerine göre TAŞERON örgüt olsa bile, sözde barışı kimler ya da "hangi devlet" kim, nasıl sabote edebiliyorlar?
Perde arkasında ki düşman devlet-devletler kimlerdir?
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin istihbarat ve Askeri güvenliği tartışılmaz-sa, terörün bu denli tırmanmasında ve Askerlerimizin bu denli açık hedef olmasında rolü nedir?
Bu terör olaylarıyla şehit olan bir değil, binlerce Askerlerimizin değerini kim sorgulayacak?
"Koca bir terör piyasasının bitmesine kolayca izin vermezler" diyenler kimi kastediyorlar?
Şehitler ölmez, Vatan bölünmez" sloganlarıyla Devlet aranırken, daha kaç Askerimizi toprağın kara bağrına koyacağız?
Tokat Reşadiye'de bu vatan, bu bayrak ve bu millet için nöbette olan ve hakkın huzuruna kavuşan şehit Askerlerimize Allahtan rahmet, ailesine, yakınlarına ve Türk milletine sabırlar dilerim.